HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kalbinde kibirden zerre ağırlığı kadar eser bulunan kimse, cennete girmeyecektir

Aşağa gitmek

Kalbinde kibirden zerre ağırlığı kadar eser bulunan kimse, cennete girmeyecektir Empty Kalbinde kibirden zerre ağırlığı kadar eser bulunan kimse, cennete girmeyecektir

Mesaj  odsu Salı Ocak 18, 2011 7:43 pm

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'in:
"Kalbinde kibirden zerre ağırlığı kadar eser bulunan kimse, cennete girmeyecektir" (Buhari,Tevhid, 24,36; İman. 33; Müslim, İman, 147,149,185,302; Tirmizî, Berr, 61; Nesai, İman, 18)

Buyruğunun anlamı nedir? Acaba bu hadis mü'minlere mi hastır, kâfirlere mi?
Bu, mü'minlere hastır diyecek olursak, bu söylenilecek bir söz değildir. Çünkü mü'minler imanla cennete girerler, kâfirlere hastır diyecek olursak böyle bir hadisin olmasıyla olmaması arasında ne fark vardır?

Sahihteki şekliyle bu hadisin lafzı şöyledir:
"Kalbindeki kibirden zerre ağırlığı kadar eser bulunan kimse, cennete girmeyecektir. Yine kalbinde zerre ağırlığı kadar iman bulunan bir kimse, cehenneme girmeyecektir."

Buna göre imandan ayrı (zıt) kibir, sahibini cennete sokmayacaktır. Yüce Allah'ın şu buyruğunda olduğu gibi:
"Muhakkak benim ibadetimden (yüz çevirerek) büyüklenenler yakında hor ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir." (Mümin, 60)

Burada söz konusu edilen kibir iblis'in, Fir'avun'un ve bunlar gibi kibirleri imana zıt olan kimselerin kibiridir. Yahudilerin ve Allah'ın şu buyruklarıyla kendilerinden haber verdiği kimselerin kibri de bu türdendir:
"Size her ne zaman nefislerinizin hevasına uymayan şeylerle bir peygamber geldiyse büyüklük tasladınız. Bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz." (Bakara, 87)

Esasında kibir; bütünüyle farz olan imana uzak kalmaktadır. Kalbinde zerre ağırlığı kadar kibir taşıyan bir kimse, Allah'ın ona farz kıldığı şeyleri yapmaz, haram kıldıklarını da terketmez. Bunun yerine onun kibri hakkı inkâr etmesini, insanları da küçük görmesini telkin eder ve gerektirir.

İşte peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'nın kibire dair soru sorulması üzerine yaptığı açıklama, bu tür kibir içindir.

Hz. Peygamber'e:
Ey Allah'ın peygamber'i! Adam elbisesinin güzel olmasını, ayakkabısının güzel olmasını sever. Acaba bu kibirden midir? Diye sorulunca, peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Hayır, muhakkak Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir, hakkı inkâr edip reddetmek ve insanları da küçük görmektir." (Müslim, İman, 147; Ebû Davud, Libas, 26; Müsned, 1, 385,427)

İşte kalbinde bu tür kibirden zerre ağırlığı kadar bulunan bir kimse bu kibrinden dolayı, kesin olması gereken hakkı inkâr eder, insanları da küçük görür. Bundan dolayı bu kişi insanlara karşı haksızlık yapan bir zâlim olur. Yerine getirmesi farz olan hakkı yerine getirmeyen kimse ise, halka (insanlara) zâlim olur. Ve cennet ehlinden olmaz, cennete girmek hakkını da kazanmaz. Aksine böyle bir kimse tehdit edilenlerden olur.

Hz. Peygamber'in: "cennete girmez" buyruğu aynı zamanda o kimsenin cennet ehlinden olmadığını, cennete hak kazanmadığını da içermektedir. Fakat böyle bir kimse tevbe eder, bu günahını silecek türden haseneleri olursa, ya da Allah onu günahlarına keffaret olacak bir takım musibetlere müptela kılarsa ve buna benzer durumlar olursa, bu sefer o kişiyi cennete girmekten alıkoyan bu tür bir kibrin sonuçları da ortadan kalkar ve cennete girer. Veya Allah teâla lütuf ve merhametiyle onun nefsinden bu kibrin etkilerini affedip bağışlar. Bu haliyle o, beraberinde kibirden bir eser bulunarak cennete girmiş olmaz. Bundan dolayı bu ve benzeri hadisler hakkında bazıları şöyle demiştir:

Burada cennete girmeyeceği belirtilen kişinin girişi azapla birlikte söz konusu olmayan mutlak giriştir. Yoksa önce cehenneme, sonra da cennete giren kimse için söz konusu olan kayıtlı giriş değildir. Çünkü hadiste filan kişi cennettedir veya filan cennet ehlindedir diye mutlak bir ifade kullanıldığı takdir de bundan anlaşılan:
O kimsenin cennete gireceği ve cehenneme girmeyeceğidir.

Bu husus açıklık kazandığına göre bunun anlamı da şu olur:

Kalbinde kibirden zerre ağırlığı kadar bir eser bulunan kimse, cennet ehlinden değildir. Azap görmeksizin cennete girmez. Aksine böyle bir kimse kibri sebebiyle azabı hak etmiştir. Tıpkı onun dışında kalan diğer büyük günah ehlinin azabı hak etmeleri gibi. Fakat böyle bir kimse Allah'ın dilediği kadar cehennemde azap görebilir, ama tevhid ehlinden hiçbir kimse cehennemde ebediyen kalmayacaktır.

Bu hadis, Hz. peygamber'in şu hadisi şerifine benzer:

"Cennete akrabalık bağını kesen bir kimse girmeyecektir." (Müslim, Berr, 18,18; Müsned, 2, 484; 3,14,83; IV, 399)

Yine şu hadisi şerif de böyledir:

"İman etmedikçe cennete girmezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. İşlediğiniz takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi göstereyim mi size? Aranızda selamlaşmayı yayınız" (Müslim, İman, 93; Ebû Davud, Edeb,131; Tirmizî, Sıfat-ul-Kıyame 54; İbn Mâce,Mukaddime, 9; Edeb, 11; Müsned, 1, 165;2,391...)

Buna benzer tehdit içeren diğer hadisler de böyledir. Buna göre hadis kâfirler hakkında da, müslümanlar hakkında da geneldir.

Soru soranın, müslümanlar İslâm sebebiyle cennete girerler demesine gelince, ona şöyle cevap verilir:

Bütün müslümanlar azapsız olarak cennete girmeyeceklerdir. Aksine tehdit ehli (yani amelleri hakkında tehdidin söz konusu olduğu) kimseler cehenneme girerler, orada Allah'ın dilediği kadar bir süre kalırlar. Kâfir olmamakla birlikte durumları budur. Beraberinde imandan bir eser bulunan, bununla birlikte büyük günahlar işlemiş olan kimse cehenneme girebilir ve sonra oradan ya Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'ın şefaatiyle veya bir başka sebeple çıkartılır.

Nitekim peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:

"Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyen kimseler hakkında olacaktır." (Ebû Davud, Sünne, 21; Tirmizî, Kıyame 2; İbn Mâce, Zûhd, 37; Müsned, 3,213)

Nitekim sahih hadiste Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Kalbinde imandan zerre ağırlığı kadar eser bulunanı cehennemden çıkartınız" (Buharî, İman, 15; Müslim, İman, 148 Nesai, İman, 18)

Katil, zani, içki içen, yetim malını yiyen, yalan şahitlikte bulunan ve buna benzer kebair ehli oldukları için cehennem azabıyla tehdit edilen kimselerin durumuda böyledir.Bunlar kafir olmamakla birlikte ceza görmeksizin cenneti hakkeden kimselerden değildirler.

Ehl-i sünnet vel-cemaatın kabul ettiği görüş şudur:
İslâm dinine mensup olup büyük günah işledikleri için fâsık kabul edilen kimseler haricilerle Mûtezîlilerin ileri sürdükleri şekli ile cehennemde ebediyyen kalmayacaklardır. Bunlar aynı zamanda din, iman ve itaat bakımından da kamil insanlar değildirler. Aksine böylelerinin iyilikleri de vardır, günahları da. Günahları sebebiyle cezayı, iyilikleri, sebebiyle de sevabı hak ederler. Buna dair açıklamalar ilgili yerlerde yapılmıştır.

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
odsu
odsu
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 99

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz