HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

TAKVA; KULLUKTA ZİRVE!

Aşağa gitmek

TAKVA; KULLUKTA ZİRVE! Empty TAKVA; KULLUKTA ZİRVE!

Mesaj  erkam Perş. Eyl. 16, 2010 2:58 pm

İman edenlerin kuşanmaları, üzerlerinden hiçbir vakit eksik etmemeleri, en büyük kayıp olarak görmeleri gereken konu ve kavramlardan birisi takvadır; başka bir tabirle, muttaki olmaktır. Bütün zamanların kurtuluş veçhesi olmayı hak eden takva, zamanımızda da önemini ve gereğini koruyor. Vahiyden ve Rasulullah’tan yüzyıllar boyu uzak kalmışlığımızın resmi odur ki; takva sancağını yere düşürmemiz demek, mevta haline bürünmemiz demektir. Ondan ötürü, takva üzerinde durmak, kafa yormak, dirsek çürütmek ve onunla amel büyütmek bizlerin ödevidir. Takvayı bize, Kerim Kitabımız ve biricik öğreticimiz/önderimiz/rehberimiz Rasul ve Nebi Muhammed(aleyhisselatu vesselam) öğretmiştir. Şu halde, her ikisine de kulak vermek ve gösterdikleri takva yoluna can atmak durumundayız.

Kur’an gelmeden önce, Arapça’da takva kelimesi, insan ve hayvan gibi bir canlı varlığın kendini, dışarıdan gelebilecek bir zarara karşı savunması anlamına gelmekteydi. Çok ibadet etme anlamında “zühd” olmadığı gibi, pek dini bir anlam da taşımıyordu. Ancak Kur’an, bütün diğer kavramlar gibi, “takva” kavramını da sözlük anlamını temel alarak ve öz manasını koruyarak onu daha da zenginleştirdi, ona yepyeni bir anlam kazandırdı. Buna göre takva, maddi bir tehlikeden değil, manevi azaptan, insanı bu azaba sürükleyecek kötü işlerden korunmak demektir. Kelime, zamanla daha manevi bir anlam kazanarak temiz bir dindarlık manasını almıştır.

Takva, kuvvetli bir korumaya girmek, gelebilecek bir zararı, görülebilecek bir tehlikeyi, duyulabilecek bir acıyı, güçlü bir korumaya girerek önlemek demektir. Bu anlamda kul için en kuvvetli ve en emniyetli koruma, Rahman olan Allah(cc)’ın korumasıdır.

Kur’an’da takva, bazen iman, tevbe, korku, itaat, günah işlemeyi terk etmek, ihlâs gibi ibadetler olarak geçmektedir. Kur’an’ın takvayı genel olarak, şu manalarda kullandığını söyleyebiliriz:

- Şirkin her çeşidinden yüz çevirmek

- İslam’a girdikten sonra büyük ve küçük günahlardan kaçınmak

- Kalbi, Allah(cc)’ı zikretmekten alıkoyacak her türlü meşguliyetten arındırmak

- Hayatın tümünü Allah(cc) için yaşamak

Kur’an’ın anlattığı takva olayı, basit bir savunma, sıradan bir korku, kolay bir nefis koruması değil, iman ve amelle desteklenen bir aksiyon şeklinde, bizzat iman edip Allah(cc)’a teslim olmak, imanın gereklerine bilinçli bir korku ve titizlikle uymak, Allah(cc)’a karşı mesuliyet bilinci taşımak anlamındadır.

İttika eden anlamına gelen “muttaki”, bir anlamda Allah(cc)’ı birleyen Mümin veya Müslüman demektir. Böyle bir kimse, Allah(cc)’a teslim olarak O’ndan çekinmekte, O’nun razı olmayacağı şeylerden sadece O’na teslim olduğu için uzak durmakta; böylece gazabın tehlikesinden rızanın güvenine sığınmaktır.

İslam, öncelikli olarak tevazu ile Allah(cc)’a mutlak teslimiyetin üzerinde durur. Müslüman, kendini Allah(cc)’a teslim eden, aklını ve iradesini O’na bırakan demektir. Takvanın temel niteliği ve birinci şartı, tam ve arzulu bir nefis teslimiyetidir. Alçak gönüllülük, sabır, korku ile titreme, gösterişten kaçma gibi Müslüman’ın belli başlı özellikleri, cahiliyye putperestlerinin de cahiliyye dinlerine inananların da yapacağı işlerden değildir. Çünkü onlar, Allah(cc)’a değil, kendi hevalarına ya da atalarının yoluna itaat ederler.

Takva, sıradan bir korku olmamakla beraber, başlangıç yönünden içerisinde korku hissini de barındırır.

Âlimler, takvanın temelinde, öncelikle şirkten korunmak, sonra kötülüklerden uzaklaşmak ve daha sonra şüpheli işlerden sakınmak olduğunu söylemişlerdir. Sözgelimi takvayı, “Allah(cc)’ın emrettiklerini tutmak, yasaklarından kaçınmak.” diye tarif edenler olduğu gibi, “yapılması günah olanı yapmaktan, terk edilmesi günah olanı terk etmekten çekinmek.”, “Allah(cc)’ın cezalandırmasından korkarak O’nun verdiği bir nur ile O’na itaat etmek.”, “Allah(cc)’ın dışındakileri Allah(cc)’a tercih etmemek.” şeklinde tanımlayanlar da olmuştur.

Ebu Hureyre’ye (r.a), Takva nedir? Diye sorulur. O da sorana şu cevabı verir: -Sen hiç dikenli yolda yürüdün mü? Soran kişi de: -Evet, cevabını verir. Peki, o zaman ne yaptın? diye tekrar sorar Ebu Hureyre (r.a). Soruyu soran: -Dikenlerden sakındım, onlara karşı korundum, deyince Ebu Hureyre (r.a): -O zaman, der, işte takva budur!

Takva, kulun kendisi ile korktuğu ve çekindiği şey arasına bir engel koyması ve onunla kendini korumaya almasıdır. Kulun Rabbinden ittika etmesi (korkup-çekinmesi), kendisi ile Rabbinin kızması, azabı ve cezalandırması arasına korkmayı koyması; böylece kendini sakındırmasıdır. Bu da ancak, O’na itaat etmekle, O’nun yasaklarından kaçınmakla olur.

Takva, kendinle azap arasına ibadet kalkanını koyarak kendini ilahi azaptan korumaktır.

Takvanın temeli, kişinin neden çekilmesi gerektiğini bilmesi ve ondan sakınmasıdır. Bu da, marifetle olur. Marifet, kulun Allah(cc)’a ait olanla O’nun karşısında kendisinin bulunduğu yeri bilmesi, bu gerçeği anlaması, bunun şuurunda olmasıdır.

Takva, Allah(cc)’tan başka olan şeylerden sakınmaktır.

Takva, kendinde (nefsinde) Allah(cc)’tan başka bir şey görmemektir.

Takva, Muhammed’in (s.a.v) sözlerine ve sünnetlerine samimiyetle uymaktır.

Takva, Allah(cc)’ın korumasına girmek, emrini tutup azabından korunmaktır.

Takva, salih amel ve tertemiz bir dua ile yüce Allah(cc)’ın azabından korunmaktır. İstenilmeyen, hoş görünmeyen bir şeyden korunup sakınmak için kendinle onun arasına konulan engel demektir.

Her dönemde muttaki kullar zuhur etmiştir. Takvayı ve muttaki olmayı uzaklarda, esrarlı şahıslarda aramanın gereği ve bir manası yoktur. Kim ki Kerim Kitab’a hakkıyla yönelmiş, Onu kılavuz edinmiş ve Allah(cc)’ın Rasulü Muhammed’i (aleyhisselatu vesselam) önder/rehber olarak kabul görmüş ve yolunda yürümeye azmetmiş; işte odur takva sahibi, odur muttaki... Zaten takva sahibi diye numune olarak gösterilen şahsiyetler de, bu iki baş tacı kaynak haricinden yola çıkmamışlardır, çıkamamışlardır ve çıkamazlar da. Başka alternatifi yoktur takva yolunun.

Biz Mümin kullara düşen, hayatın menbaına takva terazisini oturtmak ve muttaki bir muvahhid kul olmaktır vesselam…


http://www.muttaki.com/yazi.asp?yazi=50




erkam
erkam
Admin

Mesaj Sayısı : 263

https://hicret.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz