PEYGAMBER ALEYHİSSELAMA SALAVAT GETİRMENİN FAZİLETİ İLE İLGİLİ HADİSLER
HİCRET :: Hadis :: Hadis Bahçesi
1 sayfadaki 1 sayfası
PEYGAMBER ALEYHİSSELAMA SALAVAT GETİRMENİN FAZİLETİ İLE İLGİLİ HADİSLER
“Her kim üzerime bir defa salavat-ı şerife getirirse Allahu Teâlâ ona on salât eder (on misli rahmet eder.).” [10]
“Kimin yanında ismim anılırsa üzerime salavât-ı şerife getirsin.” [11]
“Bana bir salavât-ı şerif e getirene Allah on misli rahmet eder, on günahı silinir ve derecesi on misli yükseltilir.”[12]
“Kim bana bir salavât-ı şerife getirirse Allahu Teâlâ ona on misli rahmet eder. Her kim bana on salavat getirirse Allahu Teâlâ ona yüz misli rahmet eder. Her kim bana yüz salavât getirirse Allahu Teâlâ onun alnına nifaktan ve cehennemden berat yazar ve onu kıyamet gününde şehitlerle beraber kılar.” [13]
“Cebrail aleyhisselâm bana geldi ve beni müjdeleyerek dedi ki:
“Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Sana kim salât ederse ben de ona rahmet ederim. Sana selam verene ben de selam veririm.” Bunun üzerine ben de hemen şükür secdesine kapandım,” buyurdu.[14] Ebû Yâlâ'nın rivayetinde,
“Ümmetim hakkında Rabbımın bana olan bu nimeti karşısında hemen secdeye kapandım.” buyurulmuştur.[15]
“Ümmetimden her kim hulûsu kalb ile üzerime bir salât getirirse Allahu Teâlâ on misli rahmet eder, derecesini on misli yükseltir, defterine on sevap yazar ve defterinden on günahını siler.” [16]
“Müezzini (ezan okurken) işittiniz mi hemen siz de onun dediği gibi deyin. Sonra da benim üzerime salavât-ı şerife getirin. Zira benim üzerime bir salavat getirene Allahu Teâlâ on misli rahmet eder. Daha sonra da benim için Allah'tan “vesîle”yi isteyiniz. Vesile cennette bir mevkidir, ancak Allah'ın kullarından birisine verilecektir. Bu kulun ben olmamı Allah'tan umarım. Kim benim için vesileyi isterse şefaatimi haketmiş olur.” [17]
İbn Ömer (r.a.), “Resûl-i Ekrem'e bir salavât-ı şerife getirene Allah ve melekleri yetmiş salât eder.”[18] buyurmuştur ki, bu gibi sözler kendileri tarafından söylendiği için, bu da Resûl-i Ekrem'e merfû hadis gibidir.
Yine Resûl-i Ekrem:
“Cuma günü benim üzerime çokça salavât-ı şerife getirin. Zira bana az önce Cebrail aleyhisselâm gelerek Allahu Teala'nın, “Yeryüzündeki Müslümanlardan her kim senin üzerine salavât-ı şerife getirirse, ben ve meleklerim ona on salât ederiz.” buyurduğunu haber verdi.”[19], buyurmuştur.
Yine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz Allahu Teâlâ'nın yeryüzünde dolaşan melekleri vardır, ümmetimden bana selâm ulaştırırlar. Nerde olursanız olun Üzerime salavât-ı şerife getiriniz, çünkü salavatınız bana ulaşır.”[20] Diğer bir rivayette şöyle buyurulmuştur: “Kim bana salavât getirirse onun salavâtı bana ulaşır ve ben de ona dua ederim, ayrıca ona on sevap da yazılır.” [21]
Diğer bir rivayette,
“Kim bana selâm verirse, Allahu Teala nutkumu (yâni konuşma yeteneğimi) bana iade eder de onun selamını alır ve kendisine iade ederim.”[22], buyurulmuştur.
Hâvileri arasında bilinmeyen bir kişi bulunan bir rivayette Resûl-i Ekrem:
“Allahu Teâlâ benim kabrime bir melek müvekkel kıldı (görevlendirdi) ve ona bütün yaratıkların seslerini duyacak kuvvet verdi. Kıyamete kadar her kim benim üzerime salavât-ı şerife getirirse onu, babasının ve kendisinin adı ile bana bildirir ve: “Falan oğlu falan sana salavât-ı şerife getirdi.” der.” [23]buyurmuştur.
Diğer bir rivayette Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet günü insanların bana en çok yakın olanı, üzerime en çok salavât-ı şerife getirenidir.” [24]
Başka bir rivayette de Resûl-i Ekrem:
“Kim olursa olsun, benim üzerime salavât getirdiği sürece melekler de ona dua ederler. İster az salavât getirsin, isterse çok.”[25], buyurmuştur.
Gecenin dörtte biri geçtiği vakit Resûl-i Ekrem:
“Ey insanlar! Allah'ı anın. Zira deprem zamanı, dünyanın yıkılması için birinci sûr'a üfürme zamanı yaklaşmıştır. Onu Râdife yani ikinci defa sûr'a üfürme takip edecektir. Ölüm zamanı yakındır.” derdi. Ubeyy İbn Kâb (r.a.) Resûl-i Ekrem'e:
“Ya Resûlallah, ben çok dua ederim, bu duamın ne kadarım sizin için yapayım?” diye sordu. Resûl-i Ekrem:
“Ne kadarını istersen,” buyurdu. Ben:
“Dörtte birini yapayım mı?” dedim. Resûl-i Ekrem:
“Dilediğin kadar, fakat artırrsan, daha iyi,” buyurdu. Ben:
“Öyle ise yaptığım duaların yansını sizin için yapayım,” dedi. Resûl-i Ekrem:
“Sen bilirsin, fakat artırırsan senin için daha iyi olur,” buyurdu. Ben:
“Bütün salât ve duamı sizin için yapayım,” dedim. Resûl-i Ekrem:
“İşte şimdi Allahu Teâlâ senin dünya ve âhiret derdine derman bulur,”[26] buyurdu.
Yine Resûl-i Ekrem:
“Hangi Müslüman kişi ki yanında verecek sadakası yoksa duasında t “Allah'ım, kulun ve Resulün Muhammed'e rahmet eyle; mü'min olan erkeklere, kadınlara, Müslüman olan erkeklere ve kadınlara da rahmet eyle.” desin. Çünkü bu, onun için sadakadır. Mü’min cennete girinceye kadar hayırdan doymaz.”[27], buyurmuştur.
Yine Resül-i Ekrem:
“Cuma günleri üzerime çokça salavât-ı şerife getirin. Zira cuma, meleklerin fazlasıyla şehâdet ettikleri bir gündür. Kim bana salavât ı şerife getirirse, hemen o salavâtı bana arzolunur.” buyurdu.
Ebû'd-Derdâ (r.a.) diyor ki:
“Öldükten sonra da salavât size arzolunur mu?” diye sordum, Resûl-i Ekrem:
“Allahu Teâlâ nebilerin cesedlerini yemeği toprağa haram kılmıştır (yâni peygamberler çürümezler).”[28], buyurdu.
Yine Resûl-i Ekrem:
“Cuma günü bana çokça salavât-ı şerife getirin. Zira ümmetimin salavâtı, cuma günü bana arzolunur. Kimin getirdiği salavât daha çok ise o kimse bana daha çok yakın olur.”[29], buyurmuştur. Yine Resûl-i Ekrem:
“Şüphesiz günlerinizin en faziletlisi, cuma günüdür. Âdem (aleyhi sselâm) o günde yaratıldı ve o günde öldü. Sûr'a o gün üflenecek, helak da o günde olacaktır. Öyle ise o gün üzerime çokça salavât-ı şerife getiriniz, zira salavât iniz bana arzolunur,” buyurdu. Bir adam:
“Ya Resûlallah, bizim salavat-ı şeriflerimiz size nasıl arzedilir, halbuki sizin vücudunuz çürümüştür?” Deyince, Resûl-i Ekrem:
“Muhakkak Allah, nebilerin cesedlerini yemeği yere haram kılmıştır.” [30], buyurdu,
Taberani'nin “Kebir” ve “Evsât”ındaki rivayetlerinde Resûl-i Ekrem:
“Her kim, “Allahu Teâla Muhammed (s.a.v.)'i lâyık olduğu gibi bizden mükâfatlandırsın derse bu, sevabını yazmak için bin sabah yetmiş kâtibi meşgul eder.”[31], buyurmuştur.
Ebû Yâ'lâ'nın rivayetinde Resûl-i Ekrem:
“Allah için sevişen iki mümin kul karşılaştıkları vakit Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e salavat-ı şerife getirirlerse, onlar yerlerinden ayrılmadan Allahu Teâlâ geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar.”[32], buyurmuştur.
--------------------------------------------------------------------------------
[10] Sahihu Müslim, 1/306.
[11] Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu’l-Fevaid, 10/163 (Taberani'nin “Evsât”indeki rivayetinden naklen).
[12] Sünenü'n-Nesei, 3/50.
[13] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu'l-Fevaid, 10/163 (Taberani’nin “Evsat” ve Sağir”indeki rivayetinden naklen).
[14] Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu’l-Fevaid, 2/287 (Ahmed'in rivayetinden naklen).
[15] Mecmeu'z-Zevâid vs Menbeu'l-Fevâid, 10/161.
[16] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu'l-Fevaid, 10/161 (Taberûnl biraz daha değişik ifade ile rivayet etmiştir). Hadisin benzeri yukarda geçmişti.
[17] Sahihu Müslim, 1/288, 289; Sünenü Ebi Dâvûd, 1/144; Sünenü'n-Nesei, 2/25.
[18] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu’l-Fevaid, 10/160 (Ahmed'in rivayetinden naklen).
[19] et-Tergib vet-Terhîb, 2/498 (Taberâni’nin rivayetinden naklen).
[20] Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu’l-Fevâid, 10/162 (Taberani'nin “Kebir” ve “Evsat”indeki rivayetinden naklen). Ancak burada hadisin ikinci şıkkı vardır. Hadisin baş tarafını ise Dârimi Abdullah b. Mesûd (ta) den rivayet etmiştir. (Sünenü'd-Darimi, 2/317).
[21] Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu'l-Fevaid, 10/162 (Taberâni’nin “Evsât”indeki rivayetinden naklen).
[22] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu’l-Fevaid, 10/162 (Taberani'nin “Evsât”indeki rivayetinden naklen).
[23] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu’l-Fevaid, 10/183 (Bezzâr'ın rivayetinden naklen).
[24] et-Tergib ve't-Terhib, 2/500 (Tirmizi ve İbn Hibban'ra rivayetlerinden naklen).
[25] Sünenü İbn Mace, 1/394.
[26] et-Tergib ve’t-Terhib, 2/500, 501 (Timizi. Ahmed ve Hakim'in rivayetlerinden naklen).
[27] et-Tergîb ve't-Terhîb, 2/502 (İbn Hibbân'ın rivayetinden naklen).
[28] Sünenü İbn Mâce, 1/524.
[29] et-Tergîb ve't-Terhib, 2/503 (Beyhaki'nin rivayetinden naklen).
[30] Sünenü İbn Mâce, 1/345.
[31] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu'l-Fevâid, 10/163 (Taberini’nin “Kebir” ve “Evsât”indeki rivayetlerinden naklen).
[32] Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu'l-Fevaid, 10/275 (Ebû Yala’nın rivayetinden naklen).
“Kimin yanında ismim anılırsa üzerime salavât-ı şerife getirsin.” [11]
“Bana bir salavât-ı şerif e getirene Allah on misli rahmet eder, on günahı silinir ve derecesi on misli yükseltilir.”[12]
“Kim bana bir salavât-ı şerife getirirse Allahu Teâlâ ona on misli rahmet eder. Her kim bana on salavat getirirse Allahu Teâlâ ona yüz misli rahmet eder. Her kim bana yüz salavât getirirse Allahu Teâlâ onun alnına nifaktan ve cehennemden berat yazar ve onu kıyamet gününde şehitlerle beraber kılar.” [13]
“Cebrail aleyhisselâm bana geldi ve beni müjdeleyerek dedi ki:
“Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Sana kim salât ederse ben de ona rahmet ederim. Sana selam verene ben de selam veririm.” Bunun üzerine ben de hemen şükür secdesine kapandım,” buyurdu.[14] Ebû Yâlâ'nın rivayetinde,
“Ümmetim hakkında Rabbımın bana olan bu nimeti karşısında hemen secdeye kapandım.” buyurulmuştur.[15]
“Ümmetimden her kim hulûsu kalb ile üzerime bir salât getirirse Allahu Teâlâ on misli rahmet eder, derecesini on misli yükseltir, defterine on sevap yazar ve defterinden on günahını siler.” [16]
“Müezzini (ezan okurken) işittiniz mi hemen siz de onun dediği gibi deyin. Sonra da benim üzerime salavât-ı şerife getirin. Zira benim üzerime bir salavat getirene Allahu Teâlâ on misli rahmet eder. Daha sonra da benim için Allah'tan “vesîle”yi isteyiniz. Vesile cennette bir mevkidir, ancak Allah'ın kullarından birisine verilecektir. Bu kulun ben olmamı Allah'tan umarım. Kim benim için vesileyi isterse şefaatimi haketmiş olur.” [17]
İbn Ömer (r.a.), “Resûl-i Ekrem'e bir salavât-ı şerife getirene Allah ve melekleri yetmiş salât eder.”[18] buyurmuştur ki, bu gibi sözler kendileri tarafından söylendiği için, bu da Resûl-i Ekrem'e merfû hadis gibidir.
Yine Resûl-i Ekrem:
“Cuma günü benim üzerime çokça salavât-ı şerife getirin. Zira bana az önce Cebrail aleyhisselâm gelerek Allahu Teala'nın, “Yeryüzündeki Müslümanlardan her kim senin üzerine salavât-ı şerife getirirse, ben ve meleklerim ona on salât ederiz.” buyurduğunu haber verdi.”[19], buyurmuştur.
Yine Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz Allahu Teâlâ'nın yeryüzünde dolaşan melekleri vardır, ümmetimden bana selâm ulaştırırlar. Nerde olursanız olun Üzerime salavât-ı şerife getiriniz, çünkü salavatınız bana ulaşır.”[20] Diğer bir rivayette şöyle buyurulmuştur: “Kim bana salavât getirirse onun salavâtı bana ulaşır ve ben de ona dua ederim, ayrıca ona on sevap da yazılır.” [21]
Diğer bir rivayette,
“Kim bana selâm verirse, Allahu Teala nutkumu (yâni konuşma yeteneğimi) bana iade eder de onun selamını alır ve kendisine iade ederim.”[22], buyurulmuştur.
Hâvileri arasında bilinmeyen bir kişi bulunan bir rivayette Resûl-i Ekrem:
“Allahu Teâlâ benim kabrime bir melek müvekkel kıldı (görevlendirdi) ve ona bütün yaratıkların seslerini duyacak kuvvet verdi. Kıyamete kadar her kim benim üzerime salavât-ı şerife getirirse onu, babasının ve kendisinin adı ile bana bildirir ve: “Falan oğlu falan sana salavât-ı şerife getirdi.” der.” [23]buyurmuştur.
Diğer bir rivayette Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet günü insanların bana en çok yakın olanı, üzerime en çok salavât-ı şerife getirenidir.” [24]
Başka bir rivayette de Resûl-i Ekrem:
“Kim olursa olsun, benim üzerime salavât getirdiği sürece melekler de ona dua ederler. İster az salavât getirsin, isterse çok.”[25], buyurmuştur.
Gecenin dörtte biri geçtiği vakit Resûl-i Ekrem:
“Ey insanlar! Allah'ı anın. Zira deprem zamanı, dünyanın yıkılması için birinci sûr'a üfürme zamanı yaklaşmıştır. Onu Râdife yani ikinci defa sûr'a üfürme takip edecektir. Ölüm zamanı yakındır.” derdi. Ubeyy İbn Kâb (r.a.) Resûl-i Ekrem'e:
“Ya Resûlallah, ben çok dua ederim, bu duamın ne kadarım sizin için yapayım?” diye sordu. Resûl-i Ekrem:
“Ne kadarını istersen,” buyurdu. Ben:
“Dörtte birini yapayım mı?” dedim. Resûl-i Ekrem:
“Dilediğin kadar, fakat artırrsan, daha iyi,” buyurdu. Ben:
“Öyle ise yaptığım duaların yansını sizin için yapayım,” dedi. Resûl-i Ekrem:
“Sen bilirsin, fakat artırırsan senin için daha iyi olur,” buyurdu. Ben:
“Bütün salât ve duamı sizin için yapayım,” dedim. Resûl-i Ekrem:
“İşte şimdi Allahu Teâlâ senin dünya ve âhiret derdine derman bulur,”[26] buyurdu.
Yine Resûl-i Ekrem:
“Hangi Müslüman kişi ki yanında verecek sadakası yoksa duasında t “Allah'ım, kulun ve Resulün Muhammed'e rahmet eyle; mü'min olan erkeklere, kadınlara, Müslüman olan erkeklere ve kadınlara da rahmet eyle.” desin. Çünkü bu, onun için sadakadır. Mü’min cennete girinceye kadar hayırdan doymaz.”[27], buyurmuştur.
Yine Resül-i Ekrem:
“Cuma günleri üzerime çokça salavât-ı şerife getirin. Zira cuma, meleklerin fazlasıyla şehâdet ettikleri bir gündür. Kim bana salavât ı şerife getirirse, hemen o salavâtı bana arzolunur.” buyurdu.
Ebû'd-Derdâ (r.a.) diyor ki:
“Öldükten sonra da salavât size arzolunur mu?” diye sordum, Resûl-i Ekrem:
“Allahu Teâlâ nebilerin cesedlerini yemeği toprağa haram kılmıştır (yâni peygamberler çürümezler).”[28], buyurdu.
Yine Resûl-i Ekrem:
“Cuma günü bana çokça salavât-ı şerife getirin. Zira ümmetimin salavâtı, cuma günü bana arzolunur. Kimin getirdiği salavât daha çok ise o kimse bana daha çok yakın olur.”[29], buyurmuştur. Yine Resûl-i Ekrem:
“Şüphesiz günlerinizin en faziletlisi, cuma günüdür. Âdem (aleyhi sselâm) o günde yaratıldı ve o günde öldü. Sûr'a o gün üflenecek, helak da o günde olacaktır. Öyle ise o gün üzerime çokça salavât-ı şerife getiriniz, zira salavât iniz bana arzolunur,” buyurdu. Bir adam:
“Ya Resûlallah, bizim salavat-ı şeriflerimiz size nasıl arzedilir, halbuki sizin vücudunuz çürümüştür?” Deyince, Resûl-i Ekrem:
“Muhakkak Allah, nebilerin cesedlerini yemeği yere haram kılmıştır.” [30], buyurdu,
Taberani'nin “Kebir” ve “Evsât”ındaki rivayetlerinde Resûl-i Ekrem:
“Her kim, “Allahu Teâla Muhammed (s.a.v.)'i lâyık olduğu gibi bizden mükâfatlandırsın derse bu, sevabını yazmak için bin sabah yetmiş kâtibi meşgul eder.”[31], buyurmuştur.
Ebû Yâ'lâ'nın rivayetinde Resûl-i Ekrem:
“Allah için sevişen iki mümin kul karşılaştıkları vakit Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'e salavat-ı şerife getirirlerse, onlar yerlerinden ayrılmadan Allahu Teâlâ geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar.”[32], buyurmuştur.
--------------------------------------------------------------------------------
[10] Sahihu Müslim, 1/306.
[11] Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu’l-Fevaid, 10/163 (Taberani'nin “Evsât”indeki rivayetinden naklen).
[12] Sünenü'n-Nesei, 3/50.
[13] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu'l-Fevaid, 10/163 (Taberani’nin “Evsat” ve Sağir”indeki rivayetinden naklen).
[14] Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu’l-Fevaid, 2/287 (Ahmed'in rivayetinden naklen).
[15] Mecmeu'z-Zevâid vs Menbeu'l-Fevâid, 10/161.
[16] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu'l-Fevaid, 10/161 (Taberûnl biraz daha değişik ifade ile rivayet etmiştir). Hadisin benzeri yukarda geçmişti.
[17] Sahihu Müslim, 1/288, 289; Sünenü Ebi Dâvûd, 1/144; Sünenü'n-Nesei, 2/25.
[18] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu’l-Fevaid, 10/160 (Ahmed'in rivayetinden naklen).
[19] et-Tergib vet-Terhîb, 2/498 (Taberâni’nin rivayetinden naklen).
[20] Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu’l-Fevâid, 10/162 (Taberani'nin “Kebir” ve “Evsat”indeki rivayetinden naklen). Ancak burada hadisin ikinci şıkkı vardır. Hadisin baş tarafını ise Dârimi Abdullah b. Mesûd (ta) den rivayet etmiştir. (Sünenü'd-Darimi, 2/317).
[21] Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu'l-Fevaid, 10/162 (Taberâni’nin “Evsât”indeki rivayetinden naklen).
[22] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu’l-Fevaid, 10/162 (Taberani'nin “Evsât”indeki rivayetinden naklen).
[23] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu’l-Fevaid, 10/183 (Bezzâr'ın rivayetinden naklen).
[24] et-Tergib ve't-Terhib, 2/500 (Tirmizi ve İbn Hibban'ra rivayetlerinden naklen).
[25] Sünenü İbn Mace, 1/394.
[26] et-Tergib ve’t-Terhib, 2/500, 501 (Timizi. Ahmed ve Hakim'in rivayetlerinden naklen).
[27] et-Tergîb ve't-Terhîb, 2/502 (İbn Hibbân'ın rivayetinden naklen).
[28] Sünenü İbn Mâce, 1/524.
[29] et-Tergîb ve't-Terhib, 2/503 (Beyhaki'nin rivayetinden naklen).
[30] Sünenü İbn Mâce, 1/345.
[31] Mecmeu'z-Zevâid ve Menbeu'l-Fevâid, 10/163 (Taberini’nin “Kebir” ve “Evsât”indeki rivayetlerinden naklen).
[32] Mecmeu'z-Zevaid ve Menbeu'l-Fevaid, 10/275 (Ebû Yala’nın rivayetinden naklen).
odsu- ilim ehli
- Mesaj Sayısı : 99
HİCRET :: Hadis :: Hadis Bahçesi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz