İRAN FİLMLERİ 1
HİCRET :: Serbest Kürsü :: SİZE ÖZEL
1 sayfadaki 1 sayfası
İRAN FİLMLERİ 1
1-Zendegi va digar hich (1991) (Abbas Kiarostami)
1990'da Kuzey İran'ı sarsan depremin ardından, bir baba ile oğlu
"Arkadaşımın Evi Nerede?" filminin iki çocuk oyuncusunun akıbetlerini
öğrenmek için, yerle bir olmuş bölgeye doğru yola koyulurlar. Yolda
birçok olaya tanık olurlar ve depremin yarattığı kaosu görürler.
Ziyaretçiler, iki çocuğun memleketinde, bütün kayıplara ve her tarafı
etkisine alan yıkıma karşın, felaketten kurtulanlar iin yaşamın bütün
görkemiyle sürdüğünü keşfederler... Toplumsal eleştiri ile bir
trajedinin aktarımını birlikte harmanlayan bir yol filmi olan VE YAŞAM
SÜRÜYOR, yaşamı öven bir film. Yaşamın alt edilmez gücünü ve insanın
kendini gerçeğin gerekliliklerine açmasının önemini vurguluyor.
http://www.imdb.com/title/tt0105888/
2-Mossafer (1974) (Abbas Kiarostami)
Qassem (yüksek olasılıkla bizdeki Kasım'ın karşılığı) 10 yaşında küçük
bir kasabada yaşayan gariban bir çocuktur. Tahran'a gitmek için yanıp
tutuşan bunun için pek çok tehlikeyi, yalanları, hırsızlığı ve
acımasızca dayak yemeyi göze almıştır; gözü karadır yani. En iyi
arkadaşına yamuk yapmak bile portföyüne dahildir. Peki neden Tahran'a bu
kadar gitmek istemektedir?
Önemli bir futbol maçını stadyumda izlemek için....
Daha
fazlasını yazıp film izleme seyrinizi kaçırmak istemiyorum. Ama
Kasım'ın bu tutkulu sevdası için göze aldıkları bir sonuç verecek midir
bunu merak ediyorsanız izlemeniz gerekiyor. Siyah beyaz pelikülün çoğu
avantajlarını kullanıyor Kiarostami. Eşsiz arka plan görüntüleri
eşliğinde gölge oyunları, ustalık yolunda kamera devinimleri ve yakın
plan çekimle duyguların yüze yansıyan ifadeleri...
http://www.imdb.com/title/tt0071859/
3-ABC Africa (2001) (Abbas Kiarostami)
Ünlü yönetmen Abbas Kiarostami'den Afrika'nın içler acısı halini gösteren bir belgesel.
http://www.imdb.com/title/tt0281534/
4-Khane-ye doust kodjast? (1987) Where is the Friend's Home?
(Abbas Kiarostami)
ARKADAŞIMIN EVİ NEREDE?;
'89 Locarno Bronz Leopar
Sekiz
yaşındaki Ahmet ödevini yapmaya oturduğunda yanlışlıklasınıf arkadaşı
Muhammed Rıza'nın okul defterini almış olduğunu görür. Muhammed ödevini
ardarda iki gün defteri yerine kağıda yapmış olduğu için öğretmeni
tarafından azarlanmış ve bunun tekrarında okuldan atılmakla tehdit
edilmiştir. Öğretmenin her zaman ödevin deftere yapılmasını istediğini
bilen Ahmet, defterigeri vermesi gerektiğini düşünür. Ama arkadaşının
nerede oturduğunu bilmediğinden bütün öğleden sonrasını onun komşu
köydeki evini aramakla geçirir. Ahmet'in arkadaşına yardım etmek için
gösterdiği ısrarlı çabalar, yaklaştığı büyükler tarafından kayıtsızlıkla
karşılanır... ARKADAŞIMIN EVİ NEREDE? bir İran köyündeki toplumsal
yapıyı irdelerken günlük yaşamın zorluklarıyla nasıl başa çıkıldığını
gözler önüne sermekte.
http://www.imdb.com/title/tt0093342/
5-Bad ma ra khahad bord (1999) (Abbas Kiarostami)The Wind Will Carry Us
İranlı usta sinemacı Abbas Kiarostami 1999 tarihli “Le Vent Nous
Emportera” ile birçok yönden Bill Forsythe’ın kült yapımı “Local Hero”yu
hatırlatan bir film çekerken sıradışı bir işe imza atmış. İki
asistanıyla birlikte küçük bir dağ köyüne giden bir mühendis burada
yaptığı incelemelerle herkesin merak konusu olur. Kimi onun ölmekte olan
yaşlı bir kadının arazisini satın almak için geldiğini düşünürken,
kimileri de değerli tarihi eserler arayan bir arkeolog olduğu
görüşündedir.
http://www.imdb.com/title/tt0209463/
6-Five Dedicated to Ozu (2003) (Abbas Kiarostami)
Sabit kamerayla çekilmiş, dialog barındırmayan, okyanus manzarasını
resmeden hareketli bir tabloyu andıran, deneysel bir çalışma. Japon
yönetmen, Yasujiro Ozu’ya adanmış.
Her biri 15-20 dakikalık beş sekanstan oluşuyor:
Birinci sekans: Okyanus kıyısında duran bir kütük
İkinci sekans: Okyanus kenarındaki yolda yürüyen insanlar
Üçüncü sekans: Kumsaldaki köpekler
Dördüncü sekans: Kumsalda bir sağa, bir sola giden ördekler
Beşinci sekans: Okyanus yüzeyindeki ay yansıması ve güneşin doğuşu
Bunlara
yüklenecek anlam, neredeyse tamamen seyircinin düşünsel dünyasına
bırakılmıştır. Gök gürültüsü, kurbağa vıraklamaları, dalga sesleri...
kısacası doğanın sesi de film boyunca bize eşlik eder. Sekansları
birbirine bağlayan müzikler haricinde, filmde müzik yoktur.
http://www.imdb.com/title/tt0409965/
7-Khaneh siah ast (1963) (Forugh Farrokhzad)
The House Is Black
http://www.imdb.com/title/tt0336693/
8-Bacheha-Ye aseman (1997) (Mjiad Majidi)
Children of Heaven
İran'lı yönetmen Majid Majidi'nin filmi Ali ve Zahra isimli iki kardeşin
öyküsünü anlatıyor. Onlar karşılaştıkları ve yaşadıkları sorunları
aileleriyle paylaşmıyorlar, kendileri çözmeye çalışıyorlar. Aslında
sorunları Zahra'nın kaybolan ayakkabılarıyla ilgili. Abisi Zahra'nın
ayakkabılarını kaybettiği için kendi ayakkabılarını kardeşiyle paylaşmak
zorunda kalıyor. Çünkü yeni bir çift ayakkabı alamayacak kadar
yoksullar. İki kardeş günlerini tek bir çift ayakkabıyı paylaşarak
geçirmeye çalışıyorlar. Yürek ısıtan, çocuksu bir masal havasında Ali ve
Zahra'nın yaşantısında dolaştırıyor kamerasını Majidi.
http://www.imdb.com/title/tt0118849/
9-Rang-e khoda (1999) (Majid Majidi)
The color of paradise
Tahran körler okulunda okumakta olan 8 yaşındaki Muhammed, tatil için
Kuzey İran’da yaşayan ailesinin yanına gitmeye hazırlanmaktadır. Coşkulu
aile buluşması çok uzun sürmez. Baştan beri durumdan hoşnut olmayan
baba, sorunsuz evlenebilmek için kör oğlundan kurtulmayı planlamaktadır.
http://www.imdb.com/title/tt0191043/
10-Pedar (1996) (Majid Majidi)
Çalışmak için ailesinden ayrılan, döndüğünde de annesini başka bir
adamla evli gören ve bu durumu kabullenemeyen çocukla üvey babası
arasındaki ilişkiyi anlatan oldukça etkileyici bir yapım.
http://www.imdb.com/title/tt0117315/
11-Baduk (1992) (Majid Majidi)
If there is any sign of progress that our troubled age can boast, it is
that slavery is no longer legal anywhere in the world. However, there
are many places where it is still practiced. This film concerns the
trials and tribulations of one Iranian boy and his sister who are
abducted from the streets when they become separated briefly from their
parents. The boy is sold to a band of smugglers, who adds him to their
troupe of human donkeys; the slaves' job is to sneak across the border
bearing contraband items. Since they outnumber the border guards, the
majority of the hundreds of slaves get through each time, ensuring a
tidy profit for their keepers. The girl is destined for a grimmer fate;
dressed in silks, she is to be the plaything for a Saudi prince. With
the help of a new friend, the boy escapes and risks everything to rescue
his sister.
http://www.imdb.com/title/tt0103760/
12-Baran (2001) (Majid Majidi)
Film, İran'ın başkenti Tahran'da bir inşaatta kaçak olarak çalışan
babasının iş kazasında ayağının kırılması üzerine onun yerini almaya
karar veren genç bir Afgan kızının, erkek kılığına girerek inşaatta
çalışmaya başlaması ve kız olduğunu fark eden aynı inşaattaki bir Azeri
gencin ona âşık olmasının hikâyesini anlatıyor.
http://www.imdb.com/title/tt0233841/
13-Nassereddin Shah, Actor-e Cinema (1992) (Mohsen Makhmalbaf)
Muhteşem bir filmdir; sinemaya adanmış bir ağıt; bir kutsamadır...
Günümüz
İran sinemasının önde gelen isimlerinden olan Mohsen Makhmalbaf,
ülkesinin devrim sonrası döneminin en aktif sanatçılarından biri aynı
zamanda. 1957 yılında Tahran’da fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya
gelen Makhmalbaf, henüz sekiz yaşındayken yalnız kalan annesine destek
olmaya başlamış, 17 yaşına geldiğinde belboyluktan işçiliğe tam 13
farklı işte çalışmıştı.
Genç yaşlarından itibaren Şah rejimine
karşı oluşturulan İslami örgütlere katılarak mücadele veren Makhmalbaf,
17 yaşındayken, bir polis karakoluna düzenledikleri saldırı sırasında
tutuklanarak hapse koyuldu ve 1974-1979 arasındaki beş yılı hapishanede
geçirdi.
Çok çeşitli alanlarda kendini yetiştirme imkanı bulduğu
bu beş yıllık sürecin sonunda, yaşama ve İran toplumuna dair izlenimleri
de değişmişti. Bu entelektüel rönesans, onun siyasetten uzaklaşarak,
edebiyat ve sanat, özellikle de sinemaya yönelmesine sebep oldu.
Hayatının bu döneminde en çok inandığı düşünce, İran toplumunun
herşeyden çok kültürel yoksulluktan muzdarip olduğuydu.
Devrimle
birlikte özgürlüğüne kavuşan Makhmalbaf, 1980- 81 yıllarında bir roman,
çeşitli öyküler ve İslami tiyatro üzerine bazı tezler yazdı.1982 yılında
yayımlanan ve “ Kristal Bahçe ” adını taşıyan romanı İngilizce’ye de
çevrildi. Bir yıl sonra da, “ Bassin du Roi ” isimli ikinci kitabını
yayınladı.
Sanat alanında incelemeler, öyküler, kısa hikayeler ve
senaryolar yazan Makhmalbaf’ın bu eserleri, Farsça, İngilizce,
Fransızca, İtalyanca, Arapça, Urdu dili, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere
pek çok farklı dilde yayınlanan 20’den fazla kitapta toplandı.
(masterworks-artisan)
http://www.imdb.com/title/tt0104974/
14-
İran filmleri'nin derlenmiş olduğu bir
başlık vardı.Sitemize olan saldırıdan sonra bu başlık güme gitti.Bu
başlığı tekrar açmakta fayda görüyorum.Çünük İran sineması, Dünya
sinemasında çok özgün bir yere sahip.Bu özgün sinemayı daha ulaşılabilir
kılmak için böyle bir derleme yapmak çok faydalı olacaktır
kanaatindeyim.Sitemizde sunulmuş olan İran filmlerini bu başlık altında
topluyorum, umarım gözümden kaçan yoktur.
Sunum yapan arkadaşlardan ricam; yeni bir İran filmi sunduklarında, bu başlıkta haber vermeleri.
Zendegi va digar hich (1991) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
Mossafer (1974) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
ABC Africa (2001) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
Khane-ye doust kodjast? (1987) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
Bad ma ra khahad bord (1999) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
Five Dedicated to Ozu (2003) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
Khaneh siah ast (1963) (Forugh Farrokhzad) IMDb Linki / Sunumu
Bacheha-Ye aseman (1997) (Mjiad Majidi) IMDb Linki / Sunumu / Sunumu
Rang-e khoda (1999) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
Pedar (1996) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
Baduk (1992) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
Baran (2001) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu / Sunumu
Nassereddin Shah, Actor-e Cinema (1992) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
14-Salaam Cinema (1995) (Mohsen Makhmalbaf)
İran
sinemasının usta ismi Mohsen Makhmalbaf’ın dokümanter tarzda çektiği
Selam Sinema, gerçekle kurgu arasındaki ince çizgide başarıyla gezinen
ilginç bir film.
Yeni filmi için gazeteye bir ilan vererek oyuncu
arayan Makhmalbaf, aşırı sayıda oyuncunun deneme çekimlerine gelmesi
sonucu fikrini değiştirir ve yeni filmini bu konu üzerine inşa etmeye
karar verir. Yaklaşık beş bin kişinin kuyruk olduğu oyuncu seçmeleri,
çeşitli kavgalara ve taşkınlıklara sebep olacaktır.
http://www.imdb.com/title/tt0114329/
1990'da Kuzey İran'ı sarsan depremin ardından, bir baba ile oğlu
"Arkadaşımın Evi Nerede?" filminin iki çocuk oyuncusunun akıbetlerini
öğrenmek için, yerle bir olmuş bölgeye doğru yola koyulurlar. Yolda
birçok olaya tanık olurlar ve depremin yarattığı kaosu görürler.
Ziyaretçiler, iki çocuğun memleketinde, bütün kayıplara ve her tarafı
etkisine alan yıkıma karşın, felaketten kurtulanlar iin yaşamın bütün
görkemiyle sürdüğünü keşfederler... Toplumsal eleştiri ile bir
trajedinin aktarımını birlikte harmanlayan bir yol filmi olan VE YAŞAM
SÜRÜYOR, yaşamı öven bir film. Yaşamın alt edilmez gücünü ve insanın
kendini gerçeğin gerekliliklerine açmasının önemini vurguluyor.
http://www.imdb.com/title/tt0105888/
2-Mossafer (1974) (Abbas Kiarostami)
Qassem (yüksek olasılıkla bizdeki Kasım'ın karşılığı) 10 yaşında küçük
bir kasabada yaşayan gariban bir çocuktur. Tahran'a gitmek için yanıp
tutuşan bunun için pek çok tehlikeyi, yalanları, hırsızlığı ve
acımasızca dayak yemeyi göze almıştır; gözü karadır yani. En iyi
arkadaşına yamuk yapmak bile portföyüne dahildir. Peki neden Tahran'a bu
kadar gitmek istemektedir?
Önemli bir futbol maçını stadyumda izlemek için....
Daha
fazlasını yazıp film izleme seyrinizi kaçırmak istemiyorum. Ama
Kasım'ın bu tutkulu sevdası için göze aldıkları bir sonuç verecek midir
bunu merak ediyorsanız izlemeniz gerekiyor. Siyah beyaz pelikülün çoğu
avantajlarını kullanıyor Kiarostami. Eşsiz arka plan görüntüleri
eşliğinde gölge oyunları, ustalık yolunda kamera devinimleri ve yakın
plan çekimle duyguların yüze yansıyan ifadeleri...
http://www.imdb.com/title/tt0071859/
3-ABC Africa (2001) (Abbas Kiarostami)
Ünlü yönetmen Abbas Kiarostami'den Afrika'nın içler acısı halini gösteren bir belgesel.
http://www.imdb.com/title/tt0281534/
4-Khane-ye doust kodjast? (1987) Where is the Friend's Home?
(Abbas Kiarostami)
ARKADAŞIMIN EVİ NEREDE?;
'89 Locarno Bronz Leopar
Sekiz
yaşındaki Ahmet ödevini yapmaya oturduğunda yanlışlıklasınıf arkadaşı
Muhammed Rıza'nın okul defterini almış olduğunu görür. Muhammed ödevini
ardarda iki gün defteri yerine kağıda yapmış olduğu için öğretmeni
tarafından azarlanmış ve bunun tekrarında okuldan atılmakla tehdit
edilmiştir. Öğretmenin her zaman ödevin deftere yapılmasını istediğini
bilen Ahmet, defterigeri vermesi gerektiğini düşünür. Ama arkadaşının
nerede oturduğunu bilmediğinden bütün öğleden sonrasını onun komşu
köydeki evini aramakla geçirir. Ahmet'in arkadaşına yardım etmek için
gösterdiği ısrarlı çabalar, yaklaştığı büyükler tarafından kayıtsızlıkla
karşılanır... ARKADAŞIMIN EVİ NEREDE? bir İran köyündeki toplumsal
yapıyı irdelerken günlük yaşamın zorluklarıyla nasıl başa çıkıldığını
gözler önüne sermekte.
http://www.imdb.com/title/tt0093342/
5-Bad ma ra khahad bord (1999) (Abbas Kiarostami)The Wind Will Carry Us
İranlı usta sinemacı Abbas Kiarostami 1999 tarihli “Le Vent Nous
Emportera” ile birçok yönden Bill Forsythe’ın kült yapımı “Local Hero”yu
hatırlatan bir film çekerken sıradışı bir işe imza atmış. İki
asistanıyla birlikte küçük bir dağ köyüne giden bir mühendis burada
yaptığı incelemelerle herkesin merak konusu olur. Kimi onun ölmekte olan
yaşlı bir kadının arazisini satın almak için geldiğini düşünürken,
kimileri de değerli tarihi eserler arayan bir arkeolog olduğu
görüşündedir.
http://www.imdb.com/title/tt0209463/
6-Five Dedicated to Ozu (2003) (Abbas Kiarostami)
Sabit kamerayla çekilmiş, dialog barındırmayan, okyanus manzarasını
resmeden hareketli bir tabloyu andıran, deneysel bir çalışma. Japon
yönetmen, Yasujiro Ozu’ya adanmış.
Her biri 15-20 dakikalık beş sekanstan oluşuyor:
Birinci sekans: Okyanus kıyısında duran bir kütük
İkinci sekans: Okyanus kenarındaki yolda yürüyen insanlar
Üçüncü sekans: Kumsaldaki köpekler
Dördüncü sekans: Kumsalda bir sağa, bir sola giden ördekler
Beşinci sekans: Okyanus yüzeyindeki ay yansıması ve güneşin doğuşu
Bunlara
yüklenecek anlam, neredeyse tamamen seyircinin düşünsel dünyasına
bırakılmıştır. Gök gürültüsü, kurbağa vıraklamaları, dalga sesleri...
kısacası doğanın sesi de film boyunca bize eşlik eder. Sekansları
birbirine bağlayan müzikler haricinde, filmde müzik yoktur.
http://www.imdb.com/title/tt0409965/
7-Khaneh siah ast (1963) (Forugh Farrokhzad)
The House Is Black
http://www.imdb.com/title/tt0336693/
8-Bacheha-Ye aseman (1997) (Mjiad Majidi)
Children of Heaven
İran'lı yönetmen Majid Majidi'nin filmi Ali ve Zahra isimli iki kardeşin
öyküsünü anlatıyor. Onlar karşılaştıkları ve yaşadıkları sorunları
aileleriyle paylaşmıyorlar, kendileri çözmeye çalışıyorlar. Aslında
sorunları Zahra'nın kaybolan ayakkabılarıyla ilgili. Abisi Zahra'nın
ayakkabılarını kaybettiği için kendi ayakkabılarını kardeşiyle paylaşmak
zorunda kalıyor. Çünkü yeni bir çift ayakkabı alamayacak kadar
yoksullar. İki kardeş günlerini tek bir çift ayakkabıyı paylaşarak
geçirmeye çalışıyorlar. Yürek ısıtan, çocuksu bir masal havasında Ali ve
Zahra'nın yaşantısında dolaştırıyor kamerasını Majidi.
http://www.imdb.com/title/tt0118849/
9-Rang-e khoda (1999) (Majid Majidi)
The color of paradise
Tahran körler okulunda okumakta olan 8 yaşındaki Muhammed, tatil için
Kuzey İran’da yaşayan ailesinin yanına gitmeye hazırlanmaktadır. Coşkulu
aile buluşması çok uzun sürmez. Baştan beri durumdan hoşnut olmayan
baba, sorunsuz evlenebilmek için kör oğlundan kurtulmayı planlamaktadır.
http://www.imdb.com/title/tt0191043/
10-Pedar (1996) (Majid Majidi)
Çalışmak için ailesinden ayrılan, döndüğünde de annesini başka bir
adamla evli gören ve bu durumu kabullenemeyen çocukla üvey babası
arasındaki ilişkiyi anlatan oldukça etkileyici bir yapım.
http://www.imdb.com/title/tt0117315/
11-Baduk (1992) (Majid Majidi)
If there is any sign of progress that our troubled age can boast, it is
that slavery is no longer legal anywhere in the world. However, there
are many places where it is still practiced. This film concerns the
trials and tribulations of one Iranian boy and his sister who are
abducted from the streets when they become separated briefly from their
parents. The boy is sold to a band of smugglers, who adds him to their
troupe of human donkeys; the slaves' job is to sneak across the border
bearing contraband items. Since they outnumber the border guards, the
majority of the hundreds of slaves get through each time, ensuring a
tidy profit for their keepers. The girl is destined for a grimmer fate;
dressed in silks, she is to be the plaything for a Saudi prince. With
the help of a new friend, the boy escapes and risks everything to rescue
his sister.
http://www.imdb.com/title/tt0103760/
12-Baran (2001) (Majid Majidi)
Film, İran'ın başkenti Tahran'da bir inşaatta kaçak olarak çalışan
babasının iş kazasında ayağının kırılması üzerine onun yerini almaya
karar veren genç bir Afgan kızının, erkek kılığına girerek inşaatta
çalışmaya başlaması ve kız olduğunu fark eden aynı inşaattaki bir Azeri
gencin ona âşık olmasının hikâyesini anlatıyor.
http://www.imdb.com/title/tt0233841/
13-Nassereddin Shah, Actor-e Cinema (1992) (Mohsen Makhmalbaf)
Muhteşem bir filmdir; sinemaya adanmış bir ağıt; bir kutsamadır...
Günümüz
İran sinemasının önde gelen isimlerinden olan Mohsen Makhmalbaf,
ülkesinin devrim sonrası döneminin en aktif sanatçılarından biri aynı
zamanda. 1957 yılında Tahran’da fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya
gelen Makhmalbaf, henüz sekiz yaşındayken yalnız kalan annesine destek
olmaya başlamış, 17 yaşına geldiğinde belboyluktan işçiliğe tam 13
farklı işte çalışmıştı.
Genç yaşlarından itibaren Şah rejimine
karşı oluşturulan İslami örgütlere katılarak mücadele veren Makhmalbaf,
17 yaşındayken, bir polis karakoluna düzenledikleri saldırı sırasında
tutuklanarak hapse koyuldu ve 1974-1979 arasındaki beş yılı hapishanede
geçirdi.
Çok çeşitli alanlarda kendini yetiştirme imkanı bulduğu
bu beş yıllık sürecin sonunda, yaşama ve İran toplumuna dair izlenimleri
de değişmişti. Bu entelektüel rönesans, onun siyasetten uzaklaşarak,
edebiyat ve sanat, özellikle de sinemaya yönelmesine sebep oldu.
Hayatının bu döneminde en çok inandığı düşünce, İran toplumunun
herşeyden çok kültürel yoksulluktan muzdarip olduğuydu.
Devrimle
birlikte özgürlüğüne kavuşan Makhmalbaf, 1980- 81 yıllarında bir roman,
çeşitli öyküler ve İslami tiyatro üzerine bazı tezler yazdı.1982 yılında
yayımlanan ve “ Kristal Bahçe ” adını taşıyan romanı İngilizce’ye de
çevrildi. Bir yıl sonra da, “ Bassin du Roi ” isimli ikinci kitabını
yayınladı.
Sanat alanında incelemeler, öyküler, kısa hikayeler ve
senaryolar yazan Makhmalbaf’ın bu eserleri, Farsça, İngilizce,
Fransızca, İtalyanca, Arapça, Urdu dili, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere
pek çok farklı dilde yayınlanan 20’den fazla kitapta toplandı.
(masterworks-artisan)
http://www.imdb.com/title/tt0104974/
14-
İran filmleri'nin derlenmiş olduğu bir
başlık vardı.Sitemize olan saldırıdan sonra bu başlık güme gitti.Bu
başlığı tekrar açmakta fayda görüyorum.Çünük İran sineması, Dünya
sinemasında çok özgün bir yere sahip.Bu özgün sinemayı daha ulaşılabilir
kılmak için böyle bir derleme yapmak çok faydalı olacaktır
kanaatindeyim.Sitemizde sunulmuş olan İran filmlerini bu başlık altında
topluyorum, umarım gözümden kaçan yoktur.
Sunum yapan arkadaşlardan ricam; yeni bir İran filmi sunduklarında, bu başlıkta haber vermeleri.
Zendegi va digar hich (1991) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
'93 Sao Paulo Film Eleştirmenleri Özel Ödülü '93 Rimini Özel Ödül, Rimini Kenti Ödülü 1990'da Kuzey İran'ı sarsan depremin ardından, bir baba ile oğlu "Arkadaşımın Evi Nerede?" filminin iki çocuk oyuncusunun akıbetlerini öğrenmek için, yerle bir olmuş bölgeye doğru yola koyulurlar. Yolda birçok olaya tanık olurlar ve depremin yarattığı kaosu görürler. Ziyaretçiler, iki çocuğun memleketinde, bütün kayıplara ve her tarafı etkisine alan yıkıma karşın, felaketten kurtulanlar iin yaşamın bütün görkemiyle sürdüğünü keşfederler... Toplumsal eleştiri ile bir trajedinin aktarımını birlikte harmanlayan bir yol filmi olan VE YAŞAM SÜRÜYOR, yaşamı öven bir film. Yaşamın alt edilmez gücünü ve insanın kendini gerçeğin gerekliliklerine açmasının önemini vurguluyor. |
Mossafer (1974) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Qassem (yüksek olasılıkla bizdeki Kasım'ın karşılığı) 10 yaşında küçük bir kasabada yaşayan gariban bir çocuktur. Tahran'a gitmek için yanıp tutuşan bunun için pek çok tehlikeyi, yalanları, hırsızlığı ve acımasızca dayak yemeyi göze almıştır; gözü karadır yani. En iyi arkadaşına yamuk yapmak bile portföyüne dahildir. Peki neden Tahran'a bu kadar gitmek istemektedir? Önemli bir futbol maçını stadyumda izlemek için.... Daha fazlasını yazıp film izleme seyrinizi kaçırmak istemiyorum. Ama Kasım'ın bu tutkulu sevdası için göze aldıkları bir sonuç verecek midir bunu merak ediyorsanız izlemeniz gerekiyor. Siyah beyaz pelikülün çoğu avantajlarını kullanıyor Kiarostami. Eşsiz arka plan görüntüleri eşliğinde gölge oyunları, ustalık yolunda kamera devinimleri ve yakın plan çekimle duyguların yüze yansıyan ifadeleri... |
ABC Africa (2001) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Ünlü yönetmen Abbas Kiarostami'den Afrika'nın içler acısı halini gösteren bir belgesel. |
Khane-ye doust kodjast? (1987) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
ARKADAŞIMIN EVİ NEREDE?; '89 Locarno Bronz Leopar Sekiz yaşındaki Ahmet ödevini yapmaya oturduğunda yanlışlıklasınıf arkadaşı Muhammed Rıza'nın okul defterini almış olduğunu görür. Muhammed ödevini ardarda iki gün defteri yerine kağıda yapmış olduğu için öğretmeni tarafından azarlanmış ve bunun tekrarında okuldan atılmakla tehdit edilmiştir. Öğretmenin her zaman ödevin deftere yapılmasını istediğini bilen Ahmet, defterigeri vermesi gerektiğini düşünür. Ama arkadaşının nerede oturduğunu bilmediğinden bütün öğleden sonrasını onun komşu köydeki evini aramakla geçirir. Ahmet'in arkadaşına yardım etmek için gösterdiği ısrarlı çabalar, yaklaştığı büyükler tarafından kayıtsızlıkla karşılanır... ARKADAŞIMIN EVİ NEREDE? bir İran köyündeki toplumsal yapıyı irdelerken günlük yaşamın zorluklarıyla nasıl başa çıkıldığını gözler önüne sermekte. |
Bad ma ra khahad bord (1999) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
İranlı usta sinemacı Abbas Kiarostami 1999 tarihli “Le Vent Nous Emportera” ile birçok yönden Bill Forsythe’ın kült yapımı “Local Hero”yu hatırlatan bir film çekerken sıradışı bir işe imza atmış. İki asistanıyla birlikte küçük bir dağ köyüne giden bir mühendis burada yaptığı incelemelerle herkesin merak konusu olur. Kimi onun ölmekte olan yaşlı bir kadının arazisini satın almak için geldiğini düşünürken, kimileri de değerli tarihi eserler arayan bir arkeolog olduğu görüşündedir. |
Five Dedicated to Ozu (2003) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Sabit kamerayla çekilmiş, dialog barındırmayan, okyanus manzarasını resmeden hareketli bir tabloyu andıran, deneysel bir çalışma. Japon yönetmen, Yasujiro Ozu’ya adanmış. Her biri 15-20 dakikalık beş sekanstan oluşuyor: Birinci sekans: Okyanus kıyısında duran bir kütük İkinci sekans: Okyanus kenarındaki yolda yürüyen insanlar Üçüncü sekans: Kumsaldaki köpekler Dördüncü sekans: Kumsalda bir sağa, bir sola giden ördekler Beşinci sekans: Okyanus yüzeyindeki ay yansıması ve güneşin doğuşu Bunlara yüklenecek anlam, neredeyse tamamen seyircinin düşünsel dünyasına bırakılmıştır. Gök gürültüsü, kurbağa vıraklamaları, dalga sesleri... kısacası doğanın sesi de film boyunca bize eşlik eder. Sekansları birbirine bağlayan müzikler haricinde, filmde müzik yoktur. Abbas Kiarostami, yönettiği filmleri, yönetmemiş gibi yapmaya bayılıyor. Bu deneysel çalışmasında da bunun doruğa çıktığını görüyoruz. Yazılanlara göre, filmin Cannes'daki gösterimi öncesinde Kiarostami seyircilere; "Lütfen filmin ortasında çıkmayın. İsterseniz arkanıza yaslanıp uyuyabilirsiniz ama lütfen salonu terketmeyin" demiş. Buna rağmen filmin 10. dakikasında salonun büyük kısmı boşalmış. Sanırım modern sinema izleyicisi, hatta genel olarak "modern insan", kendisiyle baş başa kalmaktan korkuyor. Kafamızda yaratacağımız dünyayı, "rahatsız edici", "sıkıcı" buluyoruz. Belki kafalarımızın içinde rahatsız edici ve sıkıcı şeyler vardır gerçekten. Veya belki, "kafasını dinlemek (!)" için Bodrum'da diskoya giden günümüz insanı, zorlama sosyallik çabalarına kendini o kadar kaptırdı ki; zihninden kaçar oldu... Kim bilir? (barone) |
Khaneh siah ast (1963) (Forugh Farrokhzad) IMDb Linki / Sunumu
Bacheha-Ye aseman (1997) (Mjiad Majidi) IMDb Linki / Sunumu / Sunumu
QUOTE |
İran'lı yönetmen Majid Majidi'nin filmi Ali ve Zahra isimli iki kardeşin öyküsünü anlatıyor. Onlar karşılaştıkları ve yaşadıkları sorunları aileleriyle paylaşmıyorlar, kendileri çözmeye çalışıyorlar. Aslında sorunları Zahra'nın kaybolan ayakkabılarıyla ilgili. Abisi Zahra'nın ayakkabılarını kaybettiği için kendi ayakkabılarını kardeşiyle paylaşmak zorunda kalıyor. Çünkü yeni bir çift ayakkabı alamayacak kadar yoksullar. İki kardeş günlerini tek bir çift ayakkabıyı paylaşarak geçirmeye çalışıyorlar. Yürek ısıtan, çocuksu bir masal havasında Ali ve Zahra'nın yaşantısında dolaştırıyor kamerasını Majidi. |
Rang-e khoda (1999) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Tahran körler okulunda okumakta olan 8 yaşındaki Muhammed, tatil için Kuzey İran’da yaşayan ailesinin yanına gitmeye hazırlanmaktadır. Coşkulu aile buluşması çok uzun sürmez. Baştan beri durumdan hoşnut olmayan baba, sorunsuz evlenebilmek için kör oğlundan kurtulmayı planlamaktadır. |
Pedar (1996) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Çalışmak için ailesinden ayrılan, döndüğünde de annesini başka bir adamla evli gören ve bu durumu kabullenemeyen çocukla üvey babası arasındaki ilişkiyi anlatan oldukça etkileyici bir yapım. |
Baduk (1992) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
If there is any sign of progress that our troubled age can boast, it is that slavery is no longer legal anywhere in the world. However, there are many places where it is still practiced. This film concerns the trials and tribulations of one Iranian boy and his sister who are abducted from the streets when they become separated briefly from their parents. The boy is sold to a band of smugglers, who adds him to their troupe of human donkeys; the slaves' job is to sneak across the border bearing contraband items. Since they outnumber the border guards, the majority of the hundreds of slaves get through each time, ensuring a tidy profit for their keepers. The girl is destined for a grimmer fate; dressed in silks, she is to be the plaything for a Saudi prince. With the help of a new friend, the boy escapes and risks everything to rescue his sister. |
Baran (2001) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu / Sunumu
QUOTE |
Afgan mültecileri anlatan İran filmi "Baran", Oscar'a aday oldu. İran'da çıkan Resalet gazetesinin haberine göre, Farabi Sinema Vakfı, 10 İran filmi arasından Mecid Mecidi'nin Baran filmini, Yabancı Film Oscarı'na aday göstermeyi kararlaştırdı. İran'daki Afgan mültecilerin hayatını anlatan, yönetmen Mecid Mecidi'nin "Baran" (Yağmur) adlı filmini, En İyi Yabancı Film Oscarı'na aday gösterdi. Film, İran'ın başkenti Tahran'da bir inşaatta kaçak olarak çalışan babasının iş kazasında ayağının kırılması üzerine onun yerini almaya karar veren genç bir Afgan kızının, erkek kılığına girerek inşaatta çalışmaya başlaması ve kız olduğunu fark eden aynı inşaattaki bir Azeri gencin ona âşık olmasının hikâyesini anlatıyor. "Baran" halen Tahran sinemalarında gösteriliyor. Beni tam dort kez izlettirecek kadar etkileyen bu filmi nasil oldu da burada tanitmayi unutmusum, bilmiyorum. Bir film bu kadar mi dogal ve etkileyici olur?!.. O kadar gercekci ki, bir senaryoyu izlediginizi unutuveriyorsunuz ve daha ilk bastan olaylarin icindesiniz. Karakterler, olaylar, konunun islenis tarzi... hersey tamamen hayatin kendisi. Hani duygusal bir filmi izlersiniz, cok duygulanir, uzulur ve hatta gozyaslarinizla yansitirsiniz hislerinizi. Ama ardindan bir dusunce peydahlaniverir; "Sonucta bir film idi bu!" Ve cogu zaman da, "Bunlar ancak filmlerde olur." dersiniz. Iste Baran bunlari dedirtmeyen bir guzellige sahip. Ask'tir islenen... icgudulerin hakimiyetinden siyrilmis hakiki sevginin kaynaklik ettigi ask... Sevenin sevgilide istedigini gordugu degil, bizzat sevgilide var olan albeninin seveni kendisine cektigi ask... Dokunulmazligina and icirtecek bir sevgi... Iki ruhun kaynasmasi, bulusmasi... Tutkuyu yadsimayan ama tutkudan cok sevgiyle baslayan, sevgiyle beslenen... Iran filmlerine asina olanlar bilir, ozellikle son donem Iran sinemasi oldukca basarili yapitlar olusturdular ve bence Baran bunun zirvelerinden biri. Yurt disinda bulunanlarin ingilizce alt yazili olarak bu filmi bulmalari mumkun ancak Turkiye'de bulmakta zorluk cekilebilir. Duygusal filmlerden hoslanmayan ev arkadasima dahi kendisini iki kez izlettiren bu filmi mutlaka izleyin... |
Nassereddin Shah, Actor-e Cinema (1992) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Muhteşem bir filmdir; sinemaya adanmış bir ağıt; bir kutsamadır... Günümüz İran sinemasının önde gelen isimlerinden olan Mohsen Makhmalbaf, ülkesinin devrim sonrası döneminin en aktif sanatçılarından biri aynı zamanda. 1957 yılında Tahran’da fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Makhmalbaf, henüz sekiz yaşındayken yalnız kalan annesine destek olmaya başlamış, 17 yaşına geldiğinde belboyluktan işçiliğe tam 13 farklı işte çalışmıştı. Genç yaşlarından itibaren Şah rejimine karşı oluşturulan İslami örgütlere katılarak mücadele veren Makhmalbaf, 17 yaşındayken, bir polis karakoluna düzenledikleri saldırı sırasında tutuklanarak hapse koyuldu ve 1974-1979 arasındaki beş yılı hapishanede geçirdi. Çok çeşitli alanlarda kendini yetiştirme imkanı bulduğu bu beş yıllık sürecin sonunda, yaşama ve İran toplumuna dair izlenimleri de değişmişti. Bu entelektüel rönesans, onun siyasetten uzaklaşarak, edebiyat ve sanat, özellikle de sinemaya yönelmesine sebep oldu. Hayatının bu döneminde en çok inandığı düşünce, İran toplumunun herşeyden çok kültürel yoksulluktan muzdarip olduğuydu. Devrimle birlikte özgürlüğüne kavuşan Makhmalbaf, 1980- 81 yıllarında bir roman, çeşitli öyküler ve İslami tiyatro üzerine bazı tezler yazdı.1982 yılında yayımlanan ve “ Kristal Bahçe ” adını taşıyan romanı İngilizce’ye de çevrildi. Bir yıl sonra da, “ Bassin du Roi ” isimli ikinci kitabını yayınladı. Sanat alanında incelemeler, öyküler, kısa hikayeler ve senaryolar yazan Makhmalbaf’ın bu eserleri, Farsça, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Arapça, Urdu dili, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere pek çok farklı dilde yayınlanan 20’den fazla kitapta toplandı. (masterworks-artisan) |
14-Salaam Cinema (1995) (Mohsen Makhmalbaf)
İran
sinemasının usta ismi Mohsen Makhmalbaf’ın dokümanter tarzda çektiği
Selam Sinema, gerçekle kurgu arasındaki ince çizgide başarıyla gezinen
ilginç bir film.
Yeni filmi için gazeteye bir ilan vererek oyuncu
arayan Makhmalbaf, aşırı sayıda oyuncunun deneme çekimlerine gelmesi
sonucu fikrini değiştirir ve yeni filmini bu konu üzerine inşa etmeye
karar verir. Yaklaşık beş bin kişinin kuyruk olduğu oyuncu seçmeleri,
çeşitli kavgalara ve taşkınlıklara sebep olacaktır.
http://www.imdb.com/title/tt0114329/
Similar topics
» İRAN FİLMLERİ 2
» İRAN FİLMLERİ 3
» İRAN MECİD MECİDİ FİLMLERİ
» sercelerin sarkisi /the song of sparrows/İran filmi indir
» İRAN FİLMLERİ 3
» İRAN MECİD MECİDİ FİLMLERİ
» sercelerin sarkisi /the song of sparrows/İran filmi indir
HİCRET :: Serbest Kürsü :: SİZE ÖZEL
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz