HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dostluk ipleri

Aşağa gitmek

Dostluk ipleri Empty Dostluk ipleri

Mesaj  rima Ptsi Şub. 28, 2011 7:51 am

Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı
varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış.
Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık
unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış
ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış... Yük taşımış,
bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para
kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula
sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini...
Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka
gidecek yeri yokmuş. Bir sabah iş arayacak derman bulamamış
bacaklarında. Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta
otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma. Arka kapıyı açmaya
çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam,
"Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer" diye söylenmiş.
Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım
attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş. Terzi, adamın
üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle. Birden siniri geçiveren
ihtiyar,
"Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, ona nasıl yardım etsem
acaba?" diye düşünmeye başlamış.
Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın ve
kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de
yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini
düşünüyormuş. Yaşlı işadam, terzinin yanına yaklaşıp,
"Ne o evlat, bu ayazda parkta donmuşsun. İstersen paltomu sana
verebilirim" deyince,
"Hayır, teşekkür ederim. Ben sadece bu paltonun size göre olmadığını
düşünüyordum. Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman
göstermiş" diye yanıt vermiş terzi.
Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış. Çünkü o da üzerindeki
paltoya onca para ödediği halde kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş.
"Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?" diye
soran yaşlı adam,
"Ben terziyim" yanıtını alınca
"Benimle gel, hayat hikayeni yolda anlatırsın" diyerek arabaya
bindirmiş bizim terziyi.
Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş. Böyle
yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever
yaşlı adam, terziye bir dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş.
Bunun karşılığında tek istediği kendi giysilerini bu genç adamın
dikmesiymiş. Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın
heyecanıyla deliler gibi çalışmaya başlamış. Bu arada yaşlı işadamı da
desteğini esirgemiyor, onu kendi çevresinden zengin kişilerle
tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş. Küçük dükkân önce
kocaman bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü marka için
üretim yapmaya başlamış. Terzi artık "ünlü işadamı" diye anılır olmuş.
Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş. Terzi çok büyük bir iş
bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az
bir zaman varmış. Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam birden
fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş. Hemen bir ambulans çağırılarak
hastaneye kaldırılmasını sağlamış. Yeni işadamımız ise büyük işi
kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş. Yaşlı adam krizi atlatmış ve
uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da sadece bir kez telefon
ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş. Fakat terzi daha çok para
kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü yaşlı adamı ziyarete
gidememiş.
Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu sefer de utancından yaşlı
adamın kapısını çalamaz olmuş. Bir süre sonra terzinin işleri yolunda
gitmemeye başlamış. Fabrikalarını kapatmak zorunda kalmış ve elinde
kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış. Utana sıkıla yaşlı adama
koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için. Son derece kırgın olan
ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten
sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş.
Ve başlamış anlatmaya:
"Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış. Ormandaki bir kulübede yaşar ve
odun keserek hayatını kazanırmış. Bir gün kulübesinde yangın çıkmış ve
bu yangın bütün ormanı kül etmiş. O çevrede kimse ona güvenip iş
vermeyince, çıkınını alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş.
Ağaçların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş.
Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu görmüş. Bülbül ona
"Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki eşeğin çok
güzel şarkı söylemeye başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok
para kazanacaksın" demiş.
Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar söylemeye başlamış.
Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı söyletiyor
ve herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş. Oduncu ve şarkı
söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün yine bir gösteriye
yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım isteyen sesini duymuş
oduncu. Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek üzereymiş. Şöyle bir
duraklamış ama gösteriye gitmemeyi, onca parayı kaçırmayı gözü
yememiş, arkasına bakmadan kaçmış oradan. Gösteri başladığında ise
eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar söylemek yerine sadece bir
eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış.
Oduncu kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden canını
zor kurtarmış. İşte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış.
Ben de senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün, büyü de o yüzden
bozuldu. Keşke güzel giysiler dikerken dostluk ipliğini
koparmasaydın..."
Öyküyü dinleyince hemen çıkıp gitmiş terzi, çünkü söyleyecek bir sözü yokmuş...
rima
rima
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 266

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz