HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kur’an İkliminde Aile Eğitimi ...!

Aşağa gitmek

Kur’an İkliminde Aile Eğitimi ...! Empty Kur’an İkliminde Aile Eğitimi ...!

Mesaj  rima Ptsi Tem. 19, 2010 9:12 pm

Kur’an hayat kitabı. En doğru yolu, metodu, eğitimi, öğretimi gösteren tek Kitap. Çünkü O Âlemlerin yaratıcısı olan ALLAH (c.c.)’ın kelamı...

Hal böyle iken şu an ki halimizin sebebi; kimliğimizin neden bulanık olduğu, âile yapılarımızın neden gün geçtikçe kan kaybetmesi, Kur’an’a inanan insanların çok, fakat Kur’an’ı hayata gerektiği gibi geçirenlerin sayısının azlığıdır...

Yani teşhis ve ilaç tam yerindedir (Kur’an); ama hasta ilacı tam manasıyla kullanmadığı için hastalıklar devam edebilmektedir...

Aile sözlük olarak; aynı işte olan, aynı gaye için çalışanların hepsi (bknz. büyük lugat) diye tarif edilmiş…
Aynı işte olan, aynı gayeye, aynı hedefe birlikte yürüyen insanlar ! Demek ki, aynı gaye için çalışan insanlar yoksa, o evde olanlar gerçek bir aile değil, birkaç insanın bir arada olmalarıdır.

Bunun içindir ki, “Ümmet” de bir ailedir...

Ümmet olma sorumluluğumuz ki bu; aynı zamanda inandığımız davayı gereği gibi temsil etme sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir. Kendimizi gözden geçirmeden aile olma sorumluluğumuza, aile yapımıza çeki düzen verme kararlığını tam olarak gösterebilecek miyiz ?

Buna kararlı olsak dahi, âile modelimizi Kur’an’ın istediği potada eritebilecek miyiz ...?

Kur’an olumlu ve olumsuz aile modellerini örneklendirerek vermiştir. Kur’an’da ailenin temeli yalnızca ALLAH’a kul olma esasına göre kurulmuştur. Yalnızca ALLAH’a kul olma ilkesine göre kurulmamış olan ailelerin ne dünya da, ne de ahirette saadeti yakalamaları mümkün değildir. Yalnız ALLAH’a kul olma ilkesinin kavranabilmesi için “Kul olma” kavramının açıklığa kavuşması, bilinmesi, bilincine erişilmesi gerekir...

Kul (abd); İtaat etmek, boyun eğmek, tevâzu göstermek, daha açık bir ifade ile kişinin bir kimseye, ona isyan etmeden ve ondan yüz çevirmeksizin itaat etmesidir. Abd kelimesinin masdarı olan ubudiyyet (kulluk etmek) insanın sıfatıdır. (bknz. İkra İslam Ansiklopedisi)

Bu tariften yola çıkarak, yalnızca ALLAH’a kulluğun has kılınmış olması için, hiç sağa sola yalpa yapmadan sadece ALLAH’a itaati baz alan aileler olması gerektiğini anlıyoruz. Hiç bir şartın, dayatmanın ve zorluğun; kulluğun önüne geçmemesi gerektiğinin farkında olan bireylerin, bir araya gelerek oluşturdukları en küçük birimdir İslam’i Âile ...!

Kur’an’ı Kerîm kulluğu ALLAH’a has kılmış ve şüphesiz kulluğu ALLAH’a has kılmak isteyen ailelere eğitim amaçlı örnek ve ibret olsun diye örnekler vermiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1. İlk Âile Hz.Adem (a.s.) ve Hz.Havva anamızın kurduğu ailedir. Hz. Havva’dan, Hz. Adem’in eşi diye bahseder:

“Ey İnsanlar ! Sizi tek bir nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren RABB'inize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz ALLAH'ın ve akrabanın haklarına riâyetsizlikten de sakının. ALLAH şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.” (Nisa Sûresi 1.Âyet)

Burada; bu çağda ve çağ öncesi olan kadın ve erkek konusundaki tüm tartışmalara cevap var. Kadın ve erkeğin iki zıt kutup, iki karşı cephe olmadığı bilakis bir birlerini tamamlayan bütünün birer parçaları olduğu gözler önüne serilmektedir. Ne erkek egemen bir yapı, ne de feministçe bir yaklaşım ...! Denge üzerine kurulmuş bir yapı. Biri ötekinin yarısı, birisi olmadan ötekinin hiçbir işe yarayamayacağının bilincinde. Biri diğerinin parçası ve parça olmayınca bütün olmayacak, kimse kimseye bu manada üstünlük taslayamayacak. Çünkü biri diğerine mutlaka muhtaç ...!

2. Hz Nuh (a.s.)’ın Âilesinden bahseder Kur’an...

Tüm gayretlerinize rağmen, aile efradınızdan bir takım insanlar küfrü tercih edebilir. Bu, sizin sorumluluğunuzda değildir. Siz, eğitiminde, tebliğinizde ihmale meydan vermeyerek, sonuna kadar gayrete devam etmekle sorumlusunuz. Hz. Nuh (a.s.) suların yeryüzünde yükselmeye başlamasına kadar baba yüreğiyle evladına seslenmiş olması bunun apaçık bir örneğidir. Ama yinede küfrü, çağdışı ve çağdaş putçuluğu mu tercih etmiştir ? Hayır...! O zaman yine âyet bize ne yapmamızın doğru olduğunu bildiriyor:

“ALLAH, 'Ey Nûh ! O asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O halde hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben sana cahillerden olmamanı öğütlerim' dedi.” (Hûd Sûresi, 46.Âyet)

Ailenden değildir o ...! Neden ? Çünkü aynı gayeye çalışmıyorsunuz ...! Hedefleriniz, dünya görüşünüz aynı değil ...!

3. Hz.İbrahim (a.s.)’ın Âilesinden bahseder Kur’an ...!

Önce babasıydı imtihanı, cevabı teslimiyet oldu. Evlatsızlıkla imtihan oldular, cevapları: yine teslimiyet oldu. ALLAH (c.c.)’ın dini uğruna çileyle, ateşle ve Nemrut’la imtihan oldular cevapları yine HAKK’a Teslimiyet... Sonra evlat ile imtihan oldular, önce terk edilmesi istendi, çölün ortasına.

”Bunu Sen’den Kim istiyor ?” sorusuna aldığı cevap karşısında, “O (c.c.) ne güzel bir vekildir, O (c.c.) bize yeter.” diyen bir Kadın ...! yani ANA...

Sonra evladının derdi için cehdi umutla sürdüren çağına ve çağlara, evlat sorumluluk ister, çocukların (vahye) susamışlığına umutla cehd etmenin mesajını taşıyordu. Ana olmak ...! Ana’ya örnek olmaktı, Hacer’in yaptığı...

İlerlemiş yaşlarında sahip oldukları çocuklarını istiyordu ALLAH Âzze ve Celle...

Çok sevdiğinin imtihanıydı bu, en sevdiğini tercih etme konusunda ...! Cevapları; TESLİMİYET oldu. Yalnız ALLAH (c.c.)’a hâs kılınmış bir hayat ...!

4. İmrân Âilesinden bahseder Kur’an ...! Öne çıkan bir anayı, imran’ın karısını çağlara örnek verir Kur’an...!

"Bir zaman İmrân'ın karısı: 'RABBİM ! kesinlikle ben karnımdakini tam hür olarak senin için adadım. Sen de benden kabul et, şüphesiz SEN en iyi işitensin, en çok bilensin !' demişti." (Âl-i İmrân Sûresi, 35.Âyet)

Hür olarak, hür biri olarak karnımdakini ALLAH (c.c.)’a adadım. Kimsenin iznine ihtiyaç duymadan ...! Evlat sahibi olmanın, evladın kimin için olması gerektiğinin cevabını verirken, aynı zaman da örnek bir aile modeli içersinde sayarak Kur’an’ın ikliminde aileleri eğitiyor.

Şimdi akıllı beşiklerde büyütülen çocukların davaya sarılmalarını, Kulluk yürüyüşünde yalpa yapmamalarını nasıl bekleyeceğiz ...?
“Yok” nedir bilmeyen bir çocuğa sabrı ne ile öğreteceğiz ...?
Teslimiyeti olmayan ebeveynlerden; İbrahim’i bir evlat bekleme hakkımız var mı ...?
Yakub gibi bir baba olmadan, gömleğini önden yırttırmayan bir nesil nasıl yetişsin ki ...?
İbrahim gibi bir baba, Hacer gibi bir ana olmadan, bıçağa boynunu uzatan İsmaillerimiz olabilir mi peki ...?
Fedakarlığın birlikte yapılamadığı bir ailede, neslimiz dayanmayı, direnmeyi nasıl öğrenecek ...?
İnfak ruhunun ölü olduğu bir ailede neslimiz paylaşımın ne olduğunu nasıl bilebilecek ...?

Oysa Kur’an Âilemizin nasıl olması gerektiğini modellemiştir:

“Şüphesiz ALLAH, Adem'i, Nuh'u, İbrâhim Âilesini, İmrân Âilesini birbirinin soyundan olarak âlemlere tercih etti. ALLAH işitendir, bilendir.” (Al-i İmrân Sûresi, 33-34)

BU eğitimden geçen sahabe benzer örneklerle doldurdu tarih sayfasını...

Âile olmak istiyorsak, âilelerimizi ALLAH’a hâs kılmak istiyorsak, ALLAH'ın örnek verip tercih ettiği âile modellerinin mesajlarını hayata taşıyıp, yaşanılır kılmamız gerekiyor...
Sabiha Ateş Alpat
rima
rima
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 266

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz