HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci ve Muvahhid Evlat Eğitimi -3-

Aşağa gitmek

Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci ve Muvahhid Evlat Eğitimi -3- Empty Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci ve Muvahhid Evlat Eğitimi -3-

Mesaj  rima Ptsi Tem. 19, 2010 10:00 pm

Muvahhid evlâd eğitiminde, ebeveynlerin önce kendini ve vazifesini en doğru, en güzel şekilde bilmesi gerekir… Kendini bilmek ve tanımak kaçınılmaz sorumluluktur.

Emiru'l-Mü'minin Ali ( r.a): ''Kendini bilen, Rabbini bilir!.." buyurur. (1)

Tevhid akidesini kavrayıp şirk koşmaksızın iman eden muvahhid mü'minler, kendini, neden, niçin, nasıl ne sebep için yaratıldığını bilir, ALLAH'ı (c.c) gereği gibi tanır, Rasûlullah(s.a.v) (s.a.s.) Efendimizin, niçin gönderildiğini öğrenir, kavrar ve şek şüphe duymaksızın iman eder, dînini, Kitâbını öğrenir, gayesinin hedefine varmak üzere evlâdını yetiştirmeye yönelir.

Ebu Ümame (r.a)'ın rivayet ettiği bir Hadis'de, yegane önderimiz, örneğimiz Rasûlullah(s.a.v) (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:

"Bir adam:

-Ya RasûlALLAH, çocuğu üzerinde baba ve annenin hakkı nedir? diye sordu. Rasul-i Ekrem (s.a.s) "Onlar, (baban ve annen) senin cennetin ve cehennemindir'' buyurdu. (2)

Anne ve baba evlâdı için cenneti veya cehennemi olacağı gibi, evlâd da onlar için, ya cenneti ya da cehennemi olacaktır…

Evlâd sahibi olunmadan önce başlar sorumluluk, istek, dua, yalvarma, gözyaşı, zorluklar ve arkasından nasip olunacak hayırlı evlâd. Bu konuda yine Peygamberler ve duaları bize örnektir.

Dua:

"Orada Zekeriyya Rabbine dua etti": Rabbim, bana senin tarafından çok temiz bir zürriyet ihsan et. Muhakkak Sen duayı hakkıyla işitensin.'' (3) Alâlâde bir zürriyet değil, sıradan basit evlâd ve torunlar değil!.. Devam edecek bütün zürriyetin, kıyamete kadar tertemiz olması, iman temizliği, amel temizliği, namus temizliği, ahlâk temizliği v.s… Bunun için de yüce Yaradan'dan dua ile yardım istemek gerekiyor…

"Kullarım Sana Beni sorunca (haber ver ki) işte ben muhakkak yakınımdır. Bana dua edince Ben o dua edenin davetine icabet ederim…" (4)

"Ey Rabbim, bana Salihlerden (bir oğul) ihsan et!.. (diye dua etti) Biz de ona çok uysal bir oğul müjdesini verdik." (5)

Dua Rabbimize gitmek ve en hayırlı olanı O'ndan istemek. Mutlaka icabet edeceğini vahiyle bildiren Rabbimiz, Peygamberleri aracılığıyla öğretiyor biz aciz kullarına… Dua ederek, O'ndan yardım dileyerek en hayırlı, en temiz evlâda sahip olmayı… ALLAH'dan erkek evlâd mı istiyorsun? Neden ve niçin istediğini öğretiyor Cenâb-ı ALLAH, salihlerden olacak ve davaya hizmet edecek bir oğul aksi halde istenmemeli, zira hayırsız bir oğul, annesinin, babasının, mü'minlerin canına da, malına da, davasına da zararlı olacaktır, iyilik yerine kötülük edecektir. Çünkü bir gaye üzere istenmektedir bu evlâd, süs olsun diye değil, ardından istenen evlâd verene (yaradana) yani davaya adanması gerektiği yine ayet ile öğretiliyor:

"Hani İmran'ın karısı,''Rabbim, karnımdakini azaldı bir kul olarak Sana adadım. Benden bu adağı kabul et…' Ben onu da, zürriyetini de o taşlanmış (kovulmuş) şeytandan sana sığınır sana ısmarlar)ım" dedi." (6)

ALLAH'a adamak demek, davaya adamak demektir, İslâm'a adamak demektir, yeryüzünde fitneden eser kalmayıncaya din tamamen ALLAH'ın oluncaya, ALLAH'ın hâkimiyeti sağlanıncaya kadar mücadele edecek evlâdı istemek ve yetiştirmek demektir. Bu uğurda başa gelecek imtihanın her türlüsüne göğüs germek, razı olmak demektir. Tertemiz yavruyu yetiştirirken, her zorluğa, çileye, meşakkate katlanmak demektir. Ahireti için, ümmetin geleceği için, Şeytanın şerrinden, insü cinin şerrinden ALLAH'a emanet etmek, gelecek nesillerini dahi garanti altına almaktır. Sadece erkek değil kız evlâdında ALLAH'a adanması ve dava kadını olarak yetiştirilmesi gerektiğini anlıyoruz bu Ayet'lerden…

Dua ederek ALLAH (c.c)'dan istenen evlâdın ardından, şükür devreye girecektir.

Şükür

"Andolsun eğer siz, şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım." (7)

Şükür konusunu kısaca inceleyecek olursak, bu konuda ibn Kayyım el-Cevziyye/ALLAH ondan razı olsun) şunları öğretmektedir:

"Hasan-ı Basri demiştir ki: ''ALLAH Teâlâ, nimetiyle dilediği kadar faydalandırır. Nimete şükredilmediği takdirde onu azaba çevirir. Bundan dolayı şükre ''Hafız: koruyucu'' ismi verilmiştir. Çünkü şükür, mevcud olan nimetleri korur, mevcud olmayan nimetlerinde elde edilmesine vesîle olur. Ali b.Ebu Talib (r.a), Hemedanlı bir adama ''nimete şükür ile ulaşılır. Şükürle nimet artar. Şükür ile nimet bir arada bulunurlar. Kuldan şükür kesilmedikçe, ALLAH'dan da nimetin artırılması kesilmez.'' demiştir.

Hasan-ı Basri demiştir ki; ''Elinizde bulunan nimetleri devamlı anlatın. Çünkü nimetleri anlatmak şükürdür. Nitekim ALLAH Teâlâ, Rasulü'ne, Rabbinin nimetlerini anlatmasını emrederek, ''Rabbinin nimetlerine gelince onu anlat da anlat'' (Duha,11) buyurmuştur. ALLAH Teâlâ, kulunun üzerinde vermiş olduğu nimetinin eserini görmeyi sever. Çünkü kulun üzerine nimetin eserinin görülmesi lisan-ı hâl ile nimetin şükrüdür.'' ( Kulun şükretmesi için elde ettiği en büyük nimetlerden bir tanesi evlâd sahibi olmaktır. Bu nîmet için şükür, dil ile ifade edilerek dua edilmesidir ve ALLAH (c.c.) yolunda yetiştirilmesidir.

Hz. İbrahim (a.s)'ın duası örneğimizdir. "Bana (şu) ihtiyarlığ(ım)a rağmen İsmail'i ve İshak'ı bahşeden ALLAH'a hamdolsun. Çünkü benim Rabbim duayı elbette işitendir.'' (9)

Verdiği evlâd nimetinden dolayı ALLAH (c.c)'a hakkıyla şükretmek bunu dil ile anmak… ALLAH (c.c) kullarının, verdiği nimetlere şükretmesini ister. Bizler gibi aciz, günahkâr kullar bile birisine bir hediye verdiğimiz zaman teşekkür etmesini beklerken, ALLAH (c.c.) için bu hak çok daha fazla ve şarttır. Mü'min anne ve babanın, kız ve erkek çocuklara sahip olduğu takdirde yapması gereken şükrü, duayı bu ayet'ten öğreniyoruz ve duaya yöneliyoruz ''Ey Rabbimiz, bize bahşettiğin ve emanet ettiğin yavrularımız için Sana hamdüsenalar olsun.''

Ve yine en önemli dua (istek):

"Ey Rabbimiz, beni dosdoğru namaz kılmakta berdevam et (devam ettir), zürriyetimden de (böylece namaz kılanlar yarat). Ey Rabbimiz, duamı kabul et.'' (10)

Evlâd sahibi olmanın ve şükrünün edasının, namaz kılmak, yalnız O'na kulluğa yönelmek, huzuruna vararak, kulluğunun, yaratılmışlığımızın, nimetlere gark edilişlerimizin şükrünü eda etmek olduğunu öğreniyoruz. Ardından istek devam ediyor. Anne ve babanın, ALLAH (c.c.)'dan isteyeceği evlâdının ve ondan devam edecek neslinin de namaz kılan, namaza devam eden nesiller olması için cân-ı gönülden yapılacak dua bizi bilgilendiriyor. Çünkü insan aciz, zayıf ve Yaradanın yardımına muhtaçtır. ALLAH (c.c), namazına devam edecek imanlı evlâd bahşetmez ise, yaradılan hidayet verme hakkına sahip değildir. O yüzdendir ki, evlâda sahip olmak istendiğinde, nasib olup da kucağa alındığında, mutlak sûrette bu dualar, bize örnek olan Hz.İbrahim (a.s)'dan öğrendiğimiz gibi, içten, samimi, kabul olunacağına inanarak yapılmalıdır. Çocuğumuza neden, niçin namaz kılmamız gerektiğini yine Rabbimizin Vahyinden faydalanarak açıklamamız en etkileyici olanı olacaktır biiznillah:

"Sana vahyedilen Kitâb'ı oku. Namazı da dosdoğru kıl (ve kıldır). Çünkü namaz, edepsizlikten, akıl ve şeriata uymayan her şeyden alıkoyar. ALLAH'ı zikretmek elbette en büyük (ibadet)tir. Ne yaparsanız ALLAH bilir." (11)

"Yavrum, namaz insanı edepsizlikten, fuhşiyattan, akıl ve vahye uymayan bütün kötülüklerden alıkoyar, namaz ile bütün yarattıkların şerlerinden, kötülüklerinden ALLAH'a sığınırsın da Rabbimiz de seni korur, aynı zamanda kulluğunun, yaratılışının, nîmetlere gark edilişinin şükrünü eda edersin, bu şükür sana verilen nîmetlerin artması demektir, bu dünyada ve ahirette kurtuluşun demektir…" diyerek yavrularımıza nasihat edebileceğimiz, doğruya yönelmesine vesile olabileceğimiz bir farz ibadet devreye giriyor. Her Müslüman'ın elinin altındakilerden mes'ul olduğu, onlara, iman etmiş olmanın şartı, namazı eda etmek olduğu öğretilmesidir.

Abdullah b.Ömer (r. anhuma)'nın rivayetiyle yegâne önderimiz Rasûlullah(s.a.v) (s.a.s) şöyle buyurur:

İman edenlerin her biri, kendi nefsini korumada, ehlini, Dinini, malını, canını, neslini, akıllarını korumakla mükelleftir. Yegâne Önderimiz Rasûlullah(s.a.v) (s.a.s), ümmetinden olan muvahhid mü'minleri çobana benzetiyor ve uyarıyor:

"Her birerleriniz çoban ve her birerleriniz sorumludur. İmam (devlet başkanı) bir çobandır, o da (yönettiklerinden) sorumludur. Erkek, kendi aile fertleri üzerinde bir çobandır, o da, bundan sorumludur. Kadın da kocasının evi üzerinde bir çobandır. O da, elinin altındakilerden sorumludur. Dikkat edin! Her birerleriniz çoban ve her birerleriniz sorumlusunuz.'' (12) mü'minun Suresi 1. ayet'ten 10. ayet' te kadar inceler isek, karşımıza çıkan, mü'minlerin özelliklerinden en önemli olanı namaz kılanların övüldüğüne şahid oluruz.

"Mü'minler, gerçekten felah bulmuştur. Onlar, namazlarında huşû içinde olanlardır… Onlar, namazlarını da (titizlikle) koruyanlardır…"

Hz. İbrahim (a.s)'ın duasında, namaz kılmaya deva edecek evlâd için dua etmesi, acı bir gerçeği ortaya koymaktadır. Asırlar sonra gelecek nesiller, namaza devam etmediği veya etmeyeceği takdirde nesillerin bozulacağı, davanın gerileyeceği, mü' minlerin yenilgiye uğrayacağı ve daha birçok acı gerçeğin ortaya çıkacağı (çıktığı) belirtilmektedir aslında…

"Sonra, arkalarından öyle kötü bir nesil geldi ki, namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular. İşte bunlar da azgınlıklarının cezasına uğrayacaklardır." (13)

ALLAH'a dua ederek, soyumuzdan devam edecek nesilleri dahi, din ve dua emniyetiyle garantiye almak, hem dünyamız, hem de ahiretimizdeki kurtuluşumuz için zarurettir.

Bu dua ve şükrün ardından devreye sabır girecektir.
--------------------------------------------------------------


1- Hazret-i Emir Ali İbn Talib, Nehcü'l Belâğa, ÇEV. Abdul Bâki Gölpınarlı, Kum, 1989, Sh.419. Not: Bu Söz, Hadis değildir. Ayrıca, Yahya B. Muaz er-Râzi'nin sözü olduğu da söylenmiştir. Bkz. Acluni, keşfu'l-Hafa, c.2, sh.262, no: 2532. Aliyyu'l-Kari, Zayıf hadisleri öğrenme metodu, Çev. Ahmed Serdaroğlu, ist.1986, sh.118.
2- Sünen-i İbn. Mâce, Kitâbu'l-Edeb, B.1, Hds. 3662.
3- Âl-i İmran,3/38
4- Bakara,2/186
5- Sâffât, 37/100-1001
6- Âl-i İmran, 3/35-36
7- İbrahim,14/7
8- İbni Kayyım el-cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler,ist.1989(7.baskı, 2003), sh.133
9- İbrahim,14/39
10- İbrahim,14/40
11- Ankebût, 29/45
12- Buhari, Nikâh, B 82, hds.118 Ebu Davud, Harac, B.1, Hds.2928 Tirmizi, Cihad, B.27, hds,1757
13- Meryem,19/59
Sevde Gök
rima
rima
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 266

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz