HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kuranın Mesajı Evrenseldir

Aşağa gitmek

Kuranın Mesajı Evrenseldir Empty Kuranın Mesajı Evrenseldir

Mesaj  dareyn Perş. Tem. 22, 2010 8:39 am

Kovulmuş Şeytandan Azim Olan Allah’a Sığınırım. Şüphesiz Allah , Her Şeyi İşitendir, Her Şeyi Bilendir. Dünyada Herkesi, Ahirette Sadece Mü’minleri Rahmetine Alan Allah Adına.1
Hamd, hakkı batıldan fark ettiren kitabı indiren, kullarına da bu şekilde öğreten Allah’a; Salât ve selâm da O Kur’ân’ı yaşayarak bizzat hayatında gösteren, sınırlar koyma yetkisi kendisine verilen O’nun Rasûlüne olsun.
Şahitlik ederim ki Allah’dan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederim ki Muhammed aleyhisselam Allah’ın kulu ve elçisidir…
Kur’an Rahman’ın insana yönelik sözüdür… Rabbi Rahim’in rahmet sağanağıdır… Hayat bu rahmete muhtaç… Çünkü Kur’an ; hayat ve rahmetin sentezidir…İnsan için öğüt ve övgü manzumesidir…Bu gerçeği kimden öğreniyoruz ?
‘’ Rahman,
Kur’an’ ı öğretti.
İnsanı yarattı.
Ona açık ve berrak şekilde düşünmeyi ve açıklamayı öğretti. 2
İşte yaratılışla birlikte insana sunulan ikram ; Kur’an ve beyan. ‘’ 3

Kur’an’ ın Evrensel Mesajını irdelerken Kur’an’ın insana bakışı, insanın kendisine özel bakışı, insan insan arasındaki ilişkiye bakış, insanın tabiata bakışı, insanın yaratıcıya bakışı ve insana yaratılırken verilen değer incelenmelidir.
Bütün kainatın yaratıcısı, maliki ve hükümranı olan Allah, sınırsız mülkünün yeryüzü dediğimiz kesiminde insanı yaratmış, ona öğrenme, düşünme ve anlama kuvveti vermiş, iyiliği kötülükten ayırt etme melekesi bahşetmiş, seçme ve irade özgürlüğü ihsan etmiş, tasarruf yetkileri vermiş, kısacası bir tür muhtariyet vererek onu yeryüzünde kendisine halife kılmıştır.
Allahu Teala, insanı bu göreve atarken kulağını iyice açarak zihnine şunları yerleştirmiştir : Ben , senin ve bütün cihanın mabudu ve hakimiyim.Sen, benim bu saltanatımda ne bağımsızsın , ne de bir başkasının kulusun. Ayrıca benden başkası itaate, kulluğa ve ibadete layık değildir. Sizi yetkilerle donatarak gönderdiğim bu dünya hayatı aslında sizin için sonradan bana döneceğiniz ve yaptıklarınızı ölçerek imtihanda kimin başarılı, kimin başarısız olduğuna karar vereceğim bir imtihan müddetidir.Sizin için doğru olan davranış beni tek mabudunuz ve tek hakiminiz olarak kabul etmeniz , dünyada göndereceğim talimata göre hareket etmeniz ve dünyanın imtihan yurdu olduğunu bilerek asıl maksadınızın son kararında başarılı olmak olduğu bilinciyle yaşamanızdır. Aksi takdirde bundan farklı olan her davranışınız yanlış olacaktır. Eğer birinci yolu seçerseniz, ki bunda da özgürsünüz , dünyada güven ve huzur bulacaksınız. Bana döndüğünüzde de size adı cennet olan ebedi saadet yurdunu vereceğim.Eğer başka bir yol tutarsanız, ki bunda da özgürsünüz, dünyada fesat ve huzursuzlukla karşılaşacak, bu dünyadan göçüp ahiret alemine geldiğinizde ise adı cehennem olan ebedi üzüntü ve musibet çukuruna atılacaksınız.
Herkes tarafından kabul edildiği üzere insanın felahına ve hüsranına sebep olacak şeyleri göstermesi açısından Kur’an’ın konusu insandır. .4
Kur’an’ın ekseninde insan vardır. Her ayet insanla ilgilidir. İnsanı en iyi tanıyan onun yaratıcısı olduğundan, kullanım kılavuzu şeklinde, insanın nasıl yaşaması gerektiği o kitapta öğretilir. İnsanın nasıl bir varlık olduğu, yaratıcı tarafından tanımlanır.

Acaba İslam insanı nasıl tanımlıyor ? Tam anlamıyla diyalektik bir tanım ; kuru, ruhsuz, anlamsız, yönsüz, kör bir zorunluluk ( kaçınılmazlık ) anlamında değil ; tamamen bilinçli, sorumluluk duyan insan, oluşu, metninde bir öz varlığı ve vücudunun parçalarında savaş olan bir varlıktır. Kendi kendisiyle savaşı; nefsinde nefsiyle savaşı olan bir yaratıktır. Öz varlığında bir yönü kötülüğe ferman, diğer yönü hayra emirdir. Şimdi Kur’an insanı tanımlamak istiyor: Kişiye ve onu şekillendirene, Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun ki: Kendini arıtan saadete ermiştir. Kendini fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır. 5
Bu nefs de aynı anda fücur ve takva vardır. İşte bu kutsaldır. Allah’ın üzerine yemin ettiği de budur. 6
Ve insan , yeryüzünde halifedir.7 İnsan, çok büyük bir ilmî kapasiteye sahiptir. Çünkü Allah, ona kendi ilminden öğretti. Melek olsun, diğer varlıklar olsun ona öğretilen ilimde, yani eşyanın mahiyetini bilmekte ona erişemezler. 8 İnsan, Allah’ı tanıma kabiliyetini fıtratında taşır. Bunun için küfür ve inkâr, insanın fıtrî tabiatından bir sapmadır. 9 İnsanın özünde, hayvanda ve bitkide bulunmayan büyük bir güç vardır. İnsan, hem maddedir, hem de mana; hem cisimdir, hem de ruh. 10 İnsan, halife olduğu gibi, Allah’ın emanetini de taşır. O ölçüde sorumludur. O, yeryüzünü kendi çaba ve girişimiyle imar edeceğine dair söz vermiştir.11 İnsan, ahlakî vicdana sahiptir. İyiliği ve kötülüğü seçme kabiliyetine sahip iradeli bir canlıdır. Saadeti ve şekaveti seçmede serbest bırakılmıştır. 12 İnsan, özünde şeref yüceliğini taşır. Allah, onu diğer varlıklara nazaran daha üstün yaratmıştır. Fakat kendi üstünlük ve şerefini sezmezse, aşağılığa ve esarete düşer.
13 İnsan
kendisini yaratan Allah’ı hatırlama kabiliyetine de sahiptir. Allah’ın yüce varlığını kavrar, O’na varmak için tüm diğer arzulardan vazgeçebilir.14 bütün Yeryüzündeki
Yeryüzündeki nimetler insan için yaratılmıştır. Diğer yaratıklar onun hizmetine verilmiştir. 15 İnsan, Allah’a karşı sorumlu tutulmuştur. Yalnız Allah’a ibadet eder, O’na kulluk edip emrine itaat eder.16 İnsana yaratılış gayesi öğretilmiştir. Allah’ı unutursa, kendisini de unutmuş olacaktır. Allah’ı unutan insan, yeryüzünde şaşırmış bir varlık haline gelir.17 İnsan, yalnız maddî meseleler için çabalayıp maddi yönünü tatmin etmez. O, Allah’ın rızasını hedeflerin en yücesi olarak seçer. Yalnız O’nun rızasını kazanmak için çabalar. 18 İslam inancına göre insan; beden ve ruhtan oluşan, düşünen, şuurlu, iman ve ilim sahibi bir varlıktır. İnsan, Allah'ın yeryüzüne lutfettiği, üstün yapıcı yeteneklere sahip, fakat organik ve biyolojik yapı bakımından zayıf olan bir varlıktır.
Günümüzde de batı kültür ve uygarlığı, insanı hayvanlardan bir hayvan ve yeme, içme, uyuma ve nefsî arzulara ihtiyaçtan ibaret bir varlık olarak değerlendirir. Halbuki insan, yalnız beşerî yönüyle değil; ruhî, manevî yönüyle de insandır. İnsanın hayvanlardan farkı ve üstünlüğü, gerçek anlamda Âdemiyyet yönüyledir. Âdemiyyet, insanın tefekkür ve irade sahibi olma özelliğini belirtir. Bu âdemiyyet vasfına sahip olan insanın önünde melekler secdeye kapanmıştır: 19
Rabbin meleklere: "Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti.20 Sonra onu şekillendirip ruhundan ona üfleyen Allah'tır. Size kulaklar, gözler, kalbler verilmiştir. Öyleyken, pek az şükrediyorsunuz.21 İlâhî vahy insana ve içinde yaşadığı topluma hitap etmektedir. Onu anlayacak, hayâta geçirecek, toplum düzeni olarak bir sisteme dönüştürecek insandır.22
Allah ( ST ) buyuruyor ki : Ey insanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalarsın, sonunda O'na kavuşacaksın 23 Allah (ST) bu ayeti kerimeyi insanın yüce bir hedefi olarak göstermektedir. Bu ayeti kerimede sözü edilen insan , bir bütün olarak tüm insanları ifade eder. Bütün insanlık bir bütün olarak Allah’a doğru ilerleyen bir yol üzerinde çabalayıp durmaktadır.
Ayeti kerime ‘ Ey insanlar ! Allah ‘ın yoluna geliniz. Allah’a tevbe ediniz ‘ demiyor. Aksine diyor ki : Ey insan , muhakkak sen , Rabbine doğru ( varan bir yol üzerinde ) çabalayıp durmaktasın. Nihayet O ‘na varacaksın.’ 24 Ayetin üslubu, şu anda da geçerli, değişmez bir olguyu vurgular niteliktedir. Burada sözü edilen değişmez hakikat şudur: İnsanın uzun tarih seyri içinde kaydettiği her ilerleme , her yürüyüş Allah’a doğru bir yürüyüştür ve atılan her adım, O’na biraz daha yaklaştırır.25


Kur'an, insana kendisini tanıtıyor. Ona Allah'a kulluk amacıyla yaratıldığını, mutluluğunun bu amaca ulaşmakla mümkün olabileceğini, amacına tek başına elindeki imkânlarla yetişmesinin mümkün olmadığını, Allah'a sığınmadan, O'nun yardımını almadan mutlu olamayacağını, mutlaka O'nun buyruklarına uyması gerektiğini anlatıyor. Ve yine anlatıyor ki, Allah onun nihâî amacına ulaşması ve böylece ebedî mutluluğa erişmesi için bazı kimseleri peygamber/elçi olarak görevlendirmiştir. Onlar özel olarak yetiştirilmiş kimselerdir. Kendilerini Allah adına eğitip terbiye edeceklerdir. Bunlara da uyulması gerekir; çünkü onlar, insanlığa öğretmen olarak gönderilmişlerdir. "Ey insanlar, siz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise zengin ve her hamde layıktır." 26
insanın dünyadaki konumu ve görevlerine bakacak olursak şunları görürüz: İnsan çok değerli bir varlıktır. Aklı ve iradesiyle diğer varlıklardan ayrılır. Herşey onun hizmetine verilmiştir. Kâinattaki herşey onun destekleyicisi ve yardımcısıdır. Tabiat,hayvan, bitki, eşya, hayat, toplum, ve diğer insanlarla uyum içindedir. Özünde, ruhunda, vicdanında, zihninde kısaca yaratılışında güvenlik, barış, iyilik, güzellik, merhamet, sevgi ve insaf vardır.İnsanın zaafları, ihtiyaçları, eksiklikleri vardır. Başıboş yaratılmamıştır. Yeryüzünde önemli görevleri vardır. İnsanın asıl görevi kulluk ve yeryüzünde halife olmaktır.
Kendi gerçeğini tanıma yönünden insanlara bakacak olursak da şunları görürüz. Kendilerini olduklarından yukarıda görenler. Kur'an'da bunlar, tâğut, müstekbir, mağrur insanlar olarak tanıtılır. Kendilerini olduklarından daha aşağı görenler. Kur'an'a göre bunlar da müstaz'af, zelil insanlardır. Kendi gerçeklerini olduğu gibi görenler. Bunların da Kur'an'da birçok isimleri vardır, ama genel ve yaygın isimleri mü'min ve müslimdir. 27 Kur’an ‘ın konusu insandır. İnsanın başarı ve mutluluk yollarıyla , başarısızlık ve mutsuzluk yollarını gösterir. Kur’an’ın ihtiva ettiği asıl konu şudur : İnsanın ; kendi hayatı, kainat nizamı, Tanrının zatı, dünya hayatı gibi konularda, kendi incelemelerine , hayali değerlendirmelerine , heveslerinin mahkumu olan fikirlerine göre ortaya koymuş olduğu teoriler, ayrıca bunlara dayalı olarak benimsediği davranış şekilleri, özü itibariyle batıl ve neticesi bakımından da insanı bizzat felakete götüren şeylerdir. Bu konuda yegane gerçek ; Allah’ın yeryüzünün halifesi olurken insana öğretmiş olduğu gerçeklerdir.28
Allah’ın yeryüzündeki dostlarını Yeryüzüne halife
tayin etmesi, onların Allah katındaki değerini gösterir. Çünkü Allah, bu görevi insana -hâşâ- çaresizliğinden veya başka zorlayıcı bir sebepten dolayı vermemiştir. Ona izzet ve ikramda bulunmuştur. Bu ne demektir? Bu demektir ki: "Kendi irâdemden, kudret ve sıfatımdan insana bazı salahiyetler vereceğim, o bana izafeten, bana niyabeten29 yaratıklarım üzerinde birtakım tasarruflara sahip olacak, benim namıma ahkâmımı uygulayacak, o bu konuda asil olmayacak, kendi şahsına asaletle hükümleri icra edecek değil; ancak benim bir nâibim, vekilim, bir kalfam olacak, iradesiyle benim iradelerimi, benim emirlerimi, benim kanunlarımı tatbike memur bulunacak." 30
Kur’an ‘da insanın yaratılması ve halifeliğine bakalım…“Hani Rabbin meleklere 'Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım' demişti. Onlar da: 'Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni devamlı takdis ediyoruz' dediler; Allah: 'Ben şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim' dedi.

Ve Adem'e bütün isimleri öğretti, sonra eşyayı meleklere gösterdi. 'Eğer sözünüzde samimi iseniz bunların isimlerini bana söyleyin' dedi.

Cevap verdiler: 'Sen münezzehsin, Senin öğrettiğinden başka bizim bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz Sen hem bilensin, hem hakîmsin'.

Allah: 'Ey Adem, onlara isimlerini söyle' dedi, Adem isimlerini söyleyince, Allah: 'Ben gökler ve yerde görünmeyeni biliyorum, sizin açıkladığınızı ve gizlemekte olduğunuzu da bilirim, diye size söylememiş miydim?' dedi.

Meleklere: 'Adem'e secde edin' demiştik, İblis müstesna hepsi secde ettiler, o ise kaçındı, büyüklük tasladı ve inkâr edenlerden oldu.” 31

“And olsun ki, sizi yarattık, sonra şekil verdik, sonra meleklere, 'Adem'e secde edin' dedik; İblis'ten başka hepsi secde etti, o secde edenlerden olmadı.” 32

“And olsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık. Cinleri de, daha önce dumansız ateşten yarattık. Rabbin meleklere: 'Ben, balçıktan, işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın' demişti.”33 Bu ve benzeri ayetlerden Adem aleyhisselamın şahsında insan olmanın meziyetleri şunlardır : Allah, insanı yeryüzünün halifesi (temsilcisi) yapmıştır. Ona ruhundan üflemiştir. Tüm eşyanın isimlerini ona öğretmiştir. Melekler ona secde etmiştir.
Bunların yanında insanın birtakım olumsuz özellikleri de yok değildir. Zayıflıkları ve zaafları da diyebiliriz bunlara. Şöyleki : İnsan, kendisini tanımazsa zalim ve cahil kalır. 34 Bazan Allah’ın nimetlerini görmezlikten gelerek nankörlük yapar.35 İnsan, bazan kendini yeterli zanneder ve Allah’a ihtiyaç duymadığı anlayışıyla tuğyan eder (azar, taşkınlık yapar). 36 İnsan, işlerinde çoğu zaman acelecidir. 37 İnsan, zorluklarla karşı karşıya gelince Allah’ı hatırlar. Zorluklar geçip gidince sanki hiç bir olay olmamış gibi Allah’ı unutur.38 Allah’ın keremini unutarak cimrileşir. 39 İnsan, hırs ve ihtiraslarla donatılmış bir varlıktır.40
Kur’an’ın muhtevasını teşkil eden konulardan olan ‘insan ‘ meselesini ve Kur’an’ın insan hakkındaki görüşünü kısaca bu şekilde tahlil ettikten sonra Kur’an’ın kendini tanıtışına bakalım :
"Bu Kuran, ancak dünyalar için bir öğüttür."41
"Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra öğreneceksiniz."42
Kur’an bir taraftan müminler, muttakiler, diriler vb…için hidayet olduğunu söylerken , diğer taraftan da bütün insanlara ve alemlere gönderildiğini açıklıyor. Kur’an’da bütün insanlara hitap edildiğinde , ‘Kuran herhangi bir gruba veya özel bir kavme ait değil, Kur’an’a yönelen herkes kurtulacaktır’ demek istiyor. Fakat, ‘ Kur’an müminlerin, muttakilerin…hidayeti içindir’ denildiğinde ise sonunda kimlerin Kur’an’a yöneleceğini ve kimlerin Kur’an’dan kaçacaklarını açıklamak istemiştir. Kur’an , özel bir grup ve tabakayı muhatap almamıştır. Diğer ekollerin aksine, işçi, çiftçi vs…gibi yalnız özel bir tabakayı himaye edip, sadece onların menfaatlerini savunmuyor. Kur’an toplumda adaleti uygulamak için geldiğini vurguluyor.
And olsun ki peygamberlerimizi belgelerle gönderdik; insanların doğru (adaletli) hareket etmeleri için peygamberlere kitap ve ölçü indirdik; pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeksizin yardım edenleri meydana çıkarması içindir. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür.43
Kur’an adaleti tüm insanlık için istiyor; sadece özel bir sınıf veya kabile için değil. Kur’an , insanları kendine çekmek için faşizm vb. ekoller gibi , onların kavmi bağnazlıklarından istifade etmek istemiyor veya Marksizm gibi insanları menfaatperestliklerinden yararlanarak onları kendi çıkarları uğruna harekete geçirmiyor. Kur’an insanın akla dayalı fıtri bir vicdana sahip olduğunu savunuyor. İşte bu hak ve adaletseverlik fıtratına dayanarak onu harekete geçirmeğe çalışıyor. Bu yüzden Kur’an yalnızca işçi, çiftçi, yoksul ve mustaz’aflara hitap etmiyor. Kur’an hem zalimi ve hem de mazlumu hak yola davet ediyor. Hz. Musa ( a.s) Allah’ın emirlerini bir taraftan İsrailoğullarına , diğer taraftan da Firavun’a tebliğ ederek Allah’a iman etmelerini istiyordu.44 Birtakım ayetler vardır ki , orada kullanılan kelimeler de göstermektedir ki Kur’an’ı Kerim, herkese şamil olup, herkese hitap etmektedir. Çünkü, nas 45 , insan46 , abd ve ibad 47 , beşer48 , beni adem49 , alemin 50 , gibi kelimeler umum ifade etmektedir.51




Kur ‘an’ı Kerim ; doğru yolu bulmayla- doğru yoldan ayrılma, inançla- inaçsızlık , imanla – küfür, islamla – cahiliyyet , Allah’ın rızasıyla – razı olmaması , şüpheyle – kesin inanç, helalle – haram arasını kesin bir çizgiyle ayırır. Dini öğretiler ve semavi kitaplar tarihi, kıyamete kadar onun bir benzerini getirmekten uzaktır.52
Kur’an’ı Kerim, değişik inanç ve düşüncede , farklı karakter ve davranışta olan kimselerin kendi çehrelerini görüp tanıyabildikleri bir aynadır. Onda yer yer açıkça, yer yer işaret ve kinaye ile bir yerinde önceki milletlerin ve kişilerin durumları, başka bir yerinde ise doğrudan o kişilerin kendileri anlatılmıştır.53

Kur’an , kendi mesajını insanlara mantık ve his olmak üzere iki dille aktarmağa çalışmıştır. Bu iki dilin her birinin kendine has bir muhatabı vardır. Yani, Kur’an , delil diliyle insanın aklına , his diliyle de onun kalbine hitap eder. 54 Kur’an’ın dilini yakalamak ve bugüne yansıtmak... Vahyi okumayı sadece metin okuması olarak anlamamak lazım...Engin bir tefekkür dünyasına dalıp kevni ve kelami ayetleri içselleştirmek...Göz ve dudaklar ayetler üzerinde geziniyor, yürek harekete geçmiyorsa bu eksik bir okumadır...Kur’an’ın bir ismi de ‘ruh ‘ değil midir ? Ve işte sana böyle emrimizden biz ruh vahyettirdik.55 Diriliş, direniş ve dinamizm vesilesi olan bir Ruh… Ruhsuzlaşan , iradesizleşen , nesneleşen birey ve toplumların yeniden hayat bulmasının garantisi…Kalpleri, vicdanları, irade ve idrakleri dirilten Ruh…Özgürleştiren, özgünleştiren, özneleştiren hayat iksiri…’ 56 Kur’an , insana sahte rabbleri gösterir ve gerçek Rabb’ini tanıtır. Kur’an insana niçin yaratıldığını bildirir, açıklar. Kur’an , insana insanı tanıtır. Kur’an , insana evreni tanıtır.Kur’an , insana doğru ve yanlış hayat tarzlarını gösterir.Kur’an, insana emin bilgiyi bildirir , onu şüphelerden kurtarır. Kur’an insana geleceği anlatır. Kur’an, insana hidayet ve dalaleti gösterir…Kur’an , insanlara rehberlik iddiasında bulunan ve doğru rehber olmadıkları için insanları aldatanları gösterir.Onların insanları aldatarak karanlıkları aydınlık, aydınlığı ise karanlık olarak göstermeyi nasıl başardıklarını açıklar.Yanlış gidişatın hüsran olan sonunu gösterir.Kısacası Kur’an , insana en doğru rehberliği yapar. 57 Her mümin , Kur’an’ı , yüzyıllarca önce insanların arasından seçilmiş seçkin bir şahsiyete vahyolunmuş tarihi bir kitap olarak değil, o anda doğrudan kendisine vahyolunan bir kitap olarak okumalıdır. Bu kitapdaki hitapların doğrudan kendisine olduğu şuuru içerisinde bulunmalıdır. .58
Müslüman, yaşadığı dönemin olayları içerisinde yüzerken de kendisine Kur’an’ın ‘o anda iniyormuş gibi’ olduğunu görecektir. Kur’an ona kendisinin ve düşmanlarının durumunu anlatacak, onların bölük pörçük düşünce ve heveslerini açıklayacak, plan ve oyunlarını keşfettirecektir. Müslüman ; bizzat Kur’an’la beraber yaşarken ondört asır önce geçmiş bir zaman diliminde hayat sürüyor değildir. Bunun tamamıyle aksine , yüzünün çizgileriyle, kalbinin atışlarıyla ve her şeyiyle , şu anda inen yepyeni bir Kur’an’la yaşıyor gibidir.59

Kur’an’ın ana fikri şudur: Zahire bakış , fikir jimnastiği ve arzularına köle olması sebebiyle insan oğlunun Allah, kainat nizamı, kendi varlığı ve dünyevi hayatı ile ilgili edindiği nazariyeler ve bu nazariyelere dayanarak seçtiği yollar herkes tarafından da kabul edildiği üzere yanlış ve netice itibariyle insan için öldürücüdür. Hakikat ise Allah’ın insanı halife kılarken bizzat söylediği şeydir . Bu hakikat açısından insan için doğru ve neticesi iyi olan dosdoğru yoldur.
Kur’an’ın amacı, insanı bu doğru yola davet etmek ve insanın kendi gafleti sebebiyle kaybettiği ya da ihaneti sebebiyle değiştirdiği ilahi hidayeti açık bir şekilde sunmaktır.60
İnsan, bu üç temel hususu zihnine yerleştirip Kur’an’a baktığında bu kitabın konusundan, maksadından ve ana fikrinden kıl payı kadar bile ayrılmadığını açıkca görecektir. Onun farklı konuları bir kolyenin büyüklü küçüklü rengarenk taşlarının kolyede dizili oluşu gibi baştan sona kadar ana fikriyle iç içe geçmiştir. O , yerin ve göğün yapısı, insanın yaratılışı , kainatın izlerini müşahade ve geçmiş kavimlerin olaylarından bahseder. Farklı kavimlerin inanç, ahlak ve uygulamalarını tenkit eder. Tabiat üstü olayları açıklar. Diğer pek çok şeylerden de bahseder. Ancak fizik, tarih, felsefe ya da başka bir bilimi öğretmek için değil, aksine herkesin kabul ettiği gerçeklerle ilgili insanın yanlış anlayışlarını ortadan kaldırmak , asıl hakikati insanların zihnine yerleştirmek, hakikate aykırı davranışların yanlışlığını ve kötü sonuçlarını ortaya ve hakikate uygun ve sonu iyi olan yola davet etmek için. İşte bu sebeble Kur’an , amacı için gereken ölçüde ve tarzda herşeyden bahseder. Bu şeylerden gerektiği kadar bahsettikten sonra konu dışı ayrıntıları bırakıp maksadına ve ana fikrine geri döner.Onun bütün beyanı, değişmeksizin ‘davet ‘ noktasına döner durur. .61Kur’an yalnızca belli bir cemaat, grup, topluluk , ırk veya millete de mahsus değildir. Herkesi davetinin kapsamına alır ve her seviyedeki insana hitap eder. ‘ O, insanın ihtiyaç hissedeceği hiçbir şeyi eksik bırakmamıştır. En önemlisinden , daha az önemlisine kadar her şeyi ele almış, en güzelini insanlara bildirmiştir. Kısacası düşünen , anlayan ve kavrayabilen için Kur’an’da her şey vardır.62 ‘Hayatta olan,işiten,gören,kavrayabilenler için dünya hayatıyla ilgili bir kılavuzdur KUR’AN’63
Meryem Arslan

1-Abdullah Parlayan Özlü Tefsir
2-Rahman 1-4
3- Hayat Kitabımız , Ramazan Kayan , Özgür İrade , Sayı 9 , sy. 40
4- Tefhimul Kur’an Meali / Mevdudi / çv. Durmuş Bulgur / Yediveren / Giriş sy. 16- 18 )
5-Şems 7-10
6-Kur’an’a Bakış / Dr. Ali Şeraiti / Fecr y. / sy. 28-29
7-(Bkz. 2/Bakara, 30; 6/En’âm, 165)
8-(Bkz. 2/Bakara, 31-33)
9-(Bkz. 7/A’râf, 172; 30/Rûm, 43)
10-(Bkz. 32/Secde, 9)
11-(Bkz. 33/Ahzâb, 72)
12-(Bkz. 91/Şems, 8-10; 76/İnsan, 3)
13-Bkz. 17/İsrâ, 7, 70; 95/Tin, 4 - 5)
14-(Bkz. 84/İnşikak, 6; 13/Ra’d, 28)
15-(Bkz. 2/Bakara, 29; 45/Câsiye, 13)
16-(Bkz. 51/Zâriyât, 56)
17-(Bkz. 59/Haşr,19)
18-(Bkz. 89/Fecr, 28; 9/Tevbe, 72)
19-Kavramlar Tefsiri / Ahmet Kalkan
20-84/6
21-32/9
22-Kavramlar Tefsiri , Ahmet Kalkan
23-inşikak 6
24-inşikak 6
25-( Kur’an Okulu, Muhammed Bakır es- Sadr, fecr y. , sy. 176 )
26-26/15
27-Yaşar Fersahoğlu, Kur'an'da Zihin Eğitimi, s. 254-257
28-( Kur’an’ı Nasıl Anlayalım / Mevdudi / çv Bekir Karlığa / İşaret yay. / 7. Baskı / sy. 32
29-Niyabet : Naiblik, vekillik.
30-Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili c. 1, s. 299
31-2/30-34
32-7/11
33-Hicr 26-29
34-33/72
35-22/66
36-96/6-7
37-17/11
38-10/12
39-17/100
40-70/19
41-38/87
42-38/88
43-57/25
44-( Kur’an’i Araştırmalar / Murtaza Mutahhari / Tuba / çv Cafer bayer / sy. 52-53
45-Bakara 2 / 21, Nisa 4 / 79,105,170 ; Araf 7 /158 ; Fatır 35 / 5 ; Yunus 10 / 1 ; Lokman 31 / 33 …
46-Fecr 89 / 15 ; Asr 103 / 1-3 ; Adiyat 100 / 6-8 ; Abese 80 / 17,24 ; Kıyame 75 / 3-10 …
47-Bakara 2 / 186 ; Fecr 89 / 29 ; Hicr 15 /49 ; Zümer 39 / 7, 10 ; Araf 7 / 32 ; İsra 17 / 96…
48-Müddesir 74 / 31,36
49-Araf 7 / 26, 27, 31, 35 ; Yasin 36 / 60
50-Enbiya 21 / 107 ; Furkan 25 / 1 ; Secde 32 / 2 ; Sad 38 / 87 ; Casiye 45 / 36…
51-(Kur’ an İnsan Ve Toplum / Yrd. Doç. Dr. Muhittin Akgül / Işık yay./ sy.143 )
52- ( Kurandan Nasıl Faydalanılır / Ebu’l Hasen en – Nedevi / Şule / sy 23
53-( Kurandan Nasıl Faydalanılır / Ebu’l Hasen en – Nedevi / Şule / sy 29 )
54-Kur’an’i Araştırmalar / Murtaza Mutahhari / Çv. Cafer Bayar / Tuba y. / sy. 55
55-42/52
56-Hayat Kitabımız , Ramazan Kayan , Özgün İrade, sayı 9 , sy.41
57-Kur’an ve Hayat / Celaleddin Vatandaş / Pınar y. 1997 / sy. 87-88
58-Kur’an ve Hayat / Celaleddin Vatandaş / Pınar y. 1997 / sy. 96
59-Kur’an’ı Nasıl Okuyalım / Muhammed Kutub / çv. Bekir Karlığa / Bir Y. / sy.62
60-Tefhimul Kur’an Meali / Mevdudi / çv. Durmuş Bulgur / Yediveren / Giriş sy. 16- 18
61-Tefhimul Kur’an Meali / Mevdudi / çv. Durmuş Bulgur / Yediveren / Giriş sy. 18
62-Kur’ an İnsan Ve Toplum / Yrd. Doç. Dr. Muhittin Akgül / Işık yay. / sy.145
63-Prof.Dr. Zeki Duman/ Nuzûlünden Günümüze Kur’an ve Müslümanlar)
Fecr Yayınevi
















dareyn
dareyn
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 482
Yaş : 49
Nerden : Dünya

http://my.opera.com/muhacir/blog/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz