PEYGAMBER s.a.v İN SÜNNETİNE GÖRE KABİR ZİYARETİ
HİCRET :: İlim :: Fıkıh / Akaid
1 sayfadaki 1 sayfası
PEYGAMBER s.a.v İN SÜNNETİNE GÖRE KABİR ZİYARETİ
Müslümanların kabirlerini ziyaret hakkındaki Sünnet, tıpkı defnedilmeden önce onlar için kılınan cenaze namazına benzer. Yüce Rabbimiz Kitab'ında münafıklardan bahisle şöyle buyurmaktadır:
"Ve onlardan ölen birine asla namaz kılma, onun kabri başında da durma" (9Tevbe 84)
Bu hitap, işaret etmektedir ki, mü'minler için namaz kılınır ve onların kabirleri başında da gelip durulur.
Peygamber Efendimiz ashabına, kabirleri ziyaret ettikleri zaman şöyle demelerini öğretirdi:
"Selâm üzerinize olsun, ey mü'minler topluluğunun yurdunda bulunanlar! İnşâallah biz de sizlere kavuşacağız. Allah bizden ve sizden önce gidenlere ve sona kalanlara merhamet etsin. Allah'tan sizlere ve bizlere afiyet dileriz. Allah'ım, onların ecirlerinden bizi de mahrum etme; onlardan sonra bizi fitnelere düşürme, imtihanlara ma'rûz kılma; bize ve onlara mağfiret et!" (Müslim, Cenâiz, 103; Nesâî, Cenâiz, 103; İbn Hanbel, 4/221)
Hz. Peygamber bu şekilde duâ öğretiyordu; çünkü putperestliğin en büyük sebeblerinden birisi, ibâdet ve benzeri şekillerle kabirlere tazimde bulunmak idi. Cenâb-ı Hak, Kur'ân-ı Kerîm'de buyurur:
"Ve dediler ki: İlahlarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Süvâ'ı, ne de Yeğûs'u, Ye'ûk'u ve Nesr'i bırakmayın" (71 Nûh 23)
Seleften bir zümre der ki: Bunlar, sâlih bir topluluğun isimleri idi. Bunlar öldükleri zaman kavimleri onların kabirleri üzerinde ibâdet ettiler. Daha sonra onların heykellerini tasvir edip onlara kulluk ettiler.
Bu sebeble âlimler ittifak etmişlerdir ki; kabri yanında Peygamber Efendimize selâm veren kimse O'nun hücresine yüz-göz sürmez; orayı öpmez. Çünkü öpmek ve istilâm'da bulunmak ancak Beytullâh el-Harâm için caizdir. Ve elbette bir mahlûkun yapısı ile Allah'ın evi bir olmaz.
Aynı şekilde tavaf, namaz ve ibâdetler için toplanmaya, ancak Allah'ın evlerinde yönelinir ki oralar, yükseltilmesine ve ism-i âlîsinin zikredilmesine Cenâb-ı Hakk'ın müsaade ettiği mescidlerdir. Yaratılmışlara âit yapılarda bu ibâdetlere yönelinmez ve oralar bayram yerine çevrilmez.
Nitekim sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Benim hanemi bayram yerine çevirmeyiniz" (Ebû Dâvud, Menâsik, 100; Aclunî, Keslü'l-Hafâ, 2/25)
Elbette bütün bunlar, dinin temeli ve başı olan tevhidin gerçekleştirilmesi içindir. O tevhid ki, Cenâb-ı Hak amelleri onsuz kabul etmez; ancak tevhid sahiplerine mağfiret eder, onu terk edenleri yarlığamaz / bağışlamaz. Nitekim O, şöyle buyurur:
"Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan da gerçekten büyük bir günah işlemiştir" (4 Nisa 48)
Bu sebebledir ki kelime-i tevhid, sözlerin en faziletlisi ve en önemlisidir. Kur'ân-ı Kerîm'deki en büyük âyet de Âyetü'l-Kürsî'dir:
"Allah ki O'ndan başka ibadete layık ilâh yoktur, dâima diri (hayy) ve yaratıklarını koruyup yönetici (kayyûm)dur. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz" (2 Bakara 255)
Yüce Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz de şöyle buyururlar:
"Kimin son sözü 'La ilahe illAllah' (kelime-i tevhîd) olursa Cennet'e girer" (Buhârî, Cenâiz, 1; Ebû Dâvud, Cenâiz, 20)
"İlâh", kalbin, kendisine ibâdet ederek, O'ndan yardım dileyip, O'ndan umarak ve O'ndan korkarak, O'na saygı duyup O'na hürmet göstererek sığındığı varlıktır.
"Ve onlardan ölen birine asla namaz kılma, onun kabri başında da durma" (9Tevbe 84)
Bu hitap, işaret etmektedir ki, mü'minler için namaz kılınır ve onların kabirleri başında da gelip durulur.
Peygamber Efendimiz ashabına, kabirleri ziyaret ettikleri zaman şöyle demelerini öğretirdi:
"Selâm üzerinize olsun, ey mü'minler topluluğunun yurdunda bulunanlar! İnşâallah biz de sizlere kavuşacağız. Allah bizden ve sizden önce gidenlere ve sona kalanlara merhamet etsin. Allah'tan sizlere ve bizlere afiyet dileriz. Allah'ım, onların ecirlerinden bizi de mahrum etme; onlardan sonra bizi fitnelere düşürme, imtihanlara ma'rûz kılma; bize ve onlara mağfiret et!" (Müslim, Cenâiz, 103; Nesâî, Cenâiz, 103; İbn Hanbel, 4/221)
Hz. Peygamber bu şekilde duâ öğretiyordu; çünkü putperestliğin en büyük sebeblerinden birisi, ibâdet ve benzeri şekillerle kabirlere tazimde bulunmak idi. Cenâb-ı Hak, Kur'ân-ı Kerîm'de buyurur:
"Ve dediler ki: İlahlarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Süvâ'ı, ne de Yeğûs'u, Ye'ûk'u ve Nesr'i bırakmayın" (71 Nûh 23)
Seleften bir zümre der ki: Bunlar, sâlih bir topluluğun isimleri idi. Bunlar öldükleri zaman kavimleri onların kabirleri üzerinde ibâdet ettiler. Daha sonra onların heykellerini tasvir edip onlara kulluk ettiler.
Bu sebeble âlimler ittifak etmişlerdir ki; kabri yanında Peygamber Efendimize selâm veren kimse O'nun hücresine yüz-göz sürmez; orayı öpmez. Çünkü öpmek ve istilâm'da bulunmak ancak Beytullâh el-Harâm için caizdir. Ve elbette bir mahlûkun yapısı ile Allah'ın evi bir olmaz.
Aynı şekilde tavaf, namaz ve ibâdetler için toplanmaya, ancak Allah'ın evlerinde yönelinir ki oralar, yükseltilmesine ve ism-i âlîsinin zikredilmesine Cenâb-ı Hakk'ın müsaade ettiği mescidlerdir. Yaratılmışlara âit yapılarda bu ibâdetlere yönelinmez ve oralar bayram yerine çevrilmez.
Nitekim sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Benim hanemi bayram yerine çevirmeyiniz" (Ebû Dâvud, Menâsik, 100; Aclunî, Keslü'l-Hafâ, 2/25)
Elbette bütün bunlar, dinin temeli ve başı olan tevhidin gerçekleştirilmesi içindir. O tevhid ki, Cenâb-ı Hak amelleri onsuz kabul etmez; ancak tevhid sahiplerine mağfiret eder, onu terk edenleri yarlığamaz / bağışlamaz. Nitekim O, şöyle buyurur:
"Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan da gerçekten büyük bir günah işlemiştir" (4 Nisa 48)
Bu sebebledir ki kelime-i tevhid, sözlerin en faziletlisi ve en önemlisidir. Kur'ân-ı Kerîm'deki en büyük âyet de Âyetü'l-Kürsî'dir:
"Allah ki O'ndan başka ibadete layık ilâh yoktur, dâima diri (hayy) ve yaratıklarını koruyup yönetici (kayyûm)dur. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz" (2 Bakara 255)
Yüce Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz de şöyle buyururlar:
"Kimin son sözü 'La ilahe illAllah' (kelime-i tevhîd) olursa Cennet'e girer" (Buhârî, Cenâiz, 1; Ebû Dâvud, Cenâiz, 20)
"İlâh", kalbin, kendisine ibâdet ederek, O'ndan yardım dileyip, O'ndan umarak ve O'ndan korkarak, O'na saygı duyup O'na hürmet göstererek sığındığı varlıktır.
odsu- ilim ehli
- Mesaj Sayısı : 99
Similar topics
» HADİSLERLE KABİR ZİYARETİ
» Cemaatin Durumuna Göre İmamın Kıraat
» KABİR AZABI İLE İLGİLİ HADİSLER ''MUTEVATİRDİR''
» Namazı Terk Etmek Kabir Azabına Sebeptir
» Hz.Peygamber'in (s.a.) Kur'an Okuyuşu
» Cemaatin Durumuna Göre İmamın Kıraat
» KABİR AZABI İLE İLGİLİ HADİSLER ''MUTEVATİRDİR''
» Namazı Terk Etmek Kabir Azabına Sebeptir
» Hz.Peygamber'in (s.a.) Kur'an Okuyuşu
HİCRET :: İlim :: Fıkıh / Akaid
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz