İRAN FİLMLERİ 2
HİCRET :: Serbest Kürsü :: SİZE ÖZEL
1 sayfadaki 1 sayfası
İRAN FİLMLERİ 2
15-Safar e Ghandehar (2001) (Mohsen Makhmalbaf)
Nafas, Taliban'ın çıkardığı iç savaş sırasında ülkesinden kaçmış bir
Afgan kadın gazetecidir. Kanada'da mülteci olarak yeni fakat buruk bir
hayat sürmektedir ki, geride bıraktığı kız kardeşinden bir mektup alır.
Kız kardeşi, kendini öldürmeye karar verdiğini söylemektedir. Bunun
üzerine ani bir kararla kardeşinin yanına gitmek isteyen Nafas'ın, İran -
Afganistan sınırını geçmesi gerekecektir.
Afganistan'da
süregiden savaş sayesinde Avrupa'da gördüğü ilgiyi arttıran bu filmde,
bukraların ardındaki yaşamları ve coğrafi olarak yakın bir kültürü daha
derinden tanımak fırsatı bulacağız. Yönetmenin tarzı, neredeyse
belgesele varan gerçekçiliği düşsel ve panoramik görüntülerle
harmanlıyor...
http://www.imdb.com/title/tt0283431/
16-Arousi-ye Khouban (1989) (Mohsen Makhmalbaf)
Haji is severely traumatized by the war with Iraq. Back from the front,
he's unable to adapt to civilian life. Despite family opposition, his
fiancée stands by him as together they challenge both the authority of
family and state to lead their own lives.
http://www.imdb.com/title/tt0096833/
17-Sokout (1998) (Mohsen Makhmalbaf)
Mohsen Mahkmalbaf'in son calismasi olan ‘‘Sessizlik’’ Iran, Tacikistan
ve Fransa ortak yapimi. Yonetmen bu filminde de en buyuk ilhami saydigi
Kur'an da oldugu gibi gerceklikle gercekustu arasinda bir evreni
resmediyor. 10 yasindaki kor erkek cocugu Hursid, tacikisitan'da kucuk
bir kasabada ailesiyle birlikte yasamaktadir. Babasi Rusya'da
calismakta, annesi evi gecindirmek icin balikcilik yapmaktadir, Hursid
bu yuzden uzun sureler boyunca yalniz kalir. Keskin isitme duyusu
sayesinde, geleneksel muzik aletlerininin akortculugunu yapar. Bir gun,
otobusle ise giderken, ask oykuleri seslendiren gezgin bir muzisyene
hayran kalir. Onu takip etmeye calisir ama kaybolur, surekli gec
kalmasindan usanan patronu cocugu isten kovar. Boylece Hursid muzisyeni
aramaya koyulur.
http://www.imdb.com/title/tt0152438/
18-Gabbeh (1996) (Mohsen Makhmalbaf)
Makhmalbaf'ın 1996'da çektiği Gabbeh, adını İran'da dokunan bir halı
cinsinden alıyor. Doğanın renklerini kullanış biçimi ve şiirsel anlatımı
ile dikkat çeken filmin konusu kısaca şöyle: Gabbeh, İran'ın
güneybatısındaki Türk asıllı Bahtiyar aşiretinin kimliğidir ve aşiret
mensupları dokunan her kilimde başlarından geçen olayları renklerdeki
anlamlara gizleyerek dokumaktadırlar. Orta yaşlı bir karı koca akarsu
kenarına halılarını yıkamaya giderler. Halıdaki desenler üzerine
konuşmaya başlayan çift, bir süre sonra halıda resmedilen kadın
figürünün canlandığına tanık olur.
http://www.imdb.com/title/tt0116384/
19-Sib (1998) (Samira Makhmalbaf)
After twelve years of imprisonment by their own parents, two sisters are
finally released by social workers to face the outside world for the
first time.
http://www.imdb.com/title/tt0156901/
20-Roozi ke zan shodam (2000) (Marzieh Meshkini)
This is the story of women at three stages of life in Iran. The first
part centers on a young girl on her ninth birthday who is told that she
can no longer play with the boys she had been playing with only the day
before because she is now a "woman". Told from the perspective of a nine
year old "woman" who does not feel like or know what that label refers
to, we see how devastatingly this affects both the girl and the boy with
whom she had been friends. The second part is about a young woman who
decides to enter a bicycle race against her husband's wishes. As first
the husband and then increasing numbers of men from the village ride
beside her to convince her to return home, the race begins to symbolize a
freedom she desperately wants from the limitations which have been
placed on her. Finally, the third part shows us an old woman who has
come into some money and is now free to do what she wants. The way she
chooses to use this freedom, however, makes one wonder just how free she
is.
http://www.imdb.com/title/tt0260332/
21-Gomgashtei dar Aragh (2002) (Bahman Ghobadi)
"Gomgashtei dar Aragh / Annemin Ülkesinin Şarkıları", bir grup İranlı
Kürt müzisyenin İran-Irak savaşı sırasında bulmaya çalıştığı sihirli
sesli şarkıcı üzerine esprili bir yol filmi.
http://www.imdb.com/title/tt0317226/
22-Lakposhtha hâm parvaz mikonand (2004) (Bahman Ghobadi) kaplumbağalar da uçar
Saddam sonrası Irak'tan savaş manzaraları...
"Sarhoş Atlar
Zamanı" filmiyle tanıdığımız Bahman Ghobadi'nin son filmi "Kaplumbağalar
da Uçar", savaş ortamında mayın tarlaları üzerinde büyüyen çocukların
dramını anlatan etkileyici bir yapım. Para karşılığı bölgedeki mayınları
toplayan çocukların dramatik öykülerini anlatan "Kaplumbağalar da
Uçar", Saddam sonrası Irak'ta çekilen ilk film.
52. San Sebastian
Film Festivali'nde "Altın Midye - En İyi Film Ödülü" ve "En İyi Senaryo
Jüri Özel Ödülü"nün yanı sıra Berlin Film Festivali'nde de "Barış
Ödülü"nü kazanan filmin hikayesi, ABD’nin Irak’a müdahalesinin tüm
dünyada tartışıldığı dönemde, Irak-Türkiye sınırında bir Kürt mülteci
kampında geçiyor. Kampta yaşayan, ailesini savaşta kaybetmiş 13
yaşındaki Satellite (Uydu) lakaplı Soran, ABD hayranı bir Kürt gencidir.
Günlerini televizyon antenlerini tamir ederek, bildiği üç beş kelime
İngilizce ile uydu kanallarındaki savaş haberlerini köylülere tercüme
ederek geçiren Satellite, ABD Başkanı George W. Bush'un Pentagon'dan
yaptığı savaş demeçlerini "Yarın yağmur yağacak" gibi cümlelerle
aktarmaktadır.
Kamptaki çocukların hayranlığını kazanmış olan
Satellite'in liderliğinde toplanan tehlikeli kara mayınları, burada
yaşayan çocukların tek geçim kaynağıdır. Kampa yeni gelen 14 yaşındaki
Agrin'e aşık olan Satellite, onun gözleri görmeyen küçük oğlu ve her iki
kolunu da bir patlamada kaybetmiş abisinden oluşan ailesine yardım
etmeye çalışır. Oysa acımasız koşullarda büyüyen Agrin'in tek isteği
ölmektir...
http://www.imdb.com/title/tt0424227/
23-Hayat (2005) (Gholam Reza Ramezani)
Old-fashioned ways are a block to an Iranian girl's future in "Hayat," a
pleasing, if light, children's drama. In keeping with kidpics
everywhere, some laughs keep the film running smoothly, but most of the
comedy relief is lost in translation. One of two features Gholamreza
Ramezani helmed last year -- his hour-long "The Play" ("Bazi") is also
in Berlin's Kinderfilmfest - this example of more commercial Iranian
cinema looks likely not to stray far from the fest circuit, except into
upscale tyke TV.
On the morning of a big exam, which could see
savvy farmgirl Hayat (Ghazaleh Parsafar) landing a lucrative
scholarship, her father is rushed to hospital. From the back of the
truck that takes dad to medical assistance, Hayat's mother instructs her
daughter to do the chores and care for her younger siblings.
With
a little prodding, her brother Akbar (Mehrdad Hassani) can be taken
care of, but the needs of baby sister Nabat (Mohammad Sa'eed Babakhanlo)
are more problematic. Frantically, but unsuccessfully, searching out
relatives to help (including a parched aunt who drinks from the baby's
bottle), Hayat is in danger of missing her exam entirely.
Using
each of her dilemmas as a way of studying (volume of cow's milk to
calculate mathematics, physics to break open a lock, etc.) Hayat wins
over audaud support even though she makes little progress toward her
goal. Having preceded her to school, Akbar develops his own plan to skip
class and aid Hayat in her plight.
While being poor and alone is
Hayat's biggest obstacle, the most obvious symbol of Iranian culture to
impede Hayat is an elderly neighbor. Deaf and unwilling to listen into
the bargain, the woman keeps Hayat hostage with an excruciatingly long
rant about the value of the old ways.
http://www.imdb.com/title/tt0490965/
24-Talaye sorkh (2003) (Jafar Panahi)
For Hussein, a pizza delivery driver, the imbalance of the social system
is thrown in his face wherever he turns. One day when his friend, Ali,
shows him the contents of a lost purse, Hussein discovers a receipt of
payment and cannot believe the large sum of money someone spent to
purchase an expensive necklace. He knows that his pitiful salary will
never be enough to afford such luxury. Hussein receives yet another blow
when he and Ali are denied entry to an uptown jewelry store because of
their appearance. His job allows him a full view of the contrast between
rich and poor. He motorbikes every evening to neighborhoods he will
never live in, for a closer look at what goes on behind closed doors.
But one night, Hussein tastes the luxurious life, before his deep
feelings of humiliation push him over the edge.
http://www.imdb.com/title/tt0371280/
25-Ayneh (1997) (Jafar Panahi)
İranlı yönetmen Cafer Panahi'nin filmi; "Ayneh / Ayna";, kısıtlı bir
konuyu olabildiğince usta bir şekilde beyazperdeye aktarıyor. Okuldan
çıktığında her zamanki yerde kendisini bekleyen annesini göremeyen küçük
Mina, tam olarak adresini bilemese de evine dönmeye kararlıdır. Doğru
yöne gittiğini sandığı bir otobüse biner ve son durağa geldiğinde yanlış
yöne gitmiş olduğunu anlar. Evini bulmasında ona yardım edecek kişi ise
iyi niyetli bir sürücü olacaktır.
http://www.imdb.com/title/tt0117056/
26-Badkonake sefid (1995) (Jafar Panahi)
Yedi yaşındaki Razieh adlı kız çocuğu, İran'da büyük bir kutlamanın
yapıldığı bir günde, annesinden aldığı para ile bir akvaryum balığı
almak için yola çıkar. Küçük kız ilk kez ailesinin gözetimi olmadan
sokağa çıkmaktadır, üstelik çok önem verdiği bir iş için. İranlı
yönetmen Jafar Pinahi, uluslararası arenadaki ününü bu filme borçlu.
http://www.imdb.com/title/tt0112445/
27-Offside (2006/I) (Jafar Panahi)
İranlıların gündelik hayatlarına yedirdikleri birkaç ufak oyunla baskıcı
rejime kafa tuttukları konusundaki bilgimizi biraz da İran sinemasına
borçluyuz. Jaafar Panahi imzalı 'Ofsayt'ın kahramanları da kılık
değiştirerek İslami rejimin cinsiyet ayrımcılığına kafa tutuyor. Futbol
delisi genç kızlar, İran'da kadınların stadyuma girmesi yasak olduğundan
erkek gibi giyinip maçın yolunu tutuyor. Yönetmen, bu futbol fanatiği
kadınların hikâyesi üzerinden İran'da kadın olmanın zorluklarını
espirili bir dilde perdeye getiriyor. Favori futbolcusunu seyretmek için
askeri üniforma giyen, kendini 'dripling kraliçesi' olarak tanıtan genç
kızlar da sinemanın akılda kalan erkek kılıklı kadınları arasında
yerlerini alıyor. Film İran'da sorun yarattı.
http://www.imdb.com/title/tt0499537/
28-Gaav (1969) (Dariush Mehrjui)
Senaryo'nun da yazarlarından olan Gholam-Hüseyin Saedi'nin oyununa
dayanan film, fakir bir köydeki tek ineğin sahibi olmakla gurur duyan
Masht Hasan'ın (Ezzatolah Entezami) hikayesini anlatır. Bir gün, Hasan
işteyken, beklenmedik bir şekilde ineğin öldüğü haberi yayılır ve
gerçeği kendisinden saklayan kasaba halkı hayvanın kaybolduğunu söyler.
Kimliği ve konumu büyük ölçüde bu ineğe bağlı olan Hasan, giderek
yükselen ve nihayet deliliğe varan bir saplantıyla ineği arar.
Masraflarının
büyük bölümü Şah Hükümeti'nce finanse edilen filmin yapımcıları,
İnek'te sunulan son derece geri ve yoksul İran görüntüsüne öfkelenerek,
yönetmeni, filmde bir açıklamayla, bu hikayenin mevcut rejimden çok daha
eski bir tarihe dayandığını belirtmesi için zorlarlar.
http://www.imdb.com/title/tt0064356/
29-
Booye kafoor, atre yas (2000) (Bahman Farmanara)
Elli yaşındaki sinema yönetmeni ve sabık sürgün Bahman Farjami, Devrim
Sonrası Sansür Kurulu tarafından yasaklandığı için yıllardan beri
ülkesinde film çekememiştir. Sevgili karısının ölümünün ardından zor
günler geçirmektedir. Kalbiyle ilgili sorunlar ve bir dizi garip tesadüf
onu Azrail'in yakınlarda olduğu konusunda ikna eder. İran'da cenaze
törenleri üzerine yeni bir belgesel çekmeye başlayınca, sağlıksız
fikirleri de büsbütün şiddetlenir. Yaptığının sadece Japon televizyonu
için belgesel bir film olduğunu söyler ama, arkadaşları acaba kendi
cenazesini mi planlıyor diye merak ederler. Ülkesinin ve kültürünün
cenaze törenlerini araştırırken; yeniyetme intiharları, tacize uğrayan
kadınlar ve seri entelektüel cinayetleri de dahil, İran toplumunun hiç
farkında olmadığı yanlarına göz atmış olur.
Bütün bunlar kafasında
karışır ve onu, gerçekten de ölümüne yol açabilecek yoğunlukta,
Fellinivari bir düşte noktalanan, duygusal yönden çılgınca bir geziye
çıkartır… "Açılış monoloğundaki 'Ölümden korkmuyorum. Beyhude geçen bir
hayattan korkuyorum' cümleleri aslında filmimin özetidir" diyor
Farmanara filmi için.
http://www.imdb.com/title/tt0262774/
30-
İran filmleri'nin derlenmiş olduğu bir
başlık vardı.Sitemize olan saldırıdan sonra bu başlık güme gitti.Bu
başlığı tekrar açmakta fayda görüyorum.Çünük İran sineması, Dünya
sinemasında çok özgün bir yere sahip.Bu özgün sinemayı daha ulaşılabilir
kılmak için böyle bir derleme yapmak çok faydalı olacaktır
kanaatindeyim.Sitemizde sunulmuş olan İran filmlerini bu başlık altında
topluyorum, umarım gözümden kaçan yoktur.
Sunum yapan arkadaşlardan ricam; yeni bir İran filmi sunduklarında, bu başlıkta haber vermeleri.
Zendegi va digar hich (1991) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
Mossafer (1974) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
ABC Africa (2001) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
Khane-ye doust kodjast? (1987) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
Bad ma ra khahad bord (1999) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
Five Dedicated to Ozu (2003) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
Khaneh siah ast (1963) (Forugh Farrokhzad) IMDb Linki / Sunumu
Bacheha-Ye aseman (1997) (Mjiad Majidi) IMDb Linki / Sunumu / Sunumu
Rang-e khoda (1999) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
Pedar (1996) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
Baduk (1992) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
Baran (2001) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu / Sunumu
Nassereddin Shah, Actor-e Cinema (1992) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
Salaam Cinema (1995) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
Safar e Ghandehar (2001) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
Arousi-ye Khouban (1989) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
Sokout (1998) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
Gabbeh (1996) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
Sib (1998) (Samira Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
Roozi ke zan shodam (2000) (Marzieh Meshkini) IMDb Linki / Sunumu
Gomgashtei dar Aragh (2002) (Bahman Ghobadi) IMDb Linki / Sunumu
Lakposhtha hâm parvaz mikonand (2004) (Bahman Ghobadi) IMDb Linki / Sunumu / Sunumu
Hayat (2005) (Gholam Reza Ramezani) IMDb Linki / Sunumu
Talaye sorkh (2003) (Jafar Panahi) IMDb Linki / Sunumu
Nafas, Taliban'ın çıkardığı iç savaş sırasında ülkesinden kaçmış bir
Afgan kadın gazetecidir. Kanada'da mülteci olarak yeni fakat buruk bir
hayat sürmektedir ki, geride bıraktığı kız kardeşinden bir mektup alır.
Kız kardeşi, kendini öldürmeye karar verdiğini söylemektedir. Bunun
üzerine ani bir kararla kardeşinin yanına gitmek isteyen Nafas'ın, İran -
Afganistan sınırını geçmesi gerekecektir.
Afganistan'da
süregiden savaş sayesinde Avrupa'da gördüğü ilgiyi arttıran bu filmde,
bukraların ardındaki yaşamları ve coğrafi olarak yakın bir kültürü daha
derinden tanımak fırsatı bulacağız. Yönetmenin tarzı, neredeyse
belgesele varan gerçekçiliği düşsel ve panoramik görüntülerle
harmanlıyor...
http://www.imdb.com/title/tt0283431/
16-Arousi-ye Khouban (1989) (Mohsen Makhmalbaf)
Haji is severely traumatized by the war with Iraq. Back from the front,
he's unable to adapt to civilian life. Despite family opposition, his
fiancée stands by him as together they challenge both the authority of
family and state to lead their own lives.
http://www.imdb.com/title/tt0096833/
17-Sokout (1998) (Mohsen Makhmalbaf)
Mohsen Mahkmalbaf'in son calismasi olan ‘‘Sessizlik’’ Iran, Tacikistan
ve Fransa ortak yapimi. Yonetmen bu filminde de en buyuk ilhami saydigi
Kur'an da oldugu gibi gerceklikle gercekustu arasinda bir evreni
resmediyor. 10 yasindaki kor erkek cocugu Hursid, tacikisitan'da kucuk
bir kasabada ailesiyle birlikte yasamaktadir. Babasi Rusya'da
calismakta, annesi evi gecindirmek icin balikcilik yapmaktadir, Hursid
bu yuzden uzun sureler boyunca yalniz kalir. Keskin isitme duyusu
sayesinde, geleneksel muzik aletlerininin akortculugunu yapar. Bir gun,
otobusle ise giderken, ask oykuleri seslendiren gezgin bir muzisyene
hayran kalir. Onu takip etmeye calisir ama kaybolur, surekli gec
kalmasindan usanan patronu cocugu isten kovar. Boylece Hursid muzisyeni
aramaya koyulur.
http://www.imdb.com/title/tt0152438/
18-Gabbeh (1996) (Mohsen Makhmalbaf)
Makhmalbaf'ın 1996'da çektiği Gabbeh, adını İran'da dokunan bir halı
cinsinden alıyor. Doğanın renklerini kullanış biçimi ve şiirsel anlatımı
ile dikkat çeken filmin konusu kısaca şöyle: Gabbeh, İran'ın
güneybatısındaki Türk asıllı Bahtiyar aşiretinin kimliğidir ve aşiret
mensupları dokunan her kilimde başlarından geçen olayları renklerdeki
anlamlara gizleyerek dokumaktadırlar. Orta yaşlı bir karı koca akarsu
kenarına halılarını yıkamaya giderler. Halıdaki desenler üzerine
konuşmaya başlayan çift, bir süre sonra halıda resmedilen kadın
figürünün canlandığına tanık olur.
http://www.imdb.com/title/tt0116384/
19-Sib (1998) (Samira Makhmalbaf)
After twelve years of imprisonment by their own parents, two sisters are
finally released by social workers to face the outside world for the
first time.
http://www.imdb.com/title/tt0156901/
20-Roozi ke zan shodam (2000) (Marzieh Meshkini)
This is the story of women at three stages of life in Iran. The first
part centers on a young girl on her ninth birthday who is told that she
can no longer play with the boys she had been playing with only the day
before because she is now a "woman". Told from the perspective of a nine
year old "woman" who does not feel like or know what that label refers
to, we see how devastatingly this affects both the girl and the boy with
whom she had been friends. The second part is about a young woman who
decides to enter a bicycle race against her husband's wishes. As first
the husband and then increasing numbers of men from the village ride
beside her to convince her to return home, the race begins to symbolize a
freedom she desperately wants from the limitations which have been
placed on her. Finally, the third part shows us an old woman who has
come into some money and is now free to do what she wants. The way she
chooses to use this freedom, however, makes one wonder just how free she
is.
http://www.imdb.com/title/tt0260332/
21-Gomgashtei dar Aragh (2002) (Bahman Ghobadi)
"Gomgashtei dar Aragh / Annemin Ülkesinin Şarkıları", bir grup İranlı
Kürt müzisyenin İran-Irak savaşı sırasında bulmaya çalıştığı sihirli
sesli şarkıcı üzerine esprili bir yol filmi.
http://www.imdb.com/title/tt0317226/
22-Lakposhtha hâm parvaz mikonand (2004) (Bahman Ghobadi) kaplumbağalar da uçar
Saddam sonrası Irak'tan savaş manzaraları...
"Sarhoş Atlar
Zamanı" filmiyle tanıdığımız Bahman Ghobadi'nin son filmi "Kaplumbağalar
da Uçar", savaş ortamında mayın tarlaları üzerinde büyüyen çocukların
dramını anlatan etkileyici bir yapım. Para karşılığı bölgedeki mayınları
toplayan çocukların dramatik öykülerini anlatan "Kaplumbağalar da
Uçar", Saddam sonrası Irak'ta çekilen ilk film.
52. San Sebastian
Film Festivali'nde "Altın Midye - En İyi Film Ödülü" ve "En İyi Senaryo
Jüri Özel Ödülü"nün yanı sıra Berlin Film Festivali'nde de "Barış
Ödülü"nü kazanan filmin hikayesi, ABD’nin Irak’a müdahalesinin tüm
dünyada tartışıldığı dönemde, Irak-Türkiye sınırında bir Kürt mülteci
kampında geçiyor. Kampta yaşayan, ailesini savaşta kaybetmiş 13
yaşındaki Satellite (Uydu) lakaplı Soran, ABD hayranı bir Kürt gencidir.
Günlerini televizyon antenlerini tamir ederek, bildiği üç beş kelime
İngilizce ile uydu kanallarındaki savaş haberlerini köylülere tercüme
ederek geçiren Satellite, ABD Başkanı George W. Bush'un Pentagon'dan
yaptığı savaş demeçlerini "Yarın yağmur yağacak" gibi cümlelerle
aktarmaktadır.
Kamptaki çocukların hayranlığını kazanmış olan
Satellite'in liderliğinde toplanan tehlikeli kara mayınları, burada
yaşayan çocukların tek geçim kaynağıdır. Kampa yeni gelen 14 yaşındaki
Agrin'e aşık olan Satellite, onun gözleri görmeyen küçük oğlu ve her iki
kolunu da bir patlamada kaybetmiş abisinden oluşan ailesine yardım
etmeye çalışır. Oysa acımasız koşullarda büyüyen Agrin'in tek isteği
ölmektir...
http://www.imdb.com/title/tt0424227/
23-Hayat (2005) (Gholam Reza Ramezani)
Old-fashioned ways are a block to an Iranian girl's future in "Hayat," a
pleasing, if light, children's drama. In keeping with kidpics
everywhere, some laughs keep the film running smoothly, but most of the
comedy relief is lost in translation. One of two features Gholamreza
Ramezani helmed last year -- his hour-long "The Play" ("Bazi") is also
in Berlin's Kinderfilmfest - this example of more commercial Iranian
cinema looks likely not to stray far from the fest circuit, except into
upscale tyke TV.
On the morning of a big exam, which could see
savvy farmgirl Hayat (Ghazaleh Parsafar) landing a lucrative
scholarship, her father is rushed to hospital. From the back of the
truck that takes dad to medical assistance, Hayat's mother instructs her
daughter to do the chores and care for her younger siblings.
With
a little prodding, her brother Akbar (Mehrdad Hassani) can be taken
care of, but the needs of baby sister Nabat (Mohammad Sa'eed Babakhanlo)
are more problematic. Frantically, but unsuccessfully, searching out
relatives to help (including a parched aunt who drinks from the baby's
bottle), Hayat is in danger of missing her exam entirely.
Using
each of her dilemmas as a way of studying (volume of cow's milk to
calculate mathematics, physics to break open a lock, etc.) Hayat wins
over audaud support even though she makes little progress toward her
goal. Having preceded her to school, Akbar develops his own plan to skip
class and aid Hayat in her plight.
While being poor and alone is
Hayat's biggest obstacle, the most obvious symbol of Iranian culture to
impede Hayat is an elderly neighbor. Deaf and unwilling to listen into
the bargain, the woman keeps Hayat hostage with an excruciatingly long
rant about the value of the old ways.
http://www.imdb.com/title/tt0490965/
24-Talaye sorkh (2003) (Jafar Panahi)
For Hussein, a pizza delivery driver, the imbalance of the social system
is thrown in his face wherever he turns. One day when his friend, Ali,
shows him the contents of a lost purse, Hussein discovers a receipt of
payment and cannot believe the large sum of money someone spent to
purchase an expensive necklace. He knows that his pitiful salary will
never be enough to afford such luxury. Hussein receives yet another blow
when he and Ali are denied entry to an uptown jewelry store because of
their appearance. His job allows him a full view of the contrast between
rich and poor. He motorbikes every evening to neighborhoods he will
never live in, for a closer look at what goes on behind closed doors.
But one night, Hussein tastes the luxurious life, before his deep
feelings of humiliation push him over the edge.
http://www.imdb.com/title/tt0371280/
25-Ayneh (1997) (Jafar Panahi)
İranlı yönetmen Cafer Panahi'nin filmi; "Ayneh / Ayna";, kısıtlı bir
konuyu olabildiğince usta bir şekilde beyazperdeye aktarıyor. Okuldan
çıktığında her zamanki yerde kendisini bekleyen annesini göremeyen küçük
Mina, tam olarak adresini bilemese de evine dönmeye kararlıdır. Doğru
yöne gittiğini sandığı bir otobüse biner ve son durağa geldiğinde yanlış
yöne gitmiş olduğunu anlar. Evini bulmasında ona yardım edecek kişi ise
iyi niyetli bir sürücü olacaktır.
http://www.imdb.com/title/tt0117056/
26-Badkonake sefid (1995) (Jafar Panahi)
Yedi yaşındaki Razieh adlı kız çocuğu, İran'da büyük bir kutlamanın
yapıldığı bir günde, annesinden aldığı para ile bir akvaryum balığı
almak için yola çıkar. Küçük kız ilk kez ailesinin gözetimi olmadan
sokağa çıkmaktadır, üstelik çok önem verdiği bir iş için. İranlı
yönetmen Jafar Pinahi, uluslararası arenadaki ününü bu filme borçlu.
http://www.imdb.com/title/tt0112445/
27-Offside (2006/I) (Jafar Panahi)
İranlıların gündelik hayatlarına yedirdikleri birkaç ufak oyunla baskıcı
rejime kafa tuttukları konusundaki bilgimizi biraz da İran sinemasına
borçluyuz. Jaafar Panahi imzalı 'Ofsayt'ın kahramanları da kılık
değiştirerek İslami rejimin cinsiyet ayrımcılığına kafa tutuyor. Futbol
delisi genç kızlar, İran'da kadınların stadyuma girmesi yasak olduğundan
erkek gibi giyinip maçın yolunu tutuyor. Yönetmen, bu futbol fanatiği
kadınların hikâyesi üzerinden İran'da kadın olmanın zorluklarını
espirili bir dilde perdeye getiriyor. Favori futbolcusunu seyretmek için
askeri üniforma giyen, kendini 'dripling kraliçesi' olarak tanıtan genç
kızlar da sinemanın akılda kalan erkek kılıklı kadınları arasında
yerlerini alıyor. Film İran'da sorun yarattı.
http://www.imdb.com/title/tt0499537/
28-Gaav (1969) (Dariush Mehrjui)
Senaryo'nun da yazarlarından olan Gholam-Hüseyin Saedi'nin oyununa
dayanan film, fakir bir köydeki tek ineğin sahibi olmakla gurur duyan
Masht Hasan'ın (Ezzatolah Entezami) hikayesini anlatır. Bir gün, Hasan
işteyken, beklenmedik bir şekilde ineğin öldüğü haberi yayılır ve
gerçeği kendisinden saklayan kasaba halkı hayvanın kaybolduğunu söyler.
Kimliği ve konumu büyük ölçüde bu ineğe bağlı olan Hasan, giderek
yükselen ve nihayet deliliğe varan bir saplantıyla ineği arar.
Masraflarının
büyük bölümü Şah Hükümeti'nce finanse edilen filmin yapımcıları,
İnek'te sunulan son derece geri ve yoksul İran görüntüsüne öfkelenerek,
yönetmeni, filmde bir açıklamayla, bu hikayenin mevcut rejimden çok daha
eski bir tarihe dayandığını belirtmesi için zorlarlar.
http://www.imdb.com/title/tt0064356/
29-
Booye kafoor, atre yas (2000) (Bahman Farmanara)
Elli yaşındaki sinema yönetmeni ve sabık sürgün Bahman Farjami, Devrim
Sonrası Sansür Kurulu tarafından yasaklandığı için yıllardan beri
ülkesinde film çekememiştir. Sevgili karısının ölümünün ardından zor
günler geçirmektedir. Kalbiyle ilgili sorunlar ve bir dizi garip tesadüf
onu Azrail'in yakınlarda olduğu konusunda ikna eder. İran'da cenaze
törenleri üzerine yeni bir belgesel çekmeye başlayınca, sağlıksız
fikirleri de büsbütün şiddetlenir. Yaptığının sadece Japon televizyonu
için belgesel bir film olduğunu söyler ama, arkadaşları acaba kendi
cenazesini mi planlıyor diye merak ederler. Ülkesinin ve kültürünün
cenaze törenlerini araştırırken; yeniyetme intiharları, tacize uğrayan
kadınlar ve seri entelektüel cinayetleri de dahil, İran toplumunun hiç
farkında olmadığı yanlarına göz atmış olur.
Bütün bunlar kafasında
karışır ve onu, gerçekten de ölümüne yol açabilecek yoğunlukta,
Fellinivari bir düşte noktalanan, duygusal yönden çılgınca bir geziye
çıkartır… "Açılış monoloğundaki 'Ölümden korkmuyorum. Beyhude geçen bir
hayattan korkuyorum' cümleleri aslında filmimin özetidir" diyor
Farmanara filmi için.
http://www.imdb.com/title/tt0262774/
30-
İran filmleri'nin derlenmiş olduğu bir
başlık vardı.Sitemize olan saldırıdan sonra bu başlık güme gitti.Bu
başlığı tekrar açmakta fayda görüyorum.Çünük İran sineması, Dünya
sinemasında çok özgün bir yere sahip.Bu özgün sinemayı daha ulaşılabilir
kılmak için böyle bir derleme yapmak çok faydalı olacaktır
kanaatindeyim.Sitemizde sunulmuş olan İran filmlerini bu başlık altında
topluyorum, umarım gözümden kaçan yoktur.
Sunum yapan arkadaşlardan ricam; yeni bir İran filmi sunduklarında, bu başlıkta haber vermeleri.
Zendegi va digar hich (1991) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
'93 Sao Paulo Film Eleştirmenleri Özel Ödülü '93 Rimini Özel Ödül, Rimini Kenti Ödülü 1990'da Kuzey İran'ı sarsan depremin ardından, bir baba ile oğlu "Arkadaşımın Evi Nerede?" filminin iki çocuk oyuncusunun akıbetlerini öğrenmek için, yerle bir olmuş bölgeye doğru yola koyulurlar. Yolda birçok olaya tanık olurlar ve depremin yarattığı kaosu görürler. Ziyaretçiler, iki çocuğun memleketinde, bütün kayıplara ve her tarafı etkisine alan yıkıma karşın, felaketten kurtulanlar iin yaşamın bütün görkemiyle sürdüğünü keşfederler... Toplumsal eleştiri ile bir trajedinin aktarımını birlikte harmanlayan bir yol filmi olan VE YAŞAM SÜRÜYOR, yaşamı öven bir film. Yaşamın alt edilmez gücünü ve insanın kendini gerçeğin gerekliliklerine açmasının önemini vurguluyor. |
Mossafer (1974) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Qassem (yüksek olasılıkla bizdeki Kasım'ın karşılığı) 10 yaşında küçük bir kasabada yaşayan gariban bir çocuktur. Tahran'a gitmek için yanıp tutuşan bunun için pek çok tehlikeyi, yalanları, hırsızlığı ve acımasızca dayak yemeyi göze almıştır; gözü karadır yani. En iyi arkadaşına yamuk yapmak bile portföyüne dahildir. Peki neden Tahran'a bu kadar gitmek istemektedir? Önemli bir futbol maçını stadyumda izlemek için.... Daha fazlasını yazıp film izleme seyrinizi kaçırmak istemiyorum. Ama Kasım'ın bu tutkulu sevdası için göze aldıkları bir sonuç verecek midir bunu merak ediyorsanız izlemeniz gerekiyor. Siyah beyaz pelikülün çoğu avantajlarını kullanıyor Kiarostami. Eşsiz arka plan görüntüleri eşliğinde gölge oyunları, ustalık yolunda kamera devinimleri ve yakın plan çekimle duyguların yüze yansıyan ifadeleri... |
ABC Africa (2001) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Ünlü yönetmen Abbas Kiarostami'den Afrika'nın içler acısı halini gösteren bir belgesel. |
Khane-ye doust kodjast? (1987) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
ARKADAŞIMIN EVİ NEREDE?; '89 Locarno Bronz Leopar Sekiz yaşındaki Ahmet ödevini yapmaya oturduğunda yanlışlıklasınıf arkadaşı Muhammed Rıza'nın okul defterini almış olduğunu görür. Muhammed ödevini ardarda iki gün defteri yerine kağıda yapmış olduğu için öğretmeni tarafından azarlanmış ve bunun tekrarında okuldan atılmakla tehdit edilmiştir. Öğretmenin her zaman ödevin deftere yapılmasını istediğini bilen Ahmet, defterigeri vermesi gerektiğini düşünür. Ama arkadaşının nerede oturduğunu bilmediğinden bütün öğleden sonrasını onun komşu köydeki evini aramakla geçirir. Ahmet'in arkadaşına yardım etmek için gösterdiği ısrarlı çabalar, yaklaştığı büyükler tarafından kayıtsızlıkla karşılanır... ARKADAŞIMIN EVİ NEREDE? bir İran köyündeki toplumsal yapıyı irdelerken günlük yaşamın zorluklarıyla nasıl başa çıkıldığını gözler önüne sermekte. |
Bad ma ra khahad bord (1999) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
İranlı usta sinemacı Abbas Kiarostami 1999 tarihli “Le Vent Nous Emportera” ile birçok yönden Bill Forsythe’ın kült yapımı “Local Hero”yu hatırlatan bir film çekerken sıradışı bir işe imza atmış. İki asistanıyla birlikte küçük bir dağ köyüne giden bir mühendis burada yaptığı incelemelerle herkesin merak konusu olur. Kimi onun ölmekte olan yaşlı bir kadının arazisini satın almak için geldiğini düşünürken, kimileri de değerli tarihi eserler arayan bir arkeolog olduğu görüşündedir. |
Five Dedicated to Ozu (2003) (Abbas Kiarostami) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Sabit kamerayla çekilmiş, dialog barındırmayan, okyanus manzarasını resmeden hareketli bir tabloyu andıran, deneysel bir çalışma. Japon yönetmen, Yasujiro Ozu’ya adanmış. Her biri 15-20 dakikalık beş sekanstan oluşuyor: Birinci sekans: Okyanus kıyısında duran bir kütük İkinci sekans: Okyanus kenarındaki yolda yürüyen insanlar Üçüncü sekans: Kumsaldaki köpekler Dördüncü sekans: Kumsalda bir sağa, bir sola giden ördekler Beşinci sekans: Okyanus yüzeyindeki ay yansıması ve güneşin doğuşu Bunlara yüklenecek anlam, neredeyse tamamen seyircinin düşünsel dünyasına bırakılmıştır. Gök gürültüsü, kurbağa vıraklamaları, dalga sesleri... kısacası doğanın sesi de film boyunca bize eşlik eder. Sekansları birbirine bağlayan müzikler haricinde, filmde müzik yoktur. Abbas Kiarostami, yönettiği filmleri, yönetmemiş gibi yapmaya bayılıyor. Bu deneysel çalışmasında da bunun doruğa çıktığını görüyoruz. Yazılanlara göre, filmin Cannes'daki gösterimi öncesinde Kiarostami seyircilere; "Lütfen filmin ortasında çıkmayın. İsterseniz arkanıza yaslanıp uyuyabilirsiniz ama lütfen salonu terketmeyin" demiş. Buna rağmen filmin 10. dakikasında salonun büyük kısmı boşalmış. Sanırım modern sinema izleyicisi, hatta genel olarak "modern insan", kendisiyle baş başa kalmaktan korkuyor. Kafamızda yaratacağımız dünyayı, "rahatsız edici", "sıkıcı" buluyoruz. Belki kafalarımızın içinde rahatsız edici ve sıkıcı şeyler vardır gerçekten. Veya belki, "kafasını dinlemek (!)" için Bodrum'da diskoya giden günümüz insanı, zorlama sosyallik çabalarına kendini o kadar kaptırdı ki; zihninden kaçar oldu... Kim bilir? (barone) |
Khaneh siah ast (1963) (Forugh Farrokhzad) IMDb Linki / Sunumu
Bacheha-Ye aseman (1997) (Mjiad Majidi) IMDb Linki / Sunumu / Sunumu
QUOTE |
İran'lı yönetmen Majid Majidi'nin filmi Ali ve Zahra isimli iki kardeşin öyküsünü anlatıyor. Onlar karşılaştıkları ve yaşadıkları sorunları aileleriyle paylaşmıyorlar, kendileri çözmeye çalışıyorlar. Aslında sorunları Zahra'nın kaybolan ayakkabılarıyla ilgili. Abisi Zahra'nın ayakkabılarını kaybettiği için kendi ayakkabılarını kardeşiyle paylaşmak zorunda kalıyor. Çünkü yeni bir çift ayakkabı alamayacak kadar yoksullar. İki kardeş günlerini tek bir çift ayakkabıyı paylaşarak geçirmeye çalışıyorlar. Yürek ısıtan, çocuksu bir masal havasında Ali ve Zahra'nın yaşantısında dolaştırıyor kamerasını Majidi. |
Rang-e khoda (1999) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Tahran körler okulunda okumakta olan 8 yaşındaki Muhammed, tatil için Kuzey İran’da yaşayan ailesinin yanına gitmeye hazırlanmaktadır. Coşkulu aile buluşması çok uzun sürmez. Baştan beri durumdan hoşnut olmayan baba, sorunsuz evlenebilmek için kör oğlundan kurtulmayı planlamaktadır. |
Pedar (1996) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Çalışmak için ailesinden ayrılan, döndüğünde de annesini başka bir adamla evli gören ve bu durumu kabullenemeyen çocukla üvey babası arasındaki ilişkiyi anlatan oldukça etkileyici bir yapım. |
Baduk (1992) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
If there is any sign of progress that our troubled age can boast, it is that slavery is no longer legal anywhere in the world. However, there are many places where it is still practiced. This film concerns the trials and tribulations of one Iranian boy and his sister who are abducted from the streets when they become separated briefly from their parents. The boy is sold to a band of smugglers, who adds him to their troupe of human donkeys; the slaves' job is to sneak across the border bearing contraband items. Since they outnumber the border guards, the majority of the hundreds of slaves get through each time, ensuring a tidy profit for their keepers. The girl is destined for a grimmer fate; dressed in silks, she is to be the plaything for a Saudi prince. With the help of a new friend, the boy escapes and risks everything to rescue his sister. |
Baran (2001) (Majid Majidi) IMDb Linki / Sunumu / Sunumu
QUOTE |
Afgan mültecileri anlatan İran filmi "Baran", Oscar'a aday oldu. İran'da çıkan Resalet gazetesinin haberine göre, Farabi Sinema Vakfı, 10 İran filmi arasından Mecid Mecidi'nin Baran filmini, Yabancı Film Oscarı'na aday göstermeyi kararlaştırdı. İran'daki Afgan mültecilerin hayatını anlatan, yönetmen Mecid Mecidi'nin "Baran" (Yağmur) adlı filmini, En İyi Yabancı Film Oscarı'na aday gösterdi. Film, İran'ın başkenti Tahran'da bir inşaatta kaçak olarak çalışan babasının iş kazasında ayağının kırılması üzerine onun yerini almaya karar veren genç bir Afgan kızının, erkek kılığına girerek inşaatta çalışmaya başlaması ve kız olduğunu fark eden aynı inşaattaki bir Azeri gencin ona âşık olmasının hikâyesini anlatıyor. "Baran" halen Tahran sinemalarında gösteriliyor. [turkish media forumundan alıntıdır] Beni tam dort kez izlettirecek kadar etkileyen bu filmi nasil oldu da burada tanitmayi unutmusum, bilmiyorum. Bir film bu kadar mi dogal ve etkileyici olur?!.. O kadar gercekci ki, bir senaryoyu izlediginizi unutuveriyorsunuz ve daha ilk bastan olaylarin icindesiniz. Karakterler, olaylar, konunun islenis tarzi... hersey tamamen hayatin kendisi. Hani duygusal bir filmi izlersiniz, cok duygulanir, uzulur ve hatta gozyaslarinizla yansitirsiniz hislerinizi. Ama ardindan bir dusunce peydahlaniverir; "Sonucta bir film idi bu!" Ve cogu zaman da, "Bunlar ancak filmlerde olur." dersiniz. Iste Baran bunlari dedirtmeyen bir guzellige sahip. Ask'tir islenen... icgudulerin hakimiyetinden siyrilmis hakiki sevginin kaynaklik ettigi ask... Sevenin sevgilide istedigini gordugu degil, bizzat sevgilide var olan albeninin seveni kendisine cektigi ask... Dokunulmazligina and icirtecek bir sevgi... Iki ruhun kaynasmasi, bulusmasi... Tutkuyu yadsimayan ama tutkudan cok sevgiyle baslayan, sevgiyle beslenen... Iran filmlerine asina olanlar bilir, ozellikle son donem Iran sinemasi oldukca basarili yapitlar olusturdular ve bence Baran bunun zirvelerinden biri. Yurt disinda bulunanlarin ingilizce alt yazili olarak bu filmi bulmalari mumkun ancak Turkiye'de bulmakta zorluk cekilebilir. Duygusal filmlerden hoslanmayan ev arkadasima dahi kendisini iki kez izlettiren bu filmi mutlaka izleyin... |
Nassereddin Shah, Actor-e Cinema (1992) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Muhteşem bir filmdir; sinemaya adanmış bir ağıt; bir kutsamadır... Günümüz İran sinemasının önde gelen isimlerinden olan Mohsen Makhmalbaf, ülkesinin devrim sonrası döneminin en aktif sanatçılarından biri aynı zamanda. 1957 yılında Tahran’da fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Makhmalbaf, henüz sekiz yaşındayken yalnız kalan annesine destek olmaya başlamış, 17 yaşına geldiğinde belboyluktan işçiliğe tam 13 farklı işte çalışmıştı. Genç yaşlarından itibaren Şah rejimine karşı oluşturulan İslami örgütlere katılarak mücadele veren Makhmalbaf, 17 yaşındayken, bir polis karakoluna düzenledikleri saldırı sırasında tutuklanarak hapse koyuldu ve 1974-1979 arasındaki beş yılı hapishanede geçirdi. Çok çeşitli alanlarda kendini yetiştirme imkanı bulduğu bu beş yıllık sürecin sonunda, yaşama ve İran toplumuna dair izlenimleri de değişmişti. Bu entelektüel rönesans, onun siyasetten uzaklaşarak, edebiyat ve sanat, özellikle de sinemaya yönelmesine sebep oldu. Hayatının bu döneminde en çok inandığı düşünce, İran toplumunun herşeyden çok kültürel yoksulluktan muzdarip olduğuydu. Devrimle birlikte özgürlüğüne kavuşan Makhmalbaf, 1980- 81 yıllarında bir roman, çeşitli öyküler ve İslami tiyatro üzerine bazı tezler yazdı.1982 yılında yayımlanan ve “ Kristal Bahçe ” adını taşıyan romanı İngilizce’ye de çevrildi. Bir yıl sonra da, “ Bassin du Roi ” isimli ikinci kitabını yayınladı. Sanat alanında incelemeler, öyküler, kısa hikayeler ve senaryolar yazan Makhmalbaf’ın bu eserleri, Farsça, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Arapça, Urdu dili, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere pek çok farklı dilde yayınlanan 20’den fazla kitapta toplandı. (masterworks-artisan) |
Salaam Cinema (1995) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
İran sinemasının usta ismi Mohsen Makhmalbaf’ın dokümanter tarzda çektiği Selam Sinema, gerçekle kurgu arasındaki ince çizgide başarıyla gezinen ilginç bir film. Yeni filmi için gazeteye bir ilan vererek oyuncu arayan Makhmalbaf, aşırı sayıda oyuncunun deneme çekimlerine gelmesi sonucu fikrini değiştirir ve yeni filmini bu konu üzerine inşa etmeye karar verir. Yaklaşık beş bin kişinin kuyruk olduğu oyuncu seçmeleri, çeşitli kavgalara ve taşkınlıklara sebep olacaktır. |
Safar e Ghandehar (2001) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Nafas, Taliban'ın çıkardığı iç savaş sırasında ülkesinden kaçmış bir Afgan kadın gazetecidir. Kanada'da mülteci olarak yeni fakat buruk bir hayat sürmektedir ki, geride bıraktığı kız kardeşinden bir mektup alır. Kız kardeşi, kendini öldürmeye karar verdiğini söylemektedir. Bunun üzerine ani bir kararla kardeşinin yanına gitmek isteyen Nafas'ın, İran - Afganistan sınırını geçmesi gerekecektir. Afganistan'da süregiden savaş sayesinde Avrupa'da gördüğü ilgiyi arttıran bu filmde, bukraların ardındaki yaşamları ve coğrafi olarak yakın bir kültürü daha derinden tanımak fırsatı bulacağız. Yönetmenin tarzı, neredeyse belgesele varan gerçekçiliği düşsel ve panoramik görüntülerle harmanlıyor... |
Arousi-ye Khouban (1989) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Haji is severely traumatized by the war with Iraq. Back from the front, he's unable to adapt to civilian life. Despite family opposition, his fiancée stands by him as together they challenge both the authority of family and state to lead their own lives. |
Sokout (1998) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Mohsen Mahkmalbaf'in son calismasi olan ‘‘Sessizlik’’ Iran, Tacikistan ve Fransa ortak yapimi. Yonetmen bu filminde de en buyuk ilhami saydigi Kur'an da oldugu gibi gerceklikle gercekustu arasinda bir evreni resmediyor. 10 yasindaki kor erkek cocugu Hursid, tacikisitan'da kucuk bir kasabada ailesiyle birlikte yasamaktadir. Babasi Rusya'da calismakta, annesi evi gecindirmek icin balikcilik yapmaktadir, Hursid bu yuzden uzun sureler boyunca yalniz kalir. Keskin isitme duyusu sayesinde, geleneksel muzik aletlerininin akortculugunu yapar. Bir gun, otobusle ise giderken, ask oykuleri seslendiren gezgin bir muzisyene hayran kalir. Onu takip etmeye calisir ama kaybolur, surekli gec kalmasindan usanan patronu cocugu isten kovar. Boylece Hursid muzisyeni aramaya koyulur. Muzikle ve hepimizin dinlemesi gereken ic sesimizle ilgili ‘‘Sessizlik’’, Iran sinemasinin en onemli ustalarindan biriyle tanismak isteyenler icin essiz bir firsat. |
Gabbeh (1996) (Mohsen Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Aşkın sırrı İran halısında saklı Makhmalbaf'ın 1996'da çektiği Gabbeh, adını İran'da dokunan bir halı cinsinden alıyor. Doğanın renklerini kullanış biçimi ve şiirsel anlatımı ile dikkat çeken filmin konusu kısaca şöyle: Gabbeh, İran'ın güneybatısındaki Türk asıllı Bahtiyar aşiretinin kimliğidir ve aşiret mensupları dokunan her kilimde başlarından geçen olayları renklerdeki anlamlara gizleyerek dokumaktadırlar. Orta yaşlı bir karı koca akarsu kenarına halılarını yıkamaya giderler. Halıdaki desenler üzerine konuşmaya başlayan çift, bir süre sonra halıda resmedilen kadın figürünün canlandığına tanık olur. |
Sib (1998) (Samira Makhmalbaf) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
After twelve years of imprisonment by their own parents, two sisters are finally released by social workers to face the outside world for the first time. |
Roozi ke zan shodam (2000) (Marzieh Meshkini) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
This is the story of women at three stages of life in Iran. The first part centers on a young girl on her ninth birthday who is told that she can no longer play with the boys she had been playing with only the day before because she is now a "woman". Told from the perspective of a nine year old "woman" who does not feel like or know what that label refers to, we see how devastatingly this affects both the girl and the boy with whom she had been friends. The second part is about a young woman who decides to enter a bicycle race against her husband's wishes. As first the husband and then increasing numbers of men from the village ride beside her to convince her to return home, the race begins to symbolize a freedom she desperately wants from the limitations which have been placed on her. Finally, the third part shows us an old woman who has come into some money and is now free to do what she wants. The way she chooses to use this freedom, however, makes one wonder just how free she is. |
Gomgashtei dar Aragh (2002) (Bahman Ghobadi) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
"Gomgashtei dar Aragh / Annemin Ülkesinin Şarkıları", bir grup İranlı Kürt müzisyenin İran-Irak savaşı sırasında bulmaya çalıştığı sihirli sesli şarkıcı üzerine esprili bir yol filmi. |
Lakposhtha hâm parvaz mikonand (2004) (Bahman Ghobadi) IMDb Linki / Sunumu / Sunumu
QUOTE |
Saddam sonrası Irak'tan savaş manzaraları... "Sarhoş Atlar Zamanı" filmiyle tanıdığımız Bahman Ghobadi'nin son filmi "Kaplumbağalar da Uçar", savaş ortamında mayın tarlaları üzerinde büyüyen çocukların dramını anlatan etkileyici bir yapım. Para karşılığı bölgedeki mayınları toplayan çocukların dramatik öykülerini anlatan "Kaplumbağalar da Uçar", Saddam sonrası Irak'ta çekilen ilk film. 52. San Sebastian Film Festivali'nde "Altın Midye - En İyi Film Ödülü" ve "En İyi Senaryo Jüri Özel Ödülü"nün yanı sıra Berlin Film Festivali'nde de "Barış Ödülü"nü kazanan filmin hikayesi, ABD’nin Irak’a müdahalesinin tüm dünyada tartışıldığı dönemde, Irak-Türkiye sınırında bir Kürt mülteci kampında geçiyor. Kampta yaşayan, ailesini savaşta kaybetmiş 13 yaşındaki Satellite (Uydu) lakaplı Soran, ABD hayranı bir Kürt gencidir. Günlerini televizyon antenlerini tamir ederek, bildiği üç beş kelime İngilizce ile uydu kanallarındaki savaş haberlerini köylülere tercüme ederek geçiren Satellite, ABD Başkanı George W. Bush'un Pentagon'dan yaptığı savaş demeçlerini "Yarın yağmur yağacak" gibi cümlelerle aktarmaktadır. Kamptaki çocukların hayranlığını kazanmış olan Satellite'in liderliğinde toplanan tehlikeli kara mayınları, burada yaşayan çocukların tek geçim kaynağıdır. Kampa yeni gelen 14 yaşındaki Agrin'e aşık olan Satellite, onun gözleri görmeyen küçük oğlu ve her iki kolunu da bir patlamada kaybetmiş abisinden oluşan ailesine yardım etmeye çalışır. Oysa acımasız koşullarda büyüyen Agrin'in tek isteği ölmektir... Kaynak |
Hayat (2005) (Gholam Reza Ramezani) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
Old-fashioned ways are a block to an Iranian girl's future in "Hayat," a pleasing, if light, children's drama. In keeping with kidpics everywhere, some laughs keep the film running smoothly, but most of the comedy relief is lost in translation. One of two features Gholamreza Ramezani helmed last year -- his hour-long "The Play" ("Bazi") is also in Berlin's Kinderfilmfest - this example of more commercial Iranian cinema looks likely not to stray far from the fest circuit, except into upscale tyke TV. On the morning of a big exam, which could see savvy farmgirl Hayat (Ghazaleh Parsafar) landing a lucrative scholarship, her father is rushed to hospital. From the back of the truck that takes dad to medical assistance, Hayat's mother instructs her daughter to do the chores and care for her younger siblings. With a little prodding, her brother Akbar (Mehrdad Hassani) can be taken care of, but the needs of baby sister Nabat (Mohammad Sa'eed Babakhanlo) are more problematic. Frantically, but unsuccessfully, searching out relatives to help (including a parched aunt who drinks from the baby's bottle), Hayat is in danger of missing her exam entirely. Using each of her dilemmas as a way of studying (volume of cow's milk to calculate mathematics, physics to break open a lock, etc.) Hayat wins over audaud support even though she makes little progress toward her goal. Having preceded her to school, Akbar develops his own plan to skip class and aid Hayat in her plight. While being poor and alone is Hayat's biggest obstacle, the most obvious symbol of Iranian culture to impede Hayat is an elderly neighbor. Deaf and unwilling to listen into the bargain, the woman keeps Hayat hostage with an excruciatingly long rant about the value of the old ways. |
Talaye sorkh (2003) (Jafar Panahi) IMDb Linki / Sunumu
QUOTE |
For Hussein, a pizza delivery driver, the imbalance of the social system is thrown in his face wherever he turns. One day when his friend, Ali, shows him the contents of a lost purse, Hussein discovers a receipt of payment and cannot believe the large sum of money someone spent to purchase an expensive necklace. He knows that his pitiful salary will never be enough to afford such luxury. Hussein receives yet another blow when he and Ali are denied entry to an uptown jewelry store because of their appearance. His job allows him a full view of the contrast between rich and poor. He motorbikes every evening to neighborhoods he will never live in, for a closer look at what goes on behind closed doors. But one night, Hussein tastes the luxurious life, before his deep feelings of humiliation push him over the edge. |
Similar topics
» İRAN FİLMLERİ 1
» İRAN FİLMLERİ 3
» İRAN MECİD MECİDİ FİLMLERİ
» sercelerin sarkisi /the song of sparrows/İran filmi indir
» İRAN FİLMLERİ 3
» İRAN MECİD MECİDİ FİLMLERİ
» sercelerin sarkisi /the song of sparrows/İran filmi indir
HİCRET :: Serbest Kürsü :: SİZE ÖZEL
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz