ANA- BABAYA İTAAT ETMEK
HİCRET :: İslam'da Aile :: Gençlik
1 sayfadaki 1 sayfası
ANA- BABAYA İTAAT ETMEK
Yüce Allah, Lokman sûresinde de mü'mine ana ve babası hakkındaki görevlerini şöyle hatırlatıyor:
“Biz insana, ana-babasına (iyilik yapmasını) emrettik. Anası onu (karnında) meşekkat üstüne meşakkatle taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki sene içerisindedir. Ve insana dedik ki, hem Bana hem de ana-babana şükret, dönüş ancak Banadır.”
“Bununla beraber, ana-baban bilmediğin bir şeyi Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, bu takdirde kendilerine itaat etme. Onlara dünyada iyi bir şekilde sahiblik et ve Bana yönelenin (mü'min kimsenin) yolunu tut. Sonra dönüp Bana geleceksiniz ve Ben size yaptıklarınızı haber vereceğim.”[1]
Yine bu hususta Ahkâf sûresinde de şöyle buyurulmaktadır:
Biz insana, ana-babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Anası onu (karnında) zahmetle taşıdı rahmetle doğurdu. Onun taşınması ile sütten kesilmesi müddeti otuz aydır. Nihayet insan kemaline erdiği ve kırkyaşına geldiği zaman şöyle demiştir:
“Ey Rabbim, bana öyle ilham et ki, hem bana, hem de ana-babama ihsan buyurduğun nimetine şükredeyim ve razı olacağın salih bir amel işleyeyim. Zürriyetim hakkında da benim için salah hali nasib eyle. Çünkü ben, tevbe edip Sana döndüm ve ben gerçek müslümanlardanım”! [2]
“Biz insana, ana ve babasına iyili kyapmasını tavsiye ettik. Bununla beraber, hakkında bilgi sahibi olmadığın (ilah tanımadığın) bir şeyi bana ortak koşman için sana emrederlerse, (bu hususta) artık onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. Ben de yaptığınızı (amellerinizin karşılığını) size haber vereceğim.” [3]
Yukarıda vermiş olduğumuz ayeti kerimelerde; anne ve babalarla çocuklar arasındaki münasebetler, ince bir düstur içerisinde anlatılmaktadır. Bu münasebetler şefkat ve incelik dolu alakalarla çevrilidir. Bu şefkat ve incelik dolu alakadandır ki, anne ve babalar, çocukları için vücutlarından, sinirlerinden, hayatlarından ve sahip oldukları her türlü pahalı ve değerli şeylerden hiç sıkılmaksızın, üzülmeksizin, şikayet etmeksizin bol bol verirler. Hatta verdikleri şeylerin farkında bile olmazlar. Harcama yaparken sevinç ve neşe içerisinde sanki kendi canları için harcarlar. Aslında fıtrat tek başına anne ve babaların çocuklarına bakmalarını tekeffül eden bir teminattır. Bunun için ayrı tavsiyelere gerek yoktur.
Çocuklara gelince, onlar, kendileri uğruna sonsuz zahmetlere katlanmış tarifi mümkün olmayan fedakârlıklarda bulunmuş anne ve babalarına ömürlerini dahi verseler haklarını karşılayamazlar. Fakat bu ikisinden, anne daha layıktır hizmete.. Çünkü yükün en ağırı annededir. Bu yüzden o, daha çok şefkatle dolu, daha derin duygularla, daha nice hislerle doludur. Zira Raslullah (s.a.s.) “ben kime iyilik edeyim?” diye soran sahabiye.(a.s.) şu cevabı vermiştir:
“Annene.” Sahabe üç defa sorusunu tekrar etti, her üç defasında da “annene” diye cevap aldı. Ancak dördüncü defada, “babana” diye buyurmuştur.
Fakat şunu belirtelim ki, ana-babaya yapılan iyilik ve itaat bir noktaya kadardır. O noktadan sonra artık itaat yoktur. 'Şayet onlar seni körü körüne bana şirk koşman için zorlarlarsa onlara itaat etme'. İşte itaat buraya kadar vardır, bundan sonra artık itaat yoktur. Çünkü akide bağı bütün bağların üstündedir, Anne ve baba ne kadar çaba sarfederlerse etsinler, çocuklarını şirke sevketmek için ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar, onlar Allah'tan başkasına itaat edemezler.
Fakat, itikadı konudaki ihtilaf; anne ve babaya bu durumda itaat etmeme emri, onlarla iyi geçinmeyi, onlara saygı göstermeyi engellemez. 'Ve dünya işlerinde onlarla iyi geçin' ve 'Bana dönenlerin yoluna insanın en yakını elbette anne ve babasıdır. Üstünlük ve şefkat bakımından onların ayrı bir yeri vardır. Ve onlara kesin olarak uymak lâzımdır. Bu, sevginin gereği, saygının icabıdır. Ama Allah'ın hakkı söz konusu olduğu zaman onlara itaat mevzu bahis olamaz.
Allah'ın emri en başta gelen emirdir. Ve Allah'a bağlılık ilk bağ ve en kuvvetli halkadır. Eğer anne ve baba Allah'a şirk koşuyorlarsa onları korumak ve kendilerine iyi davranmak gerekir, ama emirlerini dinleyip isteklerini yerine getirmek gerekmez. Çünkü bu hayat geçicidir, dönüş ancak Allah'a aittir.
Allah'a bağlananlar bir tek cemaattir. Aralarındaki et, kan, akrabalık, soy ve evlilik bağı ortadan kaldırılarak, yerine iman bağı yerleştirilmiştir. Çünkü bu bağlar asıl değil, arızi bağlardır. Dünya hayatının son bulmasıyla onlar da yıkılır gider.
Tirmizi'nin rivayetine göre, Sa'd b. Ebî Vakkas annesine karşı çok iyi davranırdı; bir gün annesi ona dedi ki;
“Bu senin bağlandığın din de ne? Allah'a and içerim ki, eski dinimize dönmezsen, yemem ve içmem. Yahut acımdan ve susuzluğumdan ölür giderim. Ebedîyyen sana utanç vesilesi olurum. Herkes seni gördüğünde annesinin katili der. Kadın bir süre -bir gece bir gündüz- ne yemek yemiş, ne de su içmiş. Bunun üzerine Sa'd: Anneciğim, eğer senin yüz tane ruhun olsa ve her biri teker teker çıksa ben dinimden yine vazgeçmem. İster ye, ister yeme. Kadın, oğlunun vaz geçmeyeceğini anlayınca yemeğine vesuyuna devam etmiştir.”
İşte böylece iman, akrabalığı ve yakınlığı altetmiştir. Ama onlara iyi davranmak bir hüküm olarak kalmıştır. Şüphesiz ki her mü'min her yerde bu gibi imtihan ve fitnelere maruz kalabilir. İşte o zaman Allah'ın emri ve Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.)'ın hareketi mü'minlerin sancağı olur.
Rasûlüllah (s.a.s) anaya ve babaya karşı gösterilmesi gereken saygının ve yapılması gerekli olan yardımın ölçüsünü öğrenmek isteyen bir mü'mine de bu mukaddes görevin sürekli ve sınırsız olduğunu açıklamak için şöyle buyurmuşlardır:
“Anan ve baban senin cennetin ve cehennemindir.” [4]
Yani onlara itaat etmen ve ikramda bulunman Cennet'e girmene, saygısızlık ve ilgisizlik göstermen de Cehennem'e düşmene sebeptir.
Başka bir hadisinde de şöyle buyurmaktadır:
“İyi bilin ki cehennem azabına sürükleyecek büyüt günahlar, Allah'a ortak, koşmak, adam öldürmek ve ana-aya isyan etmektir.” [5]
---------------------------
[1] Lokman: 31/14-15
[2] Ahkâf: 46/15
[3] Âhkâf: 46/8
[4] İbni Mace, 3662
[5] Beşir İslamoğlu, Kur’an’da Mü’minlerin Özellikleri
“Biz insana, ana-babasına (iyilik yapmasını) emrettik. Anası onu (karnında) meşekkat üstüne meşakkatle taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki sene içerisindedir. Ve insana dedik ki, hem Bana hem de ana-babana şükret, dönüş ancak Banadır.”
“Bununla beraber, ana-baban bilmediğin bir şeyi Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, bu takdirde kendilerine itaat etme. Onlara dünyada iyi bir şekilde sahiblik et ve Bana yönelenin (mü'min kimsenin) yolunu tut. Sonra dönüp Bana geleceksiniz ve Ben size yaptıklarınızı haber vereceğim.”[1]
Yine bu hususta Ahkâf sûresinde de şöyle buyurulmaktadır:
Biz insana, ana-babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik. Anası onu (karnında) zahmetle taşıdı rahmetle doğurdu. Onun taşınması ile sütten kesilmesi müddeti otuz aydır. Nihayet insan kemaline erdiği ve kırkyaşına geldiği zaman şöyle demiştir:
“Ey Rabbim, bana öyle ilham et ki, hem bana, hem de ana-babama ihsan buyurduğun nimetine şükredeyim ve razı olacağın salih bir amel işleyeyim. Zürriyetim hakkında da benim için salah hali nasib eyle. Çünkü ben, tevbe edip Sana döndüm ve ben gerçek müslümanlardanım”! [2]
“Biz insana, ana ve babasına iyili kyapmasını tavsiye ettik. Bununla beraber, hakkında bilgi sahibi olmadığın (ilah tanımadığın) bir şeyi bana ortak koşman için sana emrederlerse, (bu hususta) artık onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. Ben de yaptığınızı (amellerinizin karşılığını) size haber vereceğim.” [3]
Yukarıda vermiş olduğumuz ayeti kerimelerde; anne ve babalarla çocuklar arasındaki münasebetler, ince bir düstur içerisinde anlatılmaktadır. Bu münasebetler şefkat ve incelik dolu alakalarla çevrilidir. Bu şefkat ve incelik dolu alakadandır ki, anne ve babalar, çocukları için vücutlarından, sinirlerinden, hayatlarından ve sahip oldukları her türlü pahalı ve değerli şeylerden hiç sıkılmaksızın, üzülmeksizin, şikayet etmeksizin bol bol verirler. Hatta verdikleri şeylerin farkında bile olmazlar. Harcama yaparken sevinç ve neşe içerisinde sanki kendi canları için harcarlar. Aslında fıtrat tek başına anne ve babaların çocuklarına bakmalarını tekeffül eden bir teminattır. Bunun için ayrı tavsiyelere gerek yoktur.
Çocuklara gelince, onlar, kendileri uğruna sonsuz zahmetlere katlanmış tarifi mümkün olmayan fedakârlıklarda bulunmuş anne ve babalarına ömürlerini dahi verseler haklarını karşılayamazlar. Fakat bu ikisinden, anne daha layıktır hizmete.. Çünkü yükün en ağırı annededir. Bu yüzden o, daha çok şefkatle dolu, daha derin duygularla, daha nice hislerle doludur. Zira Raslullah (s.a.s.) “ben kime iyilik edeyim?” diye soran sahabiye.(a.s.) şu cevabı vermiştir:
“Annene.” Sahabe üç defa sorusunu tekrar etti, her üç defasında da “annene” diye cevap aldı. Ancak dördüncü defada, “babana” diye buyurmuştur.
Fakat şunu belirtelim ki, ana-babaya yapılan iyilik ve itaat bir noktaya kadardır. O noktadan sonra artık itaat yoktur. 'Şayet onlar seni körü körüne bana şirk koşman için zorlarlarsa onlara itaat etme'. İşte itaat buraya kadar vardır, bundan sonra artık itaat yoktur. Çünkü akide bağı bütün bağların üstündedir, Anne ve baba ne kadar çaba sarfederlerse etsinler, çocuklarını şirke sevketmek için ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar, onlar Allah'tan başkasına itaat edemezler.
Fakat, itikadı konudaki ihtilaf; anne ve babaya bu durumda itaat etmeme emri, onlarla iyi geçinmeyi, onlara saygı göstermeyi engellemez. 'Ve dünya işlerinde onlarla iyi geçin' ve 'Bana dönenlerin yoluna insanın en yakını elbette anne ve babasıdır. Üstünlük ve şefkat bakımından onların ayrı bir yeri vardır. Ve onlara kesin olarak uymak lâzımdır. Bu, sevginin gereği, saygının icabıdır. Ama Allah'ın hakkı söz konusu olduğu zaman onlara itaat mevzu bahis olamaz.
Allah'ın emri en başta gelen emirdir. Ve Allah'a bağlılık ilk bağ ve en kuvvetli halkadır. Eğer anne ve baba Allah'a şirk koşuyorlarsa onları korumak ve kendilerine iyi davranmak gerekir, ama emirlerini dinleyip isteklerini yerine getirmek gerekmez. Çünkü bu hayat geçicidir, dönüş ancak Allah'a aittir.
Allah'a bağlananlar bir tek cemaattir. Aralarındaki et, kan, akrabalık, soy ve evlilik bağı ortadan kaldırılarak, yerine iman bağı yerleştirilmiştir. Çünkü bu bağlar asıl değil, arızi bağlardır. Dünya hayatının son bulmasıyla onlar da yıkılır gider.
Tirmizi'nin rivayetine göre, Sa'd b. Ebî Vakkas annesine karşı çok iyi davranırdı; bir gün annesi ona dedi ki;
“Bu senin bağlandığın din de ne? Allah'a and içerim ki, eski dinimize dönmezsen, yemem ve içmem. Yahut acımdan ve susuzluğumdan ölür giderim. Ebedîyyen sana utanç vesilesi olurum. Herkes seni gördüğünde annesinin katili der. Kadın bir süre -bir gece bir gündüz- ne yemek yemiş, ne de su içmiş. Bunun üzerine Sa'd: Anneciğim, eğer senin yüz tane ruhun olsa ve her biri teker teker çıksa ben dinimden yine vazgeçmem. İster ye, ister yeme. Kadın, oğlunun vaz geçmeyeceğini anlayınca yemeğine vesuyuna devam etmiştir.”
İşte böylece iman, akrabalığı ve yakınlığı altetmiştir. Ama onlara iyi davranmak bir hüküm olarak kalmıştır. Şüphesiz ki her mü'min her yerde bu gibi imtihan ve fitnelere maruz kalabilir. İşte o zaman Allah'ın emri ve Sa'd b. Ebi Vakkas (r.a.)'ın hareketi mü'minlerin sancağı olur.
Rasûlüllah (s.a.s) anaya ve babaya karşı gösterilmesi gereken saygının ve yapılması gerekli olan yardımın ölçüsünü öğrenmek isteyen bir mü'mine de bu mukaddes görevin sürekli ve sınırsız olduğunu açıklamak için şöyle buyurmuşlardır:
“Anan ve baban senin cennetin ve cehennemindir.” [4]
Yani onlara itaat etmen ve ikramda bulunman Cennet'e girmene, saygısızlık ve ilgisizlik göstermen de Cehennem'e düşmene sebeptir.
Başka bir hadisinde de şöyle buyurmaktadır:
“İyi bilin ki cehennem azabına sürükleyecek büyüt günahlar, Allah'a ortak, koşmak, adam öldürmek ve ana-aya isyan etmektir.” [5]
---------------------------
[1] Lokman: 31/14-15
[2] Ahkâf: 46/15
[3] Âhkâf: 46/8
[4] İbni Mace, 3662
[5] Beşir İslamoğlu, Kur’an’da Mü’minlerin Özellikleri
rima- ilim ehli
- Mesaj Sayısı : 266
Similar topics
» 30-40 ANAYA, BABAYA İTAAT ETMEK
» 1-29 ANAYA, BABAYA İYİLİK ETMEK
» İtaat,zan,konuşmalara dikkat
» ANNE-BABAYA MEKTUP
» ANNE VE BABAYA KARŞI SORUMLULUKLAR
» 1-29 ANAYA, BABAYA İYİLİK ETMEK
» İtaat,zan,konuşmalara dikkat
» ANNE-BABAYA MEKTUP
» ANNE VE BABAYA KARŞI SORUMLULUKLAR
HİCRET :: İslam'da Aile :: Gençlik
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz