HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DIŞTAKİ TAĞUTLARI RED ETTİK, YA İÇERİDEKİLER?!..

Aşağa gitmek

DIŞTAKİ TAĞUTLARI RED ETTİK, YA İÇERİDEKİLER?!.. Empty DIŞTAKİ TAĞUTLARI RED ETTİK, YA İÇERİDEKİLER?!..

Mesaj  rima Ptsi Tem. 19, 2010 9:18 pm

Hayat Kitabımız Kur’an’da ALLAH(cc)

"Andolsun ki biz her kavme "ALLAH'a ibadet edin, tağuta kulluk etmekten kaçının " diye (tebliğ yapması için) bir peygamber göndermişizdir" (en-Nahl, 16/36),..

"Sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilen kitaplara iman ettik diye boş iddialarda bulunanlara bakmaz mısın? Onlar tağutun huzurunda muhakeme olmak (hükümlerine boyun eğmek) istiyorlar. Halbuki tağutu inkâr etmekle (tekfir etmekle, lânetlemekle) emrolunmuşlardı. Şeytan onları uzak bir sapıklığa saptırmak ister" (en-Nisa, 4/60) Buyurmakta..Ve de Tağutlar reddedilmedikçe İmanın kabul olunmayacağını açık bir biçimde ifade etmektedir….

Tağut’u kitaplar şu şeklide ifade eder.ALLAH'ın indirdiği hükümlere muhalif olan ve onların yerine geçmek üzere hükümler icad eden her varlık tağuttur.Tağut, ALLAH (c.c)'a karşı isyan etmekle beraber O'nun kullarını kendisine kul edinmek gayretinde olandır. Bu ise şeytan, papaz, dinî veya siyasî lider veyahut da kral olabilir. Bu sebepten bir insanın hakiki mümin olabilmesi için tağutu reddetmesi gerekmektedir…(Y.Kerimoğlu)…Buraya kadar olan izahlar dışta tağut olanlara yöneliktir…Biz Tevhid’e inanmışlar dışımızdaki tağutları fark ettiğimiz an red ettik…Fakat içteki tağutları fark etmek zamanımızı aldı..Kuru söyleme mahkum ettiğimiz Tevhid’i söylemlerimiz ,muhatabımızda yankı bulmadı zira tenekeden çıkan ses gibi çınlıyordu..Muhataplarımız, yüreğimizin sesini bulamadığı mesajlarımızdan etkilenmiyor,etkilenemiyordu…Gece yarılarına kadar yaptığımız sigara,pasta ve kuru yemişli sohbetlerimizde,cihadın envayi çeşidinin söylemini yaptık,sonra yorgun düştüğümüz gecenin teheccüdü bir yana,sabah namazını vaktinde eda edememenin fetvasını “Uyumak mazerettir” ictihadında bulmanın vicdan rahatlığıyla(!) işimize koyulabildik…

Dünya sevgisi hataların başıydı,biz son model mobilyalarımız içerisinde,infak dersleri işledik…”Eşyanın aslı ibahadır” fıkhı kuralından hareketle(!)..Fedakarlık esastır diyordu dava dersleri…. Örnek bulduk sahabe hayatından,siyerden. İmanımız imtihandan geçerken yasaklarla karşılaşarak,ellerimiz diploma uğruna başlarımıza giderken,Zeyneb’i direnişi okuduk,Hubeyb ce duruşu..Sümeyye’ce can verişi!..ALLAH’ın yüklediği misyonumuz hep ertelenen listesinin başında yer aldı.. “Ahh bir emekli olsam,şu okulum bir bitse” gibi benzer ifadelerle ertelenen sorumluluklarımızı,cahiliye toplumunda yaşıyor olmanın ağırlığıyla yerine getirme yürekliliğini gösteremedik!(mi)..,İslam hakim değildi! Hiç olmazsa namaz kılanlardanız diye avuttuk(mu)?, Oysa kıldığımız namazın bize kıyam emri olduğunu,Namazımızın bir kıyam olduğunu unuttuk!(mu). Bir yılda dört mevsim vardı.Malumunuz kış soğuk geçerdi,şubat rüzgarlarıyla savrulduk her birimiz bir yere. Savrulurken ,sabrın canlı şahitleri olan iman erlerini yad ettik!..Onlar gibi olamazdık!.Onlar başkaydı,onlar sahabeydi! Ya biz? Biz neydik? Bu çağın sahabesi olduğumuzu unutmuş,unutturulmuştuk!..Oysa biz aynı ALLAH’a iman ediyorduk,aynı kitaptı elimizdeki!..Aynı ahrete doğru yolcuyduk!Sebebi ise bir takım oluşumlara terk ettiğimiz nefis mucahedesinden, nefsimizin yoksun oluşuydu…Oysa ki Ancak tezkiye eden kurtulacaktı... “Arınmış olan, Rabbinin adını anıp namaz kılan, saadete erişecektir. Ama sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz. 17. Oysa âhiret daha iyi ve daha bâkîdir.(Ala suresi.14.17) Tağut dışta olduğu gibi içte de olabilirdi..Dışarıdakiler ilahlaştırılabildiği gibi,nefislerde ilahlaştırılabilirdi….“Ey MUHAMMED! Hevesini kendine İlâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?”(Furkan:43)

Bu bağlamda aklımıza takılmadan edemiyor..Dışarıdakileri Red ettik,ya içerdekiler?..Nefsimizin tahakkümünden haberimiz var mıydı?..Yoksa nefsi hesaba çekme bir takım akımların işimiydi?..Kur’an ‘da bahsedilen tevazu,hoş görü,af gibi enfes ahlaki ilkeleri kimlere terk etmiştik?..Ya da Tevhid;

-Uluhiyette
-Rububiyette
-Ubudiyette…
-Muamelatta olmalı değil miydi?...Yani ahlakımızın Hakimi kimdi?.. başımızı ellerimizin arasına alıp,kulluğumuzu kapsayan hayatımızı yeniden gözden geçirmeye ne dersiniz?..Zira Dünya mazlum ve mustazafları sahabeleri bekliyor!..

Sabiha Ateş ALPAT
rima
rima
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 266

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz