HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci Ve Muvahhid Evlad Eğitimi -4-

Aşağa gitmek

Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci Ve Muvahhid Evlad Eğitimi -4- Empty Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci Ve Muvahhid Evlad Eğitimi -4-

Mesaj  rima Ptsi Tem. 19, 2010 10:01 pm

SABIR…

İmanda ve amelde sabır, evlâdını yetiştirmede sabır…

Şirksiz, şeriksiz, kayıtsız şartsız iman etmek, teslim olmak ve bu imanından dolayı başına geleceklere sabretmek, cenneti kazanmanın bedelidir.

Ne kadar zor şartlarda olunursa olunsun, sabırda sebat, mü'minin azığıdır. Ebu'd-Derdâ (r.a)'dan rivayetle;

"Dostum Rasûlullah(s.a.s) bana şu tavsiyede bulundu: "Param parça edilsen ve (ateşte)yakılsan bile, ALLAH'a şirk koşma….'' (1)

Kul, ne kadar ibâdet ederse etsin, ne kadar salih amel işlerse işlesin, gecesini ihya gündüzünü tebliğle geçirsin, şayet imanına şirk bulaştırmış ise bu iman ALLAH indinde kabul olmayacak bir imandır (imansızlıktır).

"Çalışmış, boşuna yorulmuştur." (2)

Her türlü günahı bağışlayacağını bildiren ALLAH (c.c), şirk koşmayı asla bağışlamayacağını vahyi ile bildirir :

"Hiç şüphesiz, ALLAH kendisine şirk koşanları bağışlamaz. Bunun dışında kalanlar ise, dilediğini bağışlar. Kim ALLAH'a şirk koşarsa, elbette o, uzak bir sapıklıkla sapmıştır." (3)

Yalnız ALLAH'a kulluk yapmak için yaratılmış(4) Âdemoğlu, imanına şirk, amellerine fısk-u fücur karıştırarak, sapıklıkla sapmış, şeytana ve şeytanîlere kulluk yapmaya yönelenlerin ruh haletinde yalnız kalma ve yardım edilmeme korkusu vardır. Onlar, ALLAH'a olan, ahirete olan inançlarının zayıflaması, hatta tamamen kalbden çıkması hasebiyle, dünya gözüyle gördükleri ilâhlar! Rabler! Edinme gereği hissetmektedirler.

"Onlar ALLAH'ı bırakıp(güya)kendilerine yardım edilecekler ümidiyle(başka)mabudlar edindiler." (5)

Ahirete inancı kalmayan insanlar, dünyada gözlerinin gördüğü güçlere!(mabud)sahte ilâhlar edinme ve onların varlığından yardım görme arzusuna yöneldiler. Sanmaktadırlar ki,güç gibi görünen çağın tağutları, kendilerini himaye edecek,koruyacak, yardımını esirgemeyecek!... Oysa o sahte ilahların, yani tağutların, çağın firavunlarının kölesi olduklarının, kullanıldıklarının, yeri ve zamanı geldikçe yem olarak öne sürüldüklerinin; sahte ilahların, güçlerin! dünya saltanatının devamı uğruna feda edildiklerinin ve edileceklerinin farkında değillerdir… Sanmaktadırlar ki, 21. asrın tağutları, elde edindikleri maddi güçle, onları koruyacak, himaye edecek!... Mümkün değildir ki, bu adalet, ancak ve ancak yüce yaradan ALLAH'a ve O'na şirk koşmaksızın, indirdikleriyle hükmedecek kullarına aittir. Şirk koşmaktan ısrarla kaçınan kul, adâletle hükmedecektir, zira ALLAH'ın indirdikleriyle hükmedecektir…
Muvahhid mü'min, kendisini her şeyiyle Rabbimiz ALLAH'a teslim eder :

"De ki:'' Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi ALLAH içindir.

O'nun ortağı yoktur. Ben, bununla emr olundum ve Müslümanların ilkiyim.''

De ki:''ALLAH, her şeyin Rabbi iken,hiç ben, ALLAH'dan başka Rabb mı isterim?....." (6)

Ve bu Ayet'ler ışığında, imanını ilân eder, zira bu ilânın yapılmasını Rabbimiz ALLAH (c.c) istemektedir.

"……müşriklerden olmayın." (7)

Hayatımız ve ölümümüz ALLAH için olması gerekirken, mevcut işgalci egemen tağutlara kul olmak, hayatı ve ölümü onların gayr-i islâmî arzularına göre tanzim etmek, müstekbirleşmişleri daha da müstekbir yapmakta ve müşrik vasfını haiz kılmaktadır. Oysa ALLAH (c.c), "müş riklerden olmayın'' buyurarak, ALLAH'ın düşmanları gibi olmayın diye en önemli uyarıyı yapmıştır. Gökte hükmedici ALLAH (c.c) olduğu gibi, yerde de hükmeden, ilâhımız, Rabbimiz, Melikimiz ALLAH azze ve celledir. Ahiretteki konumunu düşünen duyarlı Müslüman, bu hassas konuyu inceleyip, tahkiki iman ile Rabbine yönelir. Bu Tahkiki iman (ilme dayalı) iman eden muvahhid mü'min; sağlam, sarsılmaz inancıyla başına gelecek musibetlere sabredecektir. Yukarıda (Ebu'd-Derdâ) Hadis'inde belirtildiği gibi, ateşe atılsa da, paramparça edilse de, asla taviz vermeden yürüyen muvahhid anne, babaların ve yetiştirecekleri muvahhid evladın başına gelecek her musibet, derecelerinin yükselmesine, hatalarının silinmesine bir vesîle olacaktır. Bu musibetleri bütün Peygamberler yaşamıştır. Rasûl (s.a.s)'ün ve Ashabı'nın izince gidenlerde yaşayacaktır kuşkusuz… Cenneti kazanmak isteyenlere sabırda sebat etmeleri bu sabrın beraberinde sabrı getireceği müjdelenir :

"Kim sabretmek isterse, ALLAH ona sabır verir.'' (

Bu sabır cenneti kazanmak için yarıştır…

"Hayırda yarışın…'' Ayet'te belirtilen yarış cennet için olmalıdır;

"Ki onun mührü misktir. O halde yarışanlar bunun için yarışsınlar…." (9)

Cenneti kazanmak kolay değildir. Tarih boyunca Hakkın öncüleri olanlar, daima zulme uğramışlar ve sabırlarıyla imtihana çekilmişlerdir. Kur'an'ı Kerim'de, Yunus Suresi'nin 85 ve 86.cı Ayet'lerini incelediğimizde, Hz.Musa (a.s)'ya iman eden bir gurup gencin yatığı dua, bizlere şunları öğretmektedir :

"Biz, yalnız ALLAH'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi o zâlimler topluluğu içinde deneme(fitne)konusu yapma. Bizi Rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar."

Bu Ayet'lerin tefsirinde Ebu'l-a'la el-Mevdûdî şunları beyan etmektedir :

"Rabbimiz, bizi zulmeden bir kavim için bir fitne, bir yarlığama sebebi kılma'' duasının çok kapsamlı bir anlamı vardır. Her ne zaman Hakkın öncüleri olanlar, hakikatı hâkim kılmak, hüküm sürmekte olan kötülüğü kökünden kazımak üzere kıyam ederse, çeşitli tip zalimlerle karşı karşıya gelirler. Bu zalimler o veya bu sebeble daima onların bir eksiğini, kusurunu bulmaya çalışırlar.

Birinci tip zalimler her türlü gücü hakikat savunucularını alt etmek üzere seferber eden batıl savunuculardır. Diğer tipler ise, inandığını iddia eden ancak devrin iktidarıyla çatışmaya girmeye cesaret edemeyen sözde Hakk savunucularıdır. Bu tipler böyle bir şeyin faydasız ve boşuna gayret olduğunu ileri sürerek batılla savaşma konusunda aldıkları yanlış tavrı haklılaştırmak için mazeretler ileri sürerler. Bunu, alçakça tavırları yüzünden duyacakları vicdan azabını bastırmak için yaparlar. Tüm çabaları kendilerini değil, Hak öncülerinin yanlışlık içinde olduğunu ispata çalışmaktır. Bir başka güruh daha vardır ki, taraflar arası çatışmanın sonucunu bekleyerek ister hak, ister batıl safında olsun, güçlü tarafa geçerek onlarla işbirliği yaparlar. Şimdi hakikat savunucularının bu zalim insanlar için nasıl bir fitne nedeni olduğunu düşünelim. Eğer Hakk'ın yanındakiler dağılır ya da yenilirse, birinci guruptaki zalim güruh şöyle diyecektir:'' Zaten biz haklıydık, bu budalalar değil, aksi olsaydı yenilmezlerdi.''

İkinci gurupsa şöyle der: "Yenilgileri, şartları doğru değerlendiremediklerini ispatlamıştır. Büyük güçlerle çatışmaya girmeleri sonunda değerli hayatlarına mal oldu. Zaten ALLAH'ın emri devrin tiranlarından herhangi bir yasaklama olmaksızın en temel dini vecibelerimizi yerine getirebiliyorken kendimizi böyle tehlikelere atmamızı isteme bizden.''

Sonuncu gruptaki alelade insanların kendi hakikat ölçüleri şöyledir: "Galib olan haklıdır. Dolayısıyla uğradıkları yenilgi, Hakk davayı savunduklarını söyleyenlerin haksız olduklarını göstermiştir.'' işte böyle, hakikat savunucularının işlediği her yanlışlık, her hata, yüzyüze geldikleri beklenmedik durumlar karşısında gösterdiği her zaaf, herhangi bir yenilgi karşısında içine düştükleri moral çöküntü, bâtıla meyyal olanlar için iyi bir mazeret teşkil eder. Sonuç olarak, Hakka ''davet'' davetçilerin "yenilgi''sinden birkaç yıl sonra rafa kaldırılır.

Bütün bunlar muvahecesinde Hz. Musa'nın (a.s)ashabının duasının yerinde, zamanında ve anlamlı olduğu açıkça görülmektedir. "Rabimiz, bizden rahmetini esirgeme de, bu zalim kimseler için bir fitne, bir yargı nedeni olmayalım. Bizi yanlışlık, yenilgi ve zaaftan koru ve bizi bu dünyada muvaffak kıl ki, yarattıkların için bir hayır nedeni olalım zalimler için bir günah vesilesi değil…'' (10)
Muvahhid mü'minler her çeşit imtihandan geçerler, yukarıda anlatıldığı gibi, Bel'amla, münafıkla, korkakla ve şeytanın ALLAH ile aldatmasıyla karşılaşarak imtihan olunurlar…
Bu konuya kaldığımız yerden devam edeceğiz inşaALLAH.

Dipnotlar :

1- Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbu'l-Fiten,c.10, Hds no:4034
2- Â'lâ, 88/3
3- Nisa,4/116 ve 48
4- Zâriyat, 51/56
5- Yâsin, 36/74
6- En'am,6/163-164
7- Rum, 30/31
8- Sahih-i Buharî, 3/335
9- Mutaffifîn,83/26
10- Ebu'l-al'a el-mevdûdî, Tefhimu'l-Kur'an, Çev: Nazife Şişman. ist. 1986, C. 2, Sh. 358-359, insan yay…
Sevde Gök
rima
rima
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 266

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz