HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Müslümanın Müslüman Üzerindeki Hakları

Aşağa gitmek

Müslümanın Müslüman Üzerindeki Hakları Empty Müslümanın Müslüman Üzerindeki Hakları

Mesaj  rima Salı Tem. 20, 2010 1:55 pm

Ebu Hureyre (ra)den Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Müslüman’ın Müslüman üzerinde hakkı 5 tir.
1-Selam vermek 2-Davetine icabet etmek 3-Hastalandığında ziyaret etmek 4-Cenazesine iştirak etmek 5- Aksırdığında hayır duada bulunmak.”
Müslim’in başka bir rivayeti şöyledir: “Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı altıdır. Karşılaştığın zaman ona selam ver, seni davet ederse davetine git, nasihat isterse nasihat et, aksırır da Allah’a hamdederse yerhamukallah de, hastalandığında onu ziyaret et, vefatında cenazesinin ardından git.”
Müslümanların birbirlerine karşı yerine getirmeleri gereken bir takım hak ve vazifeleri vardır. Bu hak ve vazifeler maddi ve manevi alanda olabilir. Bunların yerine getirilmesi veya getirilmemesi durumunda doğacak mükafat ve sorumluluklarda dünyevi ve uhrevi müeyyideler olarak karşımıza çıkar. Fertlerin ve toplumların eğitiminde, dünyevî müeyyideler kadar, hatta ondan daha önemli ve daha tesirli olmak üzere manevî müeyyidelerin değeri vardır. Çünkü insanlar, herhangi bir şekilde işledikleri suçları gizleyebilir ve neticede dünyalık cezalardan kurtulabilirler. Fakat ahiret inancına ve işlediği her işin Allah tarafından bilindiği, karşılığının da hesap gününde verileceği itikadına sahip olan bir kimse, nerede olursa olsun kötülük yapmaz, suç işlemez. Böylece İslâm dini, müntesiplerine, dünya hayatında yaptıkları iyi veya kötü her işin karşılığını ahirette görecekleri inancını güçlü bir şekilde öğretir ve bunu kabul etmeyenin mü’min olamayacağını bildirir.
Hadiste konu edilen haklar öncelikle toplumun manevi dinamikleriyle ilgilidir. Çünkü bunların hiç birinin yapılmaması halinde bir cezası bir yaptırımı yoktur. Fakat İslâm toplumunun maddî dinamikleri de manevi hassasiyetleri üzerine oturur. Burada sayılanların her biri, iyi insan, iyi Müslüman olmanın, beşerî münasebetleri en üst seviyede tutmanın, kardeşliğin, dostluğun, yardımlaşmanın, sevinci ve kederi paylaşmanın, şefkat ve merhamet toplumu olmanın temel unsurlarıdır.
Selam Müslümanlar için adete bir paroladır.. başlangıçtır… Selam bu günkü yapısıyla halk arasında geleneksel – ruhsuz bir hale dönüştürülmüş bir âdetten başka bir şey değildir. Birbirlerine selam verenler iki dakika sonra birbirlerine küfredebiliyorlar maalesef.. Oysa Müslümanlar arasında selam, “seninle ilgileniyorum, sana güveniyorum-bana güvenebilirsin” içeriğine sahiptir. Peygamberimizin “Aranızda selamı yaygınlaştırın” sözüde bu boyuta işaret etmektedir. Yani selam yan yana durmak, birbirini idare etmek demek değildir. Küskün değil barışık olmanın, dargın değil yakın olmanın, kopuk değil irtibatlı olmanın sözlü ifadesidir. Müslümanlar SELAM olanın kullarıdır..Allah Es_ Selamdır “esenlik_barış_huzur ve güvenin kaynağı.” Müslümanlar O’na teslim olmakla birbirlerine esenlik olmuşlardır. Müslümanlardan oluşan İslam toplumu bu bağlamda darusselamın (esenlik yurdunun)dünyevi ölçekteki prototipidir. Selam bir iyi niyet dilekçesi, kardeşine dair esenlik temennisi, barış-saadet ve mutluluğu içeren ve güven veren bir davranıştır..
Davete icabet etmek size ikramda bulunan kimsenin ikramını kabul etmekle ona değer verdiğinizi göstermiş olursunuz. Bu da davet eden ile davet edilen arasındaki sevgi ve saygı bağlarını güçlendirme de önemli bir rol oynar. Peygamber efendimizden gelen rivayetlerde davetli bir kişinin nafile orucunu bozabilmesi yönünde ruhsat tanınmıştır.
Hastalık insanın en zayıf olduğu bir dönemdir o zaman hatırlanması kalpteki sevginin artmasına sebep olur. Hastalanan insanın neşesi gider üzüntüsü sıkıntı ve kederi artar, sabrı zorlanır. Hastalık insan bünyesini sarsar, moralini bozar. İşte böyle bir anda sağlığında kendisiyle beraber olanların hastalığında da kendisinin yanında olduğunu görmesi insanın moralini yükseltir. Hastalıların tedavisinde moralin inanılmaz derecede etkisinin olduğu artık tıbbın da kabul ettiği bir gerçek haline gelmiştir. Hasta bu ziyaretlerle kendisini önemseyen insanların olduğunu ve kendisinin önemli olduğunu kavrar. Hasta ziyaretinde bulunanların güzel temennilerde bulunması sabrı tavsiye etmeleri hasta kişinin hastalık imtihanını kazanmasına yardımcı olmada oldukça önemlidir.
Cenazeye katılmak… Ölüm her insanın dünya hayatında karşılaşacağı sondur.. Ondan kaçmak kurtulmak mümkün değildir. Müminlerin sağlıklarında birbirlerine karşı görevlerinin sonuncusu da ölüm anında cenazeye gitmek oradaki acıyı hüznü paylaşmak en önemli vazifelerindendir.” Acılar paylaştıkça azalır mutluluklar paylaştıkça çoğalır.” “Dost kara günde belli olur.” sözü bu gerçeğe işaret etmektedir.
Aksırana hayır duada bulunmak kalbin bir an için durup tekrar çalışmaya başlamasıyla bize hayat verenin adı ile duada bulunmak ve karşılığında yine dua edilmesi birlik ve beraberliğin kulluk şuuru içerisinde devamını sağlaması açısından çok önemlidir. Aksırmanın sağlık açısından bedeni dinçleştirme ve zihni uyanıklığı temin yönünden çeşitli faydaları olduğu söyleniyor. Bu durumda aksırmak nimettir ve her nimet gibi bu da Allah’tandır Allah’ın vermiş olduğu tüm nimetlere karşı hamd etmemiz de kulluk görevlerimizdendir.
İhtiyacı olana nasihat etmek.. ”Din nasihattir.” buyuruyor peygamberimiz. Nasihat kişinin hayrına ve kurtuluşuna vesile olan söz ve davranışların tamamıdır. Kişilerin sıkıntıda bulundukları anlarda onlara Allah için nasihatte bulunmak; çölde açlık ve susuzluktan perişan olan kimseye yemek ve su ikram etmek kadar hayatidir. Aynı zamanda ihtiyacı olana nasihatte bulunmak Allah’ın(cc) bir emridir.
Kur’an-ı Kerim’de peygamber Efendimizin uyarılma nedenini hatırlayalım
1,2 - Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye döndü
3 - (Ey Muhammed!) Ne bilirsin, belki de o arınacak,
4 - Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek. (Abese Suresi 1-4 ayetler)
Evet….. Peygamberimizden nasihat isteyen bir amaya peygamber efendimizin yüzünü ekşitmesi olayının anlatıldığı Abese suresi bizlerin bu konuya nasıl yaklaşılması gerektiği hususunda örneklik teşkil etmelidir.
 Hatice DURMUŞ
rima
rima
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 266

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz