HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

4444 Salât-i Tefriciye

4 posters

Aşağa gitmek

4444 Salât-i Tefriciye Empty 4444 Salât-i Tefriciye

Mesaj  yunis Çarş. Tem. 28, 2010 3:58 pm

selam hakkınızı helal ediniz. Yazıcak daha mantıklı bir yer bulamadığım için buraya naklediyorum.

Soru : Nette bir yerde İmam Kurtubiye isnad edilen aşağıdaki yazıyı gördüm . İmam Kurtubi böyle bir kelam etmişmidir veya 4444 Salât-i Tefriciye'yi okumanın bir kıymeti varmıdır? vesselam...

İmamı Kurtubî Hazretleri şöyle buyurmuş:

"Bir kimse, çok önemli bir işinin veya önemli bir dileğinin gerçekleşmesini, ya da üzerinde devam edip duran büyük bir belanın üzerinden çekilip gitmesi (kalkması) için "Salât-i Tefriciye"yi (4444) defa okuyup, bu mübarek Salâtü Selâm ile Yüce Peygamberimizi vesile edinse, hiç şüphe ve tereddüt yoktur ki, Yüce Allah, o kulunun istek ve muradının olması için hayırlı bir sebeb yaratır ve ona muradını verir."

yunis
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 24

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

4444 Salât-i Tefriciye Empty Geri: 4444 Salât-i Tefriciye

Mesaj  dareyn Çarş. Tem. 28, 2010 10:05 pm

Nette ve piyasada el kitabı olarak dolaşan Yasin kitapçıklarında bu salavat türünü görüyoruz.İmam Kurtubi'ye isnad ediyorlar ama hangi kitabında,nerede yazıyor kimse belirtmemiş.Türkçeye çevrilmiş eserlerinde bu öneriyi bulamadık.
Sünnet te olmayan,peygamberimizin tavsiye etmediği şeyleri ben yapmıyorum.Bundan korkarım da.Peygamberimizin(s.a.v) duaların kabulune dair çok daha kolay önerileri var sadece onları yapabilirim.

"Kim kötü bir çığır açar ve kendisine uyulursa, tâbi olanlara verilen günâhın bir benzeri hiç eksiltilmeksizin ona da verilir. Kim de iyi bir çığır ağar ve kendisine uyulursa, tâbi olanlara verilen sevabın benzeri hiç eksiltilmeksizin ona da verilir. "
Ahmed b. hanbel'in müsnedi

4444 salatı tefriciye çığırını açan ve bunu yaparak herhangi bir sünnetin ortadan kalkmasına da sebeb olmayan var mı bunu da bilemiyorum.şüpheli doğrusu...

Bize Ebu'l-Muğire haber verip (dedi ki) bize el-Evzâ'î, Yahya b. Ebî Amr eş-Şeybânî'den, (o da) Abdullah İbnu'd-Deylemi'den (naklen) rivayet etti (ki Abdullah) şöyle dedi: Bana ulaştı ki dinin (yok olup) gitmesinin başlangıcı sünnetin terke-dilmesi (ile olacakdır). İpin bir büklüm bir büklüm (daha çözülerek yok olup) gitmesi gibi din de bir sünnet bir sünnet (derken yok olup) gider.
(SÜNENİ DARİMİ)

peygamberimiz sıkıntılıyken neler yaparmış biliyor musunuz?
Ibni Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sıkıntı anında şöyle derdi:
"Lâ ilahe illâllâhu'l-azîmu'l-halîmü. Lâ ilaheillâllâhu rabbü'l-arşi'l-azimi. Lâ ilahe illâllâhu rabbü's-semâvâti ve rabbu'1-arzı. Rabbu'I-arşi'l-kerîm"
(Halım olan, büyük olan Allah'dan başka ilâh yoktur. Büyük Arş'in Rabbi olan Allah'dan başak ilâh yoktur. Göklerin ve yerin Rabbı olan Allah'dan başka ilâh yoktur; O, kerîm olan Arş'ın Rabbıdır)." Müslim'in rivayetinde: "Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Üzüntü veren bir iş geldiği zaman bu duayı okurdu," şeklindedir. Buhârı. Müslim. Tirmizi. Nesâî.

Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e üzüntü ve keder veren bir iş geldiği zaman şöyle derdi:
"Ya hayyu yâ kayyûmu birahmetike estağîsü." (Ey Hayy ve Kayyûm olan (ölmeyen ve her şeyi idare eden Allah), rahmetinle Senden yardım istiyorum...)"Tirmizî. (BENİM EN SIK SÖYLEDİĞİM DUA)

Ebû Hüreyre'den (Radıyaiîahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir iş üzüntü verdiği zaman, başını göğe kaldırıp buyururdu:
"Sübhânellâhi'l-azîmi."
(Yüce olsm ALLAH, bütün noksanlıklardan münezzehtir)" Fazla duâ edince de:
"Yâ hayyu, yâ kayyûmu" der idi.Tirmizi

Abdullah ibni Cafer'den, o da Hazreti Ali'den (Radıyallahu Anh) rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir: "Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bana şu sözleri telkin etti ve bana şiddet ve sıkıntı hali geldiği zaman onları söylememi bana emretti:
"Lâ ilahe illallâhu'l-kerîmu el-azimü sübhânehu tebârekellâhu rabbu'l-arşi'l-azîmi. Eihamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn.
(Büyük olan, Kerîm olan Allah'dan başka ilâh yoktur. O, noksanlıklardan münezzehtir. Büyük Arş'ın Rabbı olan Allah her şeyden yücedir Hamd, âlemlerin Rabbı Allah'a mahsustur)." Abdullah ibni Cafer, bu sözleri telkin edip öğrettirdi ve ateşli hastaya bunları üfürürdü. Ayrıca kızlarından yabancılarla evlenene bunları öğretirdi.Nesâî. îbn-i Sünnî. Ahmed b. Hanbel. îbn-i Hibbân.

Ebû Bekre'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:
"Üzüntü ve sıkıntılı kimsenin duaları şunlardır:
Allâhümme rahmeteke ercû, felâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin ve aslih lî şe'nî küllehû. Lâ ilahe illâ ente.
(Allah'ım! Senin rahmetini istiyorum; göz kırpması kadar bir zaman beni nefsime bırakma ve bütün halimi düzelt. Senden başka ilâh yoktur)"Ebu Davud

Ümeys'in kızı Esma'dan (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana buyurdu: "Sıkıntı ve üzüntü zamanında söyleyeceğin sözleri sana öğreteyim (Şöyle dersin):
"Allahu Allâhu rabbî, lâ üşrikü bihî şey'en."
(Benim Rabbîmdir Allah Allah, O'na hiç bir şeyi ortak koşmam) "Ebû Dâvud. İbn-i Mâce

Ebû Katade'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Sıkıntı ve musibet anında, âyetelkürsiyyi ve bakara süresinin son ayetlerini okuyan kimseyi, Allah Azze ve Celle kurtarır." îbn-i Sünnî.

Sa'd ibni Ebî Vakkas'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediği-ni işittim.
"Ben bir söz biliyorum; onu söyleyen bir dertliden muhakkak sıkıntı açılır gider. Bu da, kardeşim Yunus'un (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
"Lâ ilahe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn." diye yutulduğu balığın karanlık karnındaki duâsıdir. (Senden başka bir ilâh yoktur; sen bütün noksanlıklardan münezzehsin. Ben, nefsine zulmedenlerden oldum). ibn-i Sünnî. Nesâî. Tîrnıİzî. Hâkim, el-Müstedrek.

Sa'd dedi ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Zü'n-Nûn (Yûnus Aleyhisselâm), balığın karnında iken Rabbine etmiş olduğu dua şu idi:
"Lâ ilahe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn."
(Senden başka ilâh yoktur; sen bütün noksanlıklardan münezzehsin. Ben, nefsine zulmedenlerden oldum.) Herhangi bir şey hakkında bu duayı yapan müslüman bir adamın, muhakkak duasını Allah kabul eder." Tirmizi

Ebu Davud'da geçen bir hadiste ise şöyle bir ifade vardı.(bu hadis metni değil,aklımda kalan ifade.)
Müminin suresi 115. ayetten sonuna kadar olan ayetleri inanarak dağa okusan dağ sarsılır.

Özetle Dualar
"Lâ ilahe illâllâhu'l-azîmu'l-halîmü. Lâ ilaheillâllâhu rabbü'l-arşi'l-azimi. Lâ ilahe illâllâhu rabbü's-semâvâti ve rabbu'1-arzı. Rabbu'I-arşi'l-kerîm"
(Halım olan, büyük olan Allah'dan başka ilâh yoktur. Büyük Arş'in Rabbi olan Allah'dan başak ilâh yoktur. Göklerin ve yerin Rabbı olan Allah'dan başka ilâh yoktur; O, kerîm olan Arş'ın Rabbıdır)."

"Ya hayyu yâ kayyûmu birahmetike estağîsü." (Ey Hayy ve Kayyûm olan (ölmeyen ve her şeyi idare eden Allah), rahmetinle Senden yardım istiyorum...)"

"Sübhânellâhi'l-azîmi."
(Yüce olsm ALLAH, bütün noksanlıklardan münezzehtir)"

"Lâ ilahe illallâhu'l-kerîmu el-azimü sübhânehu tebârekellâhu rabbu'l-arşi'l-azîmi. Eihamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn.
(Büyük olan, Kerîm olan Allah'dan başka ilâh yoktur. O, noksanlıklardan münezzehtir. Büyük Arş'ın Rabbı olan Allah her şeyden yücedir Hamd, âlemlerin Rabbı Allah'a mahsustur)."

Allâhümme rahmeteke ercû, felâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin ve aslih lî şe'nî küllehû. Lâ ilahe illâ ente.
(Allah'ım! Senin rahmetini istiyorum; göz kırpması kadar bir zaman beni nefsime bırakma ve bütün halimi düzelt. Senden başka ilâh yoktur)"

"Allahu Allâhu rabbî, lâ üşrikü bihî şey'en."
(Benim Rabbîmdir Allah Allah, O'na hiç bir şeyi ortak koşmam)

"Lâ ilahe illâ ente sübhâneke innî küntü mine'z-zâlimîn."
(Senden başka ilâh yoktur; sen bütün noksanlıklardan münezzehsin. Ben, nefsine zulmedenlerden oldum.

Müminun 115
Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız? *
Müminun 116
Mutlak hakim ve hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan başka tanrı yoktur, O, yüce Arş'ın sahibidir.
Müminun 117
Her kim Allah ile birlikte diğer bir tanrıya taparsa, -ki bu hususla ilgili hiçbir delili yoktur- o kimsenin hesabı ancak Rabbinin nezdindedir. Şurası muhakkak ki kafirler iflah olmaz.
Müminun 118
(Resulüm!) De ki: Bağışla ve merhamet et Rabbim! Sen merhametlilerin en iyisisin.

şimdi sıkıntılı anda yukarıdaki duaları değilde sayıya indekslenip ,o duayı o sayıda çekmeye gayret edince yukarıdaki sünnetleri askıya almış olmuyormuyuz.

Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazreti Fatıma'ya (Radıyallahu Anha) şöyle buyurdu:
"Sana öğüt olarak vereceğimi dinlemekten seni alıkoyan nedir? Sen sabahladığın ve akşamladığın vakit şöyle demelisin:
"Ya hayyu ya kayyûmu bike esteğîsü feaslih Ii şe'nî küllehû ve lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin."
(Ey Hayy ve Kayyüm Ancak Senden yardım isterim. Benim bütün hallerimi düzelt ve bir lâhza(an) beni nefsime bırakma."İbn-i Sünnî, Nesâî. Hâkim.

Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre: "Resûlül-lah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sabahladığı ve akşamladığı vakitlerde şu duayı okurdu:
"Allâhi inne eselüke min fec'etiI-hayri ve eûzü bike min fec'etiş şerri." (Allah'ım! Ansızın gelecek hayırdan isterim Senden. Kötülüğün ansızın geleninden de Sana sığınırım. İbn-i Sünnî.

İbni Abbas'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
"Bir adam, başına felâketler geldiğinden Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şikâyet etti. Buna karşılık Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona dedi: Sabahladığın zaman şunu söyle; sana hiç bir şey (musibet, geçmez.
"Bismiîlâhi ala nefsî ve ehlî ve mâli ve dini"
(Kendimi, ehlimi ve malımı ve dinimi Allah'ın adıyla korurum) Adam bunları söyledi de, bütün felaketler ondan gitti." ibni sünni

Ebu'd-Derdâ'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim sabah ve akşam yedi kez şu sözleri söylerse, dünya ve ahiret işlerinden kendisine üzüntü veren şeyleri Allah giderir:

(Hasbiye'llâhu lâ ilahe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l-arşi'l-azîmi."

(Allah bana kâfidir; O'ndan başka ilâh yoktur. O'na tevekkül ettim; O, büyük Arş'ın Rabbıdır." (Bu bir ayettir aynı zamanda)
İbn-i Sünnî. Ebû Dâvud.


Talk ibni Hubeyb'den rivayet edildiğine göre demiştir: Bir adam, Ebû'd-Derdâ Hazretlerine gelip dedi ki, evin yandı? O, yanmadı; çünkü Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işittiğim kelimelerle Allah Azze ve Celle bunu yapmaz. Kim ki, gündüzünün evvelinde bu sözleri söylerse, akşamlayıncaya kadar ona musîbet değmez. Gündüzün sonunda bunları kim söylerse, sabahlayıncaya kadar ona musîbet değmez. O sözler şunlardır, dedi:
"Allâhümme ente rabbî, lâ ilahe illâ ente aleyke tevekkeltü ve ente rabbü'l-arşi'l-azîmi. Mâ şâallâhu kâne, vemâ lem yeşe'lem yekûn. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi'-aliyyi'1-azîm, A'lemu ennellâhe alâ külli şey'in kadir ve ennellâhe kad ehâta bikülli şey'in ilmâ. Allâhümme innî eûzü bi ke min şerri nefsî ve min şerri külli dâbbetün ente âhizun binâsiyetihâ. İnne rabbî alâ sıratın müstakim,"
(Allah'ım, Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Sana tevekkül ettim, Sen büyük Arş'm Rabbısın. Allah'ın dilediği olur; dilemediği olmaz. İbâdetlere güç yetirmek ve kötülüklerden korunmak, ancak yüce olan büyük Allah'ın kuvvet ve kudreti iledir. Biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir. Allah ilmi ile her şeyi kuşatmıştır. Allah'ım! Nefsimin kötülüğünden ve kudret elinle tuttuğun her canlının kötülüğünden Sana sığınırım. Benim Rabbım doğru (hak) yol üzeredir)" İbn-i Sünnî. Tâberânî

îbni Sünnî, bu hadisi başka bir yolla, Peygamber Salllalahu Aleyhi ve Sellem'in ashabından bir adamdan rivayet etti ve "Ebu'd-Derdâ'dan" rivayet, demedi. Bu rivayette, Ebû'd-Derdâ Hazretlerine adamın gelmesi tekerrür edip ona şöyle demiştir: Yangın evine ulaştı, evin yandı. Ebû'd-Derdâ, cevab verir: Yanmamıştır; çünkü ben, Peyamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğini işittim:
"Kim sabahladığı zaman, bu sözleri söylerse (yani yukarda anlatılanları okursa), ona, nefsi, ehli ve malı hakkında hoşlanmayacağı bir şey isabet etmez." Gerçekten ben, bugün bu sözleri söyledim (benim evim yanmamıştır). Sonra dedi ki, kalkın beraber gidelim. Kendisi ile beraber yanındaki adamlar kalktılar ve evine kadar gittiler. Gerçekten onun evinin çevresi hep yanmış; fakat onun evine bir şey değmemişti.

Osman ibni Affan'dan rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Her günün sabahında ve her gecenin akşamında, üç kez şunları söyleyen bir kula hiç bir şey zarar vermez:
"Bismillâhillezî lâ yedurru ma'a ismihî şey'un vel-arzı velâ fissemâi
ve hüve's-semî'ul'alîm."
(İsmini anmakla, ne yerde ve ne de gökte hiç bir şey zarar vermeyen . Allah'ın adı ile korunurum. O, her şeyi işitir, her şeyi bilir)
Ebû Dâvud. Tirmizî. îbn-i Mâce. Nesâî.

Tirmizî demiştir ki, bu hasen bir hadistir, sahihdir. Tirmizî'nin naklettiği lâfızlar bundan ibarettir. Ebû Davud'un rivayetinde ise: "Ona büyük belâ isabet etmez." ifadesi vardır.

sayı konusuna gelince

rivayetleri ayrı ayrı yazmadan kısaca ifade etmeye çalışayım

genelde kimi dualar için 3 defa okuyun diye var

bir kaç dua için 7 defa okuyun var

ben günde 70 defa bir diğer rivayette 100 defa istiğfar ederim diye var

her mafsalınıza (eklem)bir sadaka düşer.insanoğlunda 360 mafsal vardır.o halde her mafsal sayısınca sübhanallah,elhamdülillah,allahu ekber ve la ilahe illallah deyin tarzında var

salavat zaten çok olmalı

100 defa rabbiğfirli ve tüb aleyye inneke entettevvabür rahim

zikrini bir topluluk içinde söylediğine dair rivayet var

100 defa la ilahe illallahulmelikul hakkul mubin deyin diye bir rivayet var

hatta hepsinin yerine cüveyriye annemize öğrettiği zikir var

Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir sabah vaktinde sabah namazı için Cüveyriyye'nin (Radıyallahu Anha) yanından çıktı; Cüveyriyye de namazgahında oturuyordu, (zikrediyordu. Sonra Cüveyriyye aynı namazgah üzerinde otururken (zikrederken) Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem kuşluk vakti (eve) dönmüş oldu. Bunun üzerine Peygamber efendimiz hanımına şöyle buyurdu:
"Bugün senden aynlalı beri hep bu hal üzere mi durdun?" Cüveyriyye:
- Evet, dedi. Buna karşılık Hazreti Peygamber:
"Ben senden sonra üç kerre dört kelime söyledim ki, eğer senin gün boyu söylediklerinle onlar tartılaydı, söylediklerine ağır basardı. (Üç kerre söylediğim sözler şunlardır):

(Sübhânellâhi vebihamdihî, adede halgıhî ve rıda nefsihî ve zînete arşihî ve midâde kelimâtihî).

(Allah'ın yaratıklarının sayısınca, Allah'ı noksanlıklardan tenzih ve O'na hamd ederim.

Allah'ın zâtının razı olacağı kadar, Allah'ı noksanlıklardan tenzih ve O'na hamd ederim.

Allah'ın arşının ağırlığınca, Allah'ı noksanlıklardan tenzîh ve O'na hamd ederim.

Allah'ın kelimelerinin miktarınca, Allah'ı noksanlıklardan tenzîh ve O'na hamd ederim.)

Bir rivayette de şöyledir:
"Sübhânellâhi adede halgıhî, sübhânellâhi ridâ nefsihî, sübhânellâhi zînete arşihî, Sübhânellâhi midâde kelimâtihi).
(Allah'ın yaratıklarının sayısınca Allah'ı tenzih ederim, Zâtının rızâsın-ca Allah'ı tenzih ederim, Arş'ın ağırlığınca Allah'ı tenzih ederim, kelimelerinin mıkdarınca Allah'ı tenzih ederim.
Müslim. Ebû Dâvud. Tİrmizî. Nesâî.

"Şu sözleri on kerre söyleyen kimse, İsmâîl (Aleyhisselâm) evladından dört kişiyi âzât etmiş gibi olur (o kadar sevabı kazanır):
"La ilahe illallahu vahdehû lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü ve hüve alâ külli şey'in kadir”
(Allah'dan başka ilâh yoktur, yalnız. O vardır, ortağı yoktur. Mülk O-nundur, hamd O'nundur ve O, her şeye kadîrdir.

100 defa söyleyin diye de var.hatta 1 defa söylemek şeytandan korunmaya kafi...

Kim bir günde yüz defa:
"Lâ ilahe illallâhu vahdehû, lâ şerike leh, lehülmülkü ve lehülhamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr"

(Allah'dan başka ilâh yoktur; yalnız O vardır. O'nun ortağı yoktur. O'nundur Mülk, O'nundur hamd. O, her şeye kadirdir), derse, onun için âzâd edilen on köle sevabı olur, ona.yüz iyiliğin sevabı yazılır ve ondan yüz günah silinir ve o gün akşamına girinceye kadar şeytandan korunmasına vesile olur. Bu kimsenin söylediklerinden daha faziletlisini hiç kimse getirmiş olmaz; ancak ondan daha fazla olarak (bu sözleri) söyleyen müstesna..."

Yine Peygamber (Aleyhissalâtü vesselam) buyurdu: "Kim günde yüz kerre:
"Sübhânellahi ve bihamdihî

(Allah'a hamd ederek O'nu noksanlıklardan tenzih ederim) derse, günahları deniz köprükleri kadar olsa bile hepsi silinir. "
Buhârî. Müslim. Tirmizî. Muvattâ'. Nesâî.

"Sîzden her birinizin âzâlan (organları) üzerinde bir sadaka (vermek) vardır: Her tesbîh bir sadakadır, her hamd bir sadakadır, her tehlîl (lâ ilahe illallah) bir sadakadır, her tekbîr (Allahu Ekber) bir sadakadır, iyiliği emretmek bir sadakadır, kötülükten alıkoymak bir sadakadır. Bunların hepsine de kuşlukta kılacağın iki rekât namaz kifayet eder.
Müslim.

Sa'd b. Ebi Vakkas dan (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, kendisi Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir hanımın yanına vardı ki, onun önünde teşbih çekmekte olduğu çakıl yahut çekirdek taneleri vardı. Hazreti Peygamber ona şöyle buyurdu:
"Dikkat et ey hanım! Sana şu yaptığından daha kolay yahud daha faziletli olan şeyi bildireyim mi?" dedi. Sonra buyurdu (Şöyle dersin):
"Sübhânellâhi adede mâ haleka fissemâi, Sübhânellâhi adedemâ haleka fi'larzı, Sübhânellâhi adede mâ beyne zâlike, Sübhânellâhi adede mâ hüve hâlikûn.

(Gökte yarattığı şeyler sayısınca Allah'ı noksanlıklardan tenzih ederim, yerde yarattığı şeyler sayısınca Allah'ı tenzih ederim, semâ ile arz arasında olanlar sayısınca Allah'ı tenzih ederim, yaratacağı şeyler sayısınca Allah'ı tenzih ederim. Allahu Ekber de bunun gibi, Elbamdü Lillâh da bunun gibi, Lâ ilahe illallah da bunun gibi, Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh bunun gibi), (söylersin)."

Yani: ALLAHÜ EKBER ADEDE MÂ HALEKA FİSSEMÂİ, ALLAHÜ EKBER ADEDE MÂ HALEKA FİL'ARZI, ALLAHÜ EKBER ADEDE MÂ BEYNE ZÂLİKE, ALLAHÜ EKBER ADEDE MÂ HÜVE HÂLİKUN.

ELHAMDÜ LİLLÂH ADEDE MÂ HALEKA FİSSEMÂİ, ELHAMDÜ LİLLÂH ADEDE MÂ HALEKA FİL'ARZİ,

ELHAMDÜ LİLLÂH ADEDE MÂ BEYNE ZALİKE, ELHAMDÜ LİLLÂH ÂDEDE MÂ HÜVE HÂLÎKUN.

LÂ İLAHE İLLALLAH ADEDE MÂ HALEKA FİSSEMÂİ, LÂ İLAHE İLLALLAH ADEDE MÂ HALEKA FİL'ARZI, LÂ İLAHE İLLALLAH ADEDE MÂ BEYNE ZÂLÎKE, LÂ İLAHE İLLALLAH ADEDE MÂ HÜVE HÂLİKUN.

LÂ HA VLE VE LÂ KUVVETE ADEDE MÂ HALEKA FİSSEMÂİ, ' LÂ HA VLE VE LÂ KUVVETE ADEDE MÂ HALEKA FİL 'ARZI, LÂ HAVLE VE LÂ KUVVETE ADEDE MÂ BEYNE ZÂLİKE, LÂ HAVLE VE LÂ KUVVETE ADEDE MÂ HÜVE HALİKUN. şeklinde söylenerek taş ve çekirdek benzeri şeylerle saymaya gerek kalmaz.
Ebû Dâvud. Tirmizi.

Binle ifade edilen zikir yok hadislerde ,en fazla yüzle ifade edilen var.

sıkıntılardan kurtulmak ve ihtiyaçlarımızın gerçekleşmesi için bol istiğfar yapmalıyız.hadisler de bu tavsiyede var.
bir de ismi azam duaları var.hadislerde peygamberimizden öğrendiğimiz ve kimi kuran ayetlerinde.












dareyn
dareyn
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 482
Yaş : 50
Nerden : Dünya

http://my.opera.com/muhacir/blog/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

4444 Salât-i Tefriciye Empty Geri: 4444 Salât-i Tefriciye

Mesaj  dareyn Çarş. Tem. 28, 2010 10:12 pm

Muhtemelen birisi bir derde müptela olmuş ve içinden gelen bu cümlelerle uzun süre salâtü selam okuyarak Allahtan derdinin giderilmesini istemiş, Allah da duasını kabul etmiştir. Sonra da bu çokça okumayı, herkesin aklında kalsın diye 4444 sayısıyla sınırlamışlar ve bu salâvatı bu kadar okuyanın derdine Allah çare verir demişlerdir. Oysa duaların kabulünü sağlayan pek çok şartlar ve sebepler vardır: Dua edenin samimiyeti, çok bunalmış ve hatalarını sildirecek kadar sıkıntı çekmiş ve cezasını tamamlamış olması, çok candan ve ihlâsla dua etmesi, büyük bir iyilik yaptıktan sonra dua etmesi, Allahın veli bir kulu olması, belli zamanlarda ve belli yerlerde dua etmesi ve böylece okuduğu duayı bir ismi azam duası haline getirmesi.
Dolayısıyla bu salâvat cümleleriyle dua edip isteğine kavuşan birisinin bulunmuş olması, herkesin bu sayıda bu salâvatı okuyarak isteğini elde etmesi anlamına gelmez. Hatta istediğini Allahtan isteme yerine sanki bu salâvat cümlelerinin ve 4444 sayısının bir şifre ve sihirli bir etki oluşturduğunu zannedip, tesiri bundan beklemek, sevap değil, Allah korusun şirk bile olabilir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, "salât-i tefriciye", ya da “salât-ı nâriye” olarak bilinen cümleler, bilinmeyen bir insanın bir araya getirdiği cümlelerdir ve bir yorumla çok güzel manalar içermektedirler. Allah Rasulüne bunlarla da salâtü selam okumanın hiç bir sakıncası yoktur, hatta anlamları doğru bilinirse bu güzeldir. Ancak bu cümlelerden ya da bunların belli sayılarda tekrarlanmasından bir medet umma, insanı Allahtan uzaklaştırabilir, kaş yapayım derken göz çıkarılmış olabilir. İnsan tesiri Allah’tan değil, bunlardan beklemiş olabilir. Dolayısıyla bunlar okunursa bu bilinçle ve manaları düşünülerek okunmalıdır. Bununla yapılan dua mutlaka kabul edilir diye de inanmamalıdır. Yani bu kelimelere ve bu sayıya bir kutsiyet vermemek gerekir. Çünkü Kutsallık Allah’tandır ve Allah bu kelimeleri bize ne kendi öğretmiştir, ne de Rasulü vasıtasıyla öğretmiştir. Yani buna Allah’ın bir kutsallık verdiği bilinmemektedir.

FARUK BEŞER
dareyn
dareyn
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 482
Yaş : 50
Nerden : Dünya

http://my.opera.com/muhacir/blog/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

4444 Salât-i Tefriciye Empty Geri: 4444 Salât-i Tefriciye

Mesaj  dareyn Çarş. Tem. 28, 2010 10:23 pm

Ebu Zerr-i Ğifariy r.a. dedi ki, Rasûlullah s.a.v. şöyle buyurdu: “Muhakkak ki ben bir ayet biliyorum ki, eğer insanlar ona sarılsaydılar, onlara yeterdi”.. Sonra: “Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter.” ayetini tilavet etti…(Talak suresi 2.ve 3. ayetten bölümler)

وَمَن يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَل لَّهُ مَخْرَوَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُ

ve men yettekıllâhe yec’al lehu mahrecâ(mahrecen).Ve yerzukhu min haysu lâ yahtesib(yahtesibu), ve men yetevekkel alâllâhi fe huve hasbuh(hasbuhu)

Abdullah İ. Abbas r.a.dan rivayet ediliyor ki Rasûlullah s.a.v. şöyle buyurdu: “Kim isitiğfarı çoğaltırsa (çok istiğfarda bulunursa) Allah onun için her kederden bir kurtuluş, her darlıktan bir çıkış oluşturur ve onu ummadığı bir taraftan rızıklandırır”.

Sevban r.a.dan rivayet ediliyor ki, Rasûlullah s.a.v. şöyle buyurdu: “Muhakkak ki kul, günahı sebebiyle, kendisine isabet edecek olan rızkından mahrum olur… Kaderi, ancak dua geri çevirir… Ömrü de ancak Birr (yakınlık sağlayıcı ameller, iyilik) artırır”.
dareyn
dareyn
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 482
Yaş : 50
Nerden : Dünya

http://my.opera.com/muhacir/blog/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

4444 Salât-i Tefriciye Empty Geri: 4444 Salât-i Tefriciye

Mesaj  dareyn Çarş. Tem. 28, 2010 10:25 pm

biraz uzatmışım hakkınızı helal ediniz sunny
dareyn
dareyn
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 482
Yaş : 50
Nerden : Dünya

http://my.opera.com/muhacir/blog/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

4444 Salât-i Tefriciye Empty Geri: 4444 Salât-i Tefriciye

Mesaj  abdullah Perş. Tem. 29, 2010 9:52 am

Duanın Arapça Metni:

اللهُمََّ صَلِّ صَلاةً كامِلَةً و سَلِّمْ سَلاماً تا مّاً على سَيِّدِنا مُحَمَّدٍ الَّذِي تَنْحَلُ بِهِ العَقْدُ و تَنْفَرَجَ بِهِ الكَرْبُ و تُقْضَى بِهِ الحَوائِجُ تُنالُ بِهِ الرَّغائِبُ و حُسْنُ الخَواتِيمِ يُسْتَسْقىَ الغَمامُ بِوَجْهِهِ الكَريمِ و على آله و صَحْبِهِ عَدَدَ كُلِّ مَعْلومٍ لَكَ.

Duanın Türkçe Anlamı:

“Ey Allah’ım! Kendisiyle bağın çözüldüğü, üzüntünün giderildiği, ihtiyaçların yerine getirildiği, isteklerin ve akıbetlerin en güzelinin elde edildiği, kendisinin kerim yüzü ile bulutlardan yağmur istenilen; efendimiz Muhammed’e, onun ailesine ve ashabına, senin bildiğin tüm sayılarla tam bir salat ile salat et ve tam bir selam ile de selam et.”

Allah Rasûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e yapılan; sahih olan ve olmayan birçok sala (dua) bulunmaktadır. Bunlar içerisinde sahih olmayanlar bazen sakıncalı söz ve ifadeleri içermektedir. Bu duaları; Muhammed b.Cemil Zînu ‘Beşerin En Hayırlısı Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e Salat Ve Selamın Faziletleri’ adlı kitabında toplamış, Kur’an ve sünnete ters düşen ifadeleri açıklayıp ortaya çıkarmıştır. Allah (Azze ve Celle) ona hayırla karşılık versin.

Dua-i Tefrîciye hakkında şöyle demektedir:
Bu dua, ‘Dua-i Nariye’ diye de isimlendirilir. Bu dua insanların çoğu tarafından; ‘Her kim bu duayı 4444 defa üzün-tünün gitmesi ve ihtiyacın karşılanması niyeti ile okursa, o kimsenin ihtiyacı yerine getirilir.’ diye bilinmektedir. İşte bu iddia batıl olup hiçbir delili yoktur. Yani Kur’an ve sahih sünnetten hiçbir delili olmayıp uydurmadır. Çünkü tevhid inancı gereği her müslümanın; bağı çözenin, üzüntüyü giderenin, ihtiyaçları yerine getirenin ve insanın kendisine dua ettiği zaman istediği şeyi verenin sadece Allah (Azze ve Celle) olduğuna inanması zorunludur. Kur’an bizi o inanca çağırır, Allah Rasûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de bize onu öğretmiştir. Dolayısıyla hiçbir Müslümana, üzüntüyü gidermesi ve hastalığa şifa vermesi için Allah (Azze ve Celle)’tan başkasına dua etmesi caiz olmaz. İsterse kendisine dua edilen kimse, mürsel (gönderilmiş elçi) bir melek veyahut da mukarreb (yakınlaştırılmış) bir Nebi olsun fark etmez. Kur’an-ı Kerim, Rasûllerden ve Nebilerden de olsa Allah (Azze ve Celle)’tan başkasına dua edilmesini kabul etmez ve şöyle der:
﴾ ﴾ De ki: Allah (Azze ve Celle)’ın dışında iddia ettiklerinizi çağırın. Onlar sizden ne zararı gidermeye ne de değiştirmeye sahip olamazlar. Onların yalvardıkları bu varlıklar Rablerine _hangisi daha yakın olacak diye_ vesile ararlar; O’nun rahmetini umarlar ve azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı, sakınılacak bir azaptır.﴿ (İsra Sûresi 56-57)﴿

Sahabî İbni Mesud (Radıyallahu Anh) dedi ki: “ Bu ayetler, Arap’tan bir grup insanların cinlerden bir gruba ibadet eden kimseler hakkında inmiştir. Nihayet o cinler müslüman oldu. O insanlar ise onların Müslümanlığının şuurunda olmadan onlara ibadet ediyorlardı.”(Buhârî 4518, İbni Kesir 9/478)

Duanın içeriği ile ilgili olarak:

Birincisi; Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bizatihi kendisinin bağı çözer ve üzüntüyü giderir diye söylenip, anılmasına nasıl razı olsun ki? Aksine Allah (Azze ve Celle) Kur’an’da ona, kendisi için şöyle demesini emretmiştir.
﴾ De ki: Ben, Allah (Azze ve Celle)’ın dilemesi müstesna kendim için herhangi bir faydaya ya da zarara sahip değilim. Şayet ben gaybı bilmiş olsaydım, elbette hayrı çoğaltırdım ve bana kötülük de dokunmazdı. Ben, ancak inanan bir kavim için uyarıcı ve müjdeleyiciyim.﴿ (A’râf Sûresi 188)

İkincisi; Bir adam Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’a geldi ve: “Allah (Azze ve Celle)’ın ve senin dilediğin oldu.” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Beni Allah (Azze ve Celle)’a ortak mı yapıyorsun? Sadece Allah (Azze ve Celle)’ın dilediği oldu, de…” (Ahmed 1/214, Buhârî, Edebü’l-Müfred 783, Albânî, Sahiha 139)
Şayet duadaki, “...kendisi (Rasûlullah) ile ...” olan kısmını kaldırıp yerine “...sala ile ...” kısmını koyacak olsak, duanın yazılış tarzı 4444 defa okunacak sayı dışında elbette mana yönü ile doğru olurdu. Yani, “Ey Allah’ım! Salat (dua) ile bağın çözüldüğü salat ve selamın tamamı ile Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e salat ve selam et!” olurdu. Çünkü Nebi’ye salat etmek, keder ve üzüntünün giderilmesi için vesile kılınan bir ibadettir ve salat da salih amellerdendir.

Üçüncüsü; Ey Müslüman kardeş! Seni şirke düşürebilecek olan bu bid’at söyleniş tarzından sakın ve bu duayı Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’tan gelen şeylerle sınırlandır. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hevasından konuşmaz, hidayet ve kurtuluş ona tâbî olmaktadır. Ona muhalefette ise, amel geçersiz olur. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu hususta şöyle buyurmuştur:
“Her kim bizim işimizde olmayan bir amel işlerse, o reddedilmiştir.”(Müslim 1718/18)
“Fedailu’s-Salatu Ve’s-Selam Alâ Muhammedin Hayru’l-Enam”(Sayfa 48-49)

O halde bu duayı okuyup onunla tevessülden vazgeçmeli, önce Allah (Azze ve Celle)’a yönelmeli, O’na itaat etmeli, O’na isyandan sakınmalıyız. İstiğfarı çoğaltmalı, af dilemeli ve durumumuzu düzeltmeliyiz. Üzüntülü anlarımızda sahih olarak rivayet edilen dualarla dua etmeli ve duanın (ağrı kesici ilacın vücuda verdiği fayda gibi) mutlaka kendimize fayda vereceğine inanmalıyız.

Üzüntü ve sıkıntı anında yapılacak dualardan birkaçı:

-1اللهُمََّ إنِّي أعوذُ بِكَ مِنَ الهَمِّ و الحَزَنِ والعَجْزِ و الكَسَلِ و الجُبْنِ و البُخْلِ و ضَلَعِ الدَّيْنِ و غَلَبَةِ الرِّجالِ.

1-“Allah’ım! Kederden, hüzünden, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borcun belimi bükmesinden ve insanların bana galip gelmesinden sana sığınırım.”(Buhârî 6314)

2- اللهُمََّ رَحْمَتَكَ أرْجُو فَلاَ تَكِلْنِي إلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ و أصْلِحْ لِي شَاْنِي كُلَّهُ لاَ إلَهَ إلاَّ أنْتَ.

2-“ Allah’ım! Rahmetini umarım. Beni göz açıp kapatıncaya kadar da olsa nef-sime bırakma! Her işimi ıslah et! Senden başka ilah yoktur.” (Ebu Dâvud 5090, Ahmed 5/42)

3- لاَ اِلهَ اِلاَّ أَنْتَ سُبْحاَنَكَ إنِّي كُنْتُ مِنَ الظا لِمِينَ.

3-“ (Allah’ım!) Senden başka ilah yoktur. Seni (tüm noksanlıklardan) tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum.”(Tirmizî 3734)

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ.

http://www.ikder.net/
abdullah
abdullah
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 62

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

4444 Salât-i Tefriciye Empty Geri: 4444 Salât-i Tefriciye

Mesaj  rima Paz Ağus. 08, 2010 11:43 am

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“ Her kim çokça istiğfar ederse Allah onun her kederine bir kurtuluş, her sıkıntısına bir çıkış yapar ve onu ummadığı yerden rızıklandırır.”

Ahmed 4/55, Hakim 4/292

“Rabbinize istiğfar edin, çünkü O çok mağfiret edicidir. (Bağışlanma dileyin ki O) üzerinize semayı (yağmuru) bol bol indirsin, mallarla ve oğullarla size yardım etsin, size bahçeler versin ve sizin için nehirler akıtsın.) Nuh 10-12. Benzeri için bak: Hud 3, 52

﴾ …Her kim Allah’a karşı takvalı olur (sakınırsa) O ona bir çıkış yolu yaratır ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır…) Talak 2-3. Benzeri için bak: A’raf 96
rima
rima
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 266

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

4444 Salât-i Tefriciye Empty Geri: 4444 Salât-i Tefriciye

Mesaj  dareyn Paz Ağus. 08, 2010 1:13 pm

42 Şura / 21. Yoksa onların; inanç, ahlâk ve temel hukuk prensipleri, yani din konusunda Allah’ın izin vermediği kanunlar koyarak kendileri için bir inanç sistemi belirleyen ve sınırsız egemenliğinde O’na ortak olan sözde ilâhları mı var? Bu o kadar büyük bir suçtur ki, eğer bu dünyanın imtihân diyarı olduğuna, asıl ceza ve mükâfâtın ancak âhirette verileceğine dâir Rabb’in tarafından ezelden verilmiş bir karar olmasaydı, aralarında çoktan hüküm verilmiş ve işleri bitirilmiş olurdu. Fakat Allah, onları hemen helâk etmiyor, son ana kadar fırsat veriyor; ta Hesap Günü gelip çatıncaya kadar: Hiç kuşkusuz zâlimleri, can yakıcı bir azap bekliyor!

Kısa Meal Tefsiri
dareyn
dareyn
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 482
Yaş : 50
Nerden : Dünya

http://my.opera.com/muhacir/blog/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz