Hz.Ömer'e Mektup

[inşirah]

Saygıdeğer Ömer Efendim; Allah’ın selamı ,rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Evimizde annemin ve babamın okudukları kitaplardan ve sizin hakkınızda konuşmalarından dolayı ben de tanıdım sizi.Sizi neden sevdiğimi anlatacağım mektubu yazmaya karar verince duyduklarımı not almaya başladım.Aldığım notları baştan sona okuduğumda sizi eskisinden de çok sevdiğimi fark ettim.Bu notlarımı sizinle de paylaşmak isterim.

İnsanlara gerçek insanlığın anlamını yaşayarak öğretecek olan Peygamberi öldürmeye giderken yoluna çıkan ilahi sözler yönünüzü değiştirmiş. " Göklerdeki, yerdeki bu ikisi arasındaki ve toprağın altındaki her şey, yalnızca O’nundur. Sen sözü açığa vursan da, gizlesen de Allah için birdir. Çünkü O, gizliyi de bilir, ondan daha gizli olanı da. Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O’nundur. "(Taha 6-8 )Bu ayetlerle ruhunuz iman nuru ile yoğrulmuş ve Allah’a inandıktan sonra Allah’ın emirlerini hem yapar hem de yapmayanları uyarırmışsınız.

Peygamber efendimiz size hakkı batıldan ayıran anlamına gelen . "Faruk"lakabını vermiş.

Çok heybetli görünen ve çok sade giyinen biriymişsiniz.

Ayıplarınızı ve kusurlarınızı size hatırlatan insanları çok severmişsiniz.

Daha yaşarken cennetle müjdelenmişsiniz.Buna rağmen Allah’ın huzurunda hesaba çekilmeden önce kendinizi sık sık hesaba çekip, yerden aldığınız saman çöpüne bakarak "keşke şu saman çöpü ben olsaydım" dermişsiniz.

Yüzüğünüzün kaşında "Kefâkel mevtü vâızan" ölüm, bir nasihatçı olarak yeterlidir sözü yazıyormuş.

Yükünü yüklemeye çalışanlara yardım eder, yoksullara sırtınızda yiyecek taşırmışsınız.

İnsanların kalbinde şüphe oluşturmak için ayetler hakkında konuşanları dövermişsiniz.Bu ayetlere müteşabih ayetler denirmiş.

Hayatınızın son on yılını Muhammed Ümmeti’nin bir çobanı olarak geçirmiş,onları mutlu edebildiğiniz kadarıyla mutlu olmuş samimi bir Halife’ymişsiniz. İslam aleminin çobanlığını yaparken yoğun bir şefkat ve merhametle doluymuşsunuz.Bu şefkat ve merhametten olsa gerek gecenizi gündüzünüze katmışsınız.Bazen Medine’yi sabahlara kadar sokak sokak dolaşmışsınız. Her gece kör ve ihtiyar bir kadının altını temizlemeye, evini süpürmeye,yemeğini yedirmeye koşturmuş ve bu şerefli davranışa yıllarca devam etmişsiniz. Bazen Medine’ye gelen ve yol yorgunluğuyla uyuyup kalan tüccarların mallarını sabaha kadar Allah rızası için beklemişsiniz. Hem de adamların bundan hiç haberi olmadan.

Mekke’den Medine’ye Müslümanlar gizlice göç ederken siz gizlenmemişsiniz. Hatta kılıcınızı kuşanıp, yayınızı omzunuza takıp, elinize oklarınızı alıp Kabe’ye gitmişsiniz. Kabe’yi tavaf edip, namaz kıldıktan sonra, müşrikleri tek tek dolaşıp "Kim anasını evlatsız, çocuklarını yetim, karısını dul bırakmak istiyorsa şu vadide beni takip etsin" deyince, kimse sizi engelleme cesaret gösterememiş.

Çok hoşuma giden ve beni güldüren bir anınızı da öğrendim. Bir cariye Peygamberimiz Muhammed aleyhisselamın yanında def çalıp, şiir okuyormuş. Allah onlardan razı olsun Hz. Ebu Bekir ve Hz. Osman Peygamberimizin yanına gelmişler. Cariye çalıp söylemeye devam etmiş. Sonra siz de gelmişsiniz oraya. Sizi görünce defi altına alıp oturmuş ve susmuş. Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam bu olaya gülüp "Ey Ömer ! Şeytan seni görse yolunu değiştirir" demiş. Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam sizin için ayrıca " Gökte bir melek bulunmasın ki Ömer’e saygı duymasın. Yeryüzünde ise bir şeytan bulunmasın ki Ömer’ den kaçmasın. " "Şeytan, Ömer’i müslüman olduktan sonra görünce, yüzüstü yıkıldı. "demiştir.

Sevgili Efendim ! Aldığım notların sonuncusu ise beni çok üzen, yüreğimden bir şeyler koparan, klıma geldikçe gözyaşlarıma engel olamadığım şu acı olay : Bir sabah namazı, benim için, ümmet için ne acı bir sabah namazı. Firuz isimli köpeğin size yaklaşması , o lanet hançeri mübarek vücudunuza indirişi. Hüznün ve mahzunluğun zamanı şimdi. Gece ve gündüz kınıyor bu anı. Damla damla gözyaşlarım akıyor yüreğime. Kalbim göğüs kafesimi yarıp çıkacakmış gibi oluyor. Vücudunuzdan kanlar fışkırarak yere yığılmanız ve kendinize geldiğinizde "ve kâne emrullahi kaderen makdurâ : Allah’ın emri evvelce takdir edilen ve değişmez olan bir kaderdir. "(Ahzab 38) ayetini okumanız ve namazın kılınmasını emretmeniz. Ve evinizde yaralı halinizle namazı kılmanız. Muharrem ayının ilk gününde, güneş doğarken, İslam aleminin adalet güneşi, iman ve irfan güneşi olan siz dünyaya veda etmişsiniz. Bu olay sivri uçlu keskin bir bıçak gibi beynimde incecik bir ızdırap çizgisi oldu sanki. Ruhumu ızdırabla yoğurdu.

Hayatınızın 26. yılında öldürmek üzere yola çıktığınız insanı gerçek anlamıyla tanıyıp, O’nu hayatta bırakabilmek için defalarca hayatınızı ortaya koyan ve şerefi, üstünlüğü sadece İslam’ da arayan Siz vefat edince de O’nunla yan yana yatıyorsunuz. Ne mutlu size.

İman ve irfan güneşim , sevgili Ömer efendim Rabbim cennette sizi görmeyi , sizi ziyaret etmeyi bana ve Müslüman kardeşlerime nasib etsin. Sizi Allah için çok seviyorum. Sizi araştırıp, yaşantınızı öğrendikçe adeta yüreğimde süzülen sevda dalı oldunuz. Yiğitliğe sevdalandım, cennete sevdalandım. Yüreğim titremede, ruhumda bir hıçkırık oldunuz. Firdevs cennetinde buluşabilme dilek ve duasıyla hoşçakalın.

Ümmeti Muhammed’ den Kardeşiniz