Ulvi davet, ulvi elçiyi getirdi, Ulvi elçi de ulvi ahlakı doğurdu

[dareyn]

Gerçekten biz hiç nefsimize sorduk mu?
Ben acaba nasıl bir yol takip ederek insanları ikna edebilirim?
İnsanları bıktıracak ve usandıracak yolu terk ederek,
nasıl olurda dinimi,
davetimi kabul ettirebilirim?

İnsanları Allah’ın diniyle tanıştırmak isterken,
islamın ilkelerinden ve sünnetin hikmetli yolundan uzak kalarak mı ikna edeceğim?

Yoksa bunlara sadık kalıp,
en güzel ahlak ve edep içinde mi ikna edeceğim?

Hakikaten günümüz müslümanlarının
tahkikli, tahlilli bir din anlayışı kazanmaya çalıştıkları bu muhteşem merhalede,
bu soruya şöyle cevap verebiliriz,
“biz İslam’ın ilkelerini, sünnetin emirlerini yerine getirirken,
bizim gibi düşünmeyen, amel etmeyen veya bilmeyen kimselere,
en güzel ahlakla yol göstermeliyiz.

İşte ihlâslı davetçi müslümanın yapması gereken ulvi tutum budur.
O halde,
biz Rasulullah’ın göstermiş olduğu sebata, azimli sabra,
örnek davranışlarına, ahlaki tutumlarına,
hak ve adalet yolunda verdiği mücadelesine ve tavsiyelerine mutlaka sahip çıkmalıyız.


O bizim için en büyük örnektir.
Yaşanmış ve Yaşanılacak en güzel modeldir.
Allah onun elleriyle hidayet nurunu kalplere nüfus ettirdi.
Şüphesiz ki en büyük örnek alacağımız kişi de O olmalıdır.

Ulvi davet, ulvi elçiyi getirdi, Ulvi elçi de ulvi ahlakı doğurdu.
Ne mutlu doğan bu güzel ahlaka!
ubeydullah arslan