GELİN DAVETÇİ OLALIM
3 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
GELİN DAVETÇİ OLALIM
Zengindi,
malının ve mülkünün çokluğu mutlu etmemişti.
Artık hayatına son verecekti,
kararını vermişti.
batının ateist ve dinsiz kültürü ruhunu karanlıklara mahkum etmişti.
kalp paramparça
zihin sonsuzluğa doğru uçmak istiyordu.
eline ip aldı,
tavana bağladı,
sandelyeyi getirdi, ipin altına koydu,
tam bir ayağını attı, ikinci ayağını atıyordu,
kapı çalındı,
kapının zamansız çalması sinirlendirdi,
belki bir daha çalmazlar dedi, ayağını yeniden atmaya kalktı,
kapı ikinci defa çaldı,
biraz bekledi,
düşündü,
ama sinirliydi.
kim bu diyerek kendini toparladı kapıyı açmaya yöneldi,
Kapıyı açtığında karşısında üç sakallı müslüman gördü,
yüzleri tebessüm ediyor,
gözünün içine bakıyorlardı,
nurlu yüzlü bu insanlar selam verdiler,
adam, ne istiyorsunuz dedi,
biz şu mescidde akşam ezanında toplanacak İSLAM DAVETÇİLERİYİZ,
sizi de bekliyoruz gelir misiniz dediler, ayrıldılar.
Adam, kapıyı kapattı,
bir anda düşünmeye başladı,
ağladı,
elini başının arasına alarak düşünmeye daldı.
Akşam ezanı okunuyordu.
mescidin/caminin kapısında bir gölge belirdi.
gölge, şadırvana doğru gidiyordu,
abdest alanlara baktı,
onlar gibi abdest aldı
mescidin cümle kapısından içeri girdi,
içerde İSLAM DAVETÇİSİ sohbet ediyordu,
usulcacık hemen oturdu,
kimse onu tanımıyordu,
dinlemeye başladı,
islam davetçisi,
insanın, yaratılış hikmetini anlatıyor,
Zariyat süresi 56.ayeti tefsir ediyor,
Allah'ın kulları üzerinde ki ilk hakkının,
tevhid olduğunu ayetler ve hadisler ışığında hatırlatıyor,
Şirkin tanımını ve kötülüğünü haber vererek yürekleri serinletiyordu.
adam dinledikçe kalbi genişliyor,
yüreği İslam'a doğru açılıyordu,
yıllarca islam'dan uzak bir hayat yaşamış,
bunalıma girmiş, ölümü göze almıştı.
ama artık o duygular bir anda uçup gitmiş,
yerine bir rahatlık kalmıştı.
kalbi imanla doluyor, dili ayetleri tekrarlıyor,
tevhidin ve şirkin anlamlarını ezberlemeye çalışıyordu,
İSLAM DAVETÇİSİ sohbetini bitirince,
yanlarına gitti, onlara sarıldı, kokladı, öptü,
namazı nasıl kılacağını sordu,
tek tek sorular sorarak islam hakkında bilgi aldı.
İSLAM DAVETÇİLERİ yine başarmıştı
bir kapı çalarak nelere sebep olmuşlardı,
Günler sonra İSLAM DAVETÇİLERİ o şehri terk ederek
başka beldelere DAVET ETMEK amaçlı yolculuk ettiler,
aradan 8 ay gibi bir süre sonra dönüş için aynı mescide geldiler,
Mescide girdiklerinde sakallı bir kimse, sohbet ediyordu,
baktılar ki o hidayetine vesile oldukları adam ALLAH YOLUNDA İSLAM DAVETÇİSİ olmuş,
hemen ona doğru yöneldiler,
oturdular,
dinlediler,
ne güzel konuşuyordu,
ayet ve hadis ışığında
ilmi delillerle anlatıyordu.
her sözünü Allah şöyle buyurdu
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle şöyle buyurdu diyerek süslüyordu,
İSLAM DAVETÇİLERİ hüzünlendi, ağladı.
Sohbet bitince adamın yanına giderek ona sarıldılar, ağladılar, sohbet ettiler, birbirlerine dua ettiler,
Adam
onların elinden tutarak evine götürdü,
onlara hayatını anlattı,
aldığı en son kararı ve bunu gerçekleştirmek için adım attığında kendileriyle tanıştığını anlattı.
İSLAM DAVETÇİLERİ çok şaşırdılar ve Allah'a dua ettiler.
EY KARDEŞİM,
sen
İSLAM DAVETÇİSİ olmak için ne bekliyorsun?
İşte İSLAM DAVETÇİSİ,
bu tevhid, davet, merhamet, içinde kapı kapı dolanmadıkça
İNSANLARI KARANLIKTAN KURTARAMAYACAKTIR,
işte yolumuz, işte hedefimiz, işte bizim kitlelerimiz...
bu adam ve milletimiz hedefimiz.
GELİN DAVETÇİ OLALIM.
alıntı /ubeydullah arslan
malının ve mülkünün çokluğu mutlu etmemişti.
Artık hayatına son verecekti,
kararını vermişti.
batının ateist ve dinsiz kültürü ruhunu karanlıklara mahkum etmişti.
kalp paramparça
zihin sonsuzluğa doğru uçmak istiyordu.
eline ip aldı,
tavana bağladı,
sandelyeyi getirdi, ipin altına koydu,
tam bir ayağını attı, ikinci ayağını atıyordu,
kapı çalındı,
kapının zamansız çalması sinirlendirdi,
belki bir daha çalmazlar dedi, ayağını yeniden atmaya kalktı,
kapı ikinci defa çaldı,
biraz bekledi,
düşündü,
ama sinirliydi.
kim bu diyerek kendini toparladı kapıyı açmaya yöneldi,
Kapıyı açtığında karşısında üç sakallı müslüman gördü,
yüzleri tebessüm ediyor,
gözünün içine bakıyorlardı,
nurlu yüzlü bu insanlar selam verdiler,
adam, ne istiyorsunuz dedi,
biz şu mescidde akşam ezanında toplanacak İSLAM DAVETÇİLERİYİZ,
sizi de bekliyoruz gelir misiniz dediler, ayrıldılar.
Adam, kapıyı kapattı,
bir anda düşünmeye başladı,
ağladı,
elini başının arasına alarak düşünmeye daldı.
Akşam ezanı okunuyordu.
mescidin/caminin kapısında bir gölge belirdi.
gölge, şadırvana doğru gidiyordu,
abdest alanlara baktı,
onlar gibi abdest aldı
mescidin cümle kapısından içeri girdi,
içerde İSLAM DAVETÇİSİ sohbet ediyordu,
usulcacık hemen oturdu,
kimse onu tanımıyordu,
dinlemeye başladı,
islam davetçisi,
insanın, yaratılış hikmetini anlatıyor,
Zariyat süresi 56.ayeti tefsir ediyor,
Allah'ın kulları üzerinde ki ilk hakkının,
tevhid olduğunu ayetler ve hadisler ışığında hatırlatıyor,
Şirkin tanımını ve kötülüğünü haber vererek yürekleri serinletiyordu.
adam dinledikçe kalbi genişliyor,
yüreği İslam'a doğru açılıyordu,
yıllarca islam'dan uzak bir hayat yaşamış,
bunalıma girmiş, ölümü göze almıştı.
ama artık o duygular bir anda uçup gitmiş,
yerine bir rahatlık kalmıştı.
kalbi imanla doluyor, dili ayetleri tekrarlıyor,
tevhidin ve şirkin anlamlarını ezberlemeye çalışıyordu,
İSLAM DAVETÇİSİ sohbetini bitirince,
yanlarına gitti, onlara sarıldı, kokladı, öptü,
namazı nasıl kılacağını sordu,
tek tek sorular sorarak islam hakkında bilgi aldı.
İSLAM DAVETÇİLERİ yine başarmıştı
bir kapı çalarak nelere sebep olmuşlardı,
Günler sonra İSLAM DAVETÇİLERİ o şehri terk ederek
başka beldelere DAVET ETMEK amaçlı yolculuk ettiler,
aradan 8 ay gibi bir süre sonra dönüş için aynı mescide geldiler,
Mescide girdiklerinde sakallı bir kimse, sohbet ediyordu,
baktılar ki o hidayetine vesile oldukları adam ALLAH YOLUNDA İSLAM DAVETÇİSİ olmuş,
hemen ona doğru yöneldiler,
oturdular,
dinlediler,
ne güzel konuşuyordu,
ayet ve hadis ışığında
ilmi delillerle anlatıyordu.
her sözünü Allah şöyle buyurdu
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle şöyle buyurdu diyerek süslüyordu,
İSLAM DAVETÇİLERİ hüzünlendi, ağladı.
Sohbet bitince adamın yanına giderek ona sarıldılar, ağladılar, sohbet ettiler, birbirlerine dua ettiler,
Adam
onların elinden tutarak evine götürdü,
onlara hayatını anlattı,
aldığı en son kararı ve bunu gerçekleştirmek için adım attığında kendileriyle tanıştığını anlattı.
İSLAM DAVETÇİLERİ çok şaşırdılar ve Allah'a dua ettiler.
EY KARDEŞİM,
sen
İSLAM DAVETÇİSİ olmak için ne bekliyorsun?
İşte İSLAM DAVETÇİSİ,
bu tevhid, davet, merhamet, içinde kapı kapı dolanmadıkça
İNSANLARI KARANLIKTAN KURTARAMAYACAKTIR,
işte yolumuz, işte hedefimiz, işte bizim kitlelerimiz...
bu adam ve milletimiz hedefimiz.
GELİN DAVETÇİ OLALIM.
alıntı /ubeydullah arslan
Geri: GELİN DAVETÇİ OLALIM
dareyn demiş ki:
EY KARDEŞİM,
sen
İSLAM DAVETÇİSİ olmak için ne bekliyorsun?
GELİN DAVETÇİ OLALIM.
Geri: GELİN DAVETÇİ OLALIM
İbn Teymiyye
Mısır kalesinde hapiste,
...kuran okuyor ve sünneti öğretiyor,
göğsünde kuran ve sünnet
dilinde ayet ve hadis terennüm ediyor.
Şöyle diyor,
beni yurdumdan çıkarırlarsa çıkışım seyahettir,
eğer beni öldürürlerse ölümün şehadettir
eğer beni zindana atarlarsa atılışım Rabbimle halvettir.
Benim cennetim kalbimdedir.
zindan duvarları
bu kelimeleri bağrına basıyordu,
karanlık hücreler bir anda apaydınlık oluyordu.
tevhid ve sünnet imamı şerefle yatıyordu,
Şöyle diyordu:
Şüphesiz ki
benim göğsümde
Allah'ın kitabı ve Rasülünün sünneti bulunur.
Mısır kalesinde hapiste,
...kuran okuyor ve sünneti öğretiyor,
göğsünde kuran ve sünnet
dilinde ayet ve hadis terennüm ediyor.
Şöyle diyor,
beni yurdumdan çıkarırlarsa çıkışım seyahettir,
eğer beni öldürürlerse ölümün şehadettir
eğer beni zindana atarlarsa atılışım Rabbimle halvettir.
Benim cennetim kalbimdedir.
zindan duvarları
bu kelimeleri bağrına basıyordu,
karanlık hücreler bir anda apaydınlık oluyordu.
tevhid ve sünnet imamı şerefle yatıyordu,
Şöyle diyordu:
Şüphesiz ki
benim göğsümde
Allah'ın kitabı ve Rasülünün sünneti bulunur.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz