Namazı Gereği Gibi Kılmak
Namazı Gereği Gibi Kılmak
Yüce Allah’ın onlar namazlarında huşu içindedirler' dediği insanlar, Allah'ın huzurunda olmalarından dolayı sükun bulurlar ve rahatlarlar. Bu huşu bütün uzuvlarına kadar yayılarak hareket ve fiillerinde rahatlıkla kendini gösterir. Ruhları Allah'ın huzurunda bulunmanın vecdiyle kaybolur. Bu yüzden zihinlerin deki bütün meşguliyetler silinir. O anda Allah'tan başkasını düşünmez, tamamıyla Allah ile meşgul olur; sadece Allah'ı düşünmüş olur. O mukaddes huzurunda her şey kişinin gözlerinden uzaklaşır, silinir. Artık Allah'tan başkasını göremez ve hiç bir şey duyamaz. İşte onun gönlünde Allah'tan başkası yoktur o anda.
Mü'minler sadece Kur'ân'ın ifade ettiği namazdan zevk alırlar. İç dünyaları her türlü kirlilikten böylece temizlenmiş olur. Allah'ın huzurunda iç dünyaları'nda O'ndan başka bir şey kalmaz. İşte o zaman şaşkın ruh gideceği yolu görür ve asıl dostunu tanımış olur.
Namaz imandan sonra mü'minlere yüklenen ilk görevdir. Mü'mini Allah'a bağlayan, İslâmî hayata hazırlayan, İslâmî düzenin temel yasalarını teşkil eden Kur'ân’la rabıta kurduran bir ibadettir. Namaz, imamın gerçek ölçüsü, dışa dönük fiili ve belgesidir. Namazı terketmek İslâm dininde büyük bir suç olduğu için, İslâm yönetiminde cezası müebbed mahkûmiyet olan bir ibadettir. Namazın kılınması ahiret saadetinin, kılınmamasi ise ahiret felaketinin temel sebebidir.
Namaz gerçekten bir şahsiyet oluşturur mü'minlerde. Namazın önemi ve onu terkedenin durumu hakkında bir çok deliller (ayet ve hadisler) mevcuttur. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur:
“Sana vaad edilen Kur'ân-ı oku ve namazı kıl. Gerçekten namaz, kötü işten ve uygunsuzluktan alıkor. Muhakkak ki Allah'ı zikr etmek (namaz kılmak) daha büyüktür. Allah her ne yaparsanız onu bilir.”[1]
“Bir de sabır ve namazla Allah'dan yardım isteyin gerçi bu (nefsinize) ağır gelir. Fakat huşu duyan kimselere değil...” [2]
“Farz namazlarının vakit ve erkanlarını gözeterek devam edin. Bilhassa orta (ikindi) namazına dikkat edin. Ve Allah'a itaat ederek namaza durun.” [3]
“Mü'minler kimselerdir ki namazı gereği gibi kılarlar. Kendilerine verdiğimiz rızıktan hak yolunda harcarlar.”[4]
“İma eden kullarıma söyle, namazı gereği gibi kılsınlar ve kendinde ne bir alış-veriş ne de bir dostluk olmayan kıyamet günü gelmezden önce, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve aşikâr harcasınlar.”[5]
“Rabbim beni, gereği üzere namaza devam eden kıl; zürriyetimden de böyle kimseler yarat... Ey Rabbimiz dualarımızı kabul buyur.” [6]
“(Ey Rasûlüm,) ailene ve ümmetine namazı emret. Kendin de ona devam eyle. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandınrız. Güzel akibet takva sahiplerinindir.” [7]
“Onlar o mü'minlerdir ki, kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler ve fenalıktan da alıkoyarlar. Bütün işlerin sonu Allah'a dönecektir.” [8]
Kur'ân-ı Kerîm'de yüze yakın ayet, namazdan bahsetmektedir. Biz bunlardan sadece bir kaçını zikretmiş olduk.
Namaz mü'mini olgunlaştırarak, ona şahsiyet kazandırır. Namaza devam eden kul, gerçeklik aleminin sırtarına vakıf olur. Günde beş defa Allah'a boyun eğen, O'nun önünde yerlere kapanan ve Allah korkusunu ruhunda duyan mü'min, Rabbinin her yerde kendini gözetlediğini bilir ve onun için de büyük ve küçük hiç bir günaha yaklaşmaz.
Raşûlüllah ile kâfiri birbirinden ayıran namaz hususunda şöyle buyuruyor:
“Bizim ile kafirler arasında ayırıcı fark, İlahi bir taahhüd olan namazdır. Her kim onu bile bile kılmazsa, küfretmiş, İslâm dairesinden çıkmış olur.” [9]
“Namazı olmayan dinde, namaz kılmayan mü'minde hayır yoktur.”[10]
Namaz, günde beş defa, fakat devamlı kılınan bir ibadettir. Hiç bir zaman bu ibadette ara vermek yoktur. İnsan, aklı başında olduğu müddetçe onu kılacaktır. Hiç bir sebep onu tehir edemez. Çünkü namazsızlık, günahların en büyüğü ve en şiddetli cezalara sebebiyet veren suçlardan biridir. Bu öneminden dolayıdır ki, Rasûlüllah (s.a.s.) döneminde ashabı kiram, yalnız namazsızlığı küfür alameti olarak görürlerdi. Kur'ân-ı Kerîm, değil namazı terketmek, namaza tembel tembel kalkmayı bile münafıklık alameti olarak Çünkü namaz, münafık tipli kimselere devamlı ağır gelir Yüce Allah, Bakara suresinin 45. ayetinde bu durumu şöyle zikreder:
“Gönülleri başkaları için namaz gerçekten çok ağır bir yüktür.”
Gerçekten şuurla, huzurlu bir kalble devamlı olarak namaz kılmak mü'minlerin kândır. Mü'mîn, bütün mesuliyetini idrak eden, gerçek vasıflara haiz olan, namazı sadece Allah'ın emri olduğu için kılan, gafletten ve gösterişten kaçman kimsedir. Çünkü yüce Allah namazı, şartlarına ve zamanlarına ehemmiyet vermeksizin insanlara gösteriş olsun diye kılanların Cehennem'in azabına çarptırılacaklarını şöyle haber veriyor:
“İşte (şu) namaz kılanların vay haline ki onlar namazların gafirdirler onlar gösteriş yaparlar. Ve ufacık bir yardımı (veya zekatı) engellerler”, [11]
Mü'minler namaz hususunda hiç tembellik yapamadıkları gibi, dînin direği olan bu ibadeti hiç bir maddi kazançla değiştiremezler. Onlar, namaz hususunda oldukça titizdirler. Namaz kılmadığı halde mü'min geçinmekten haya ederler, Allah'tan korkarlar. Onlar bilirler ki, hesap gününde ilk muhatap olacakları sual, namazdır. Namazın ehemmiyetini bütün teferruatıyla bildiklerinden dolayı onu asla ihmal etmezler. Mü'minlerin durumu, ister fakir ister zengin, ister amir ister me'mur, ister mustaz'af (zayıf) ister muktedir (güçlü) olsun... bu yüce ibadetten kaçamazlar. Onlar mü'min oldukları müddetçe (baygınlık ile cinnet halleri müstesna) namazı ihmal edemezler, işte, mü'minlerin namaz hakkındaki inançları budur. [12]
------------------------------------
[1] Ankebut: 29/45
[2] Bakara: 2/45
[3] Bakara: 2/238
[4] Enfal: 8/3
[5] İbrahim: 14/31
[6] İbrahim: 14/40
[7] Ta-ha: 20/132
[8] Hacc: 22/41
[9] Tâc
[10] Ebu Davud
[11] Maun, 4-7
[12] Beşir İslamoğlu, Kur’an’da Mü’minlerin Özellikleri
Mü'minler sadece Kur'ân'ın ifade ettiği namazdan zevk alırlar. İç dünyaları her türlü kirlilikten böylece temizlenmiş olur. Allah'ın huzurunda iç dünyaları'nda O'ndan başka bir şey kalmaz. İşte o zaman şaşkın ruh gideceği yolu görür ve asıl dostunu tanımış olur.
Namaz imandan sonra mü'minlere yüklenen ilk görevdir. Mü'mini Allah'a bağlayan, İslâmî hayata hazırlayan, İslâmî düzenin temel yasalarını teşkil eden Kur'ân’la rabıta kurduran bir ibadettir. Namaz, imamın gerçek ölçüsü, dışa dönük fiili ve belgesidir. Namazı terketmek İslâm dininde büyük bir suç olduğu için, İslâm yönetiminde cezası müebbed mahkûmiyet olan bir ibadettir. Namazın kılınması ahiret saadetinin, kılınmamasi ise ahiret felaketinin temel sebebidir.
Namaz gerçekten bir şahsiyet oluşturur mü'minlerde. Namazın önemi ve onu terkedenin durumu hakkında bir çok deliller (ayet ve hadisler) mevcuttur. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur:
“Sana vaad edilen Kur'ân-ı oku ve namazı kıl. Gerçekten namaz, kötü işten ve uygunsuzluktan alıkor. Muhakkak ki Allah'ı zikr etmek (namaz kılmak) daha büyüktür. Allah her ne yaparsanız onu bilir.”[1]
“Bir de sabır ve namazla Allah'dan yardım isteyin gerçi bu (nefsinize) ağır gelir. Fakat huşu duyan kimselere değil...” [2]
“Farz namazlarının vakit ve erkanlarını gözeterek devam edin. Bilhassa orta (ikindi) namazına dikkat edin. Ve Allah'a itaat ederek namaza durun.” [3]
“Mü'minler kimselerdir ki namazı gereği gibi kılarlar. Kendilerine verdiğimiz rızıktan hak yolunda harcarlar.”[4]
“İma eden kullarıma söyle, namazı gereği gibi kılsınlar ve kendinde ne bir alış-veriş ne de bir dostluk olmayan kıyamet günü gelmezden önce, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve aşikâr harcasınlar.”[5]
“Rabbim beni, gereği üzere namaza devam eden kıl; zürriyetimden de böyle kimseler yarat... Ey Rabbimiz dualarımızı kabul buyur.” [6]
“(Ey Rasûlüm,) ailene ve ümmetine namazı emret. Kendin de ona devam eyle. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandınrız. Güzel akibet takva sahiplerinindir.” [7]
“Onlar o mü'minlerdir ki, kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler ve fenalıktan da alıkoyarlar. Bütün işlerin sonu Allah'a dönecektir.” [8]
Kur'ân-ı Kerîm'de yüze yakın ayet, namazdan bahsetmektedir. Biz bunlardan sadece bir kaçını zikretmiş olduk.
Namaz mü'mini olgunlaştırarak, ona şahsiyet kazandırır. Namaza devam eden kul, gerçeklik aleminin sırtarına vakıf olur. Günde beş defa Allah'a boyun eğen, O'nun önünde yerlere kapanan ve Allah korkusunu ruhunda duyan mü'min, Rabbinin her yerde kendini gözetlediğini bilir ve onun için de büyük ve küçük hiç bir günaha yaklaşmaz.
Raşûlüllah ile kâfiri birbirinden ayıran namaz hususunda şöyle buyuruyor:
“Bizim ile kafirler arasında ayırıcı fark, İlahi bir taahhüd olan namazdır. Her kim onu bile bile kılmazsa, küfretmiş, İslâm dairesinden çıkmış olur.” [9]
“Namazı olmayan dinde, namaz kılmayan mü'minde hayır yoktur.”[10]
Namaz, günde beş defa, fakat devamlı kılınan bir ibadettir. Hiç bir zaman bu ibadette ara vermek yoktur. İnsan, aklı başında olduğu müddetçe onu kılacaktır. Hiç bir sebep onu tehir edemez. Çünkü namazsızlık, günahların en büyüğü ve en şiddetli cezalara sebebiyet veren suçlardan biridir. Bu öneminden dolayıdır ki, Rasûlüllah (s.a.s.) döneminde ashabı kiram, yalnız namazsızlığı küfür alameti olarak görürlerdi. Kur'ân-ı Kerîm, değil namazı terketmek, namaza tembel tembel kalkmayı bile münafıklık alameti olarak Çünkü namaz, münafık tipli kimselere devamlı ağır gelir Yüce Allah, Bakara suresinin 45. ayetinde bu durumu şöyle zikreder:
“Gönülleri başkaları için namaz gerçekten çok ağır bir yüktür.”
Gerçekten şuurla, huzurlu bir kalble devamlı olarak namaz kılmak mü'minlerin kândır. Mü'mîn, bütün mesuliyetini idrak eden, gerçek vasıflara haiz olan, namazı sadece Allah'ın emri olduğu için kılan, gafletten ve gösterişten kaçman kimsedir. Çünkü yüce Allah namazı, şartlarına ve zamanlarına ehemmiyet vermeksizin insanlara gösteriş olsun diye kılanların Cehennem'in azabına çarptırılacaklarını şöyle haber veriyor:
“İşte (şu) namaz kılanların vay haline ki onlar namazların gafirdirler onlar gösteriş yaparlar. Ve ufacık bir yardımı (veya zekatı) engellerler”, [11]
Mü'minler namaz hususunda hiç tembellik yapamadıkları gibi, dînin direği olan bu ibadeti hiç bir maddi kazançla değiştiremezler. Onlar, namaz hususunda oldukça titizdirler. Namaz kılmadığı halde mü'min geçinmekten haya ederler, Allah'tan korkarlar. Onlar bilirler ki, hesap gününde ilk muhatap olacakları sual, namazdır. Namazın ehemmiyetini bütün teferruatıyla bildiklerinden dolayı onu asla ihmal etmezler. Mü'minlerin durumu, ister fakir ister zengin, ister amir ister me'mur, ister mustaz'af (zayıf) ister muktedir (güçlü) olsun... bu yüce ibadetten kaçamazlar. Onlar mü'min oldukları müddetçe (baygınlık ile cinnet halleri müstesna) namazı ihmal edemezler, işte, mü'minlerin namaz hakkındaki inançları budur. [12]
------------------------------------
[1] Ankebut: 29/45
[2] Bakara: 2/45
[3] Bakara: 2/238
[4] Enfal: 8/3
[5] İbrahim: 14/31
[6] İbrahim: 14/40
[7] Ta-ha: 20/132
[8] Hacc: 22/41
[9] Tâc
[10] Ebu Davud
[11] Maun, 4-7
[12] Beşir İslamoğlu, Kur’an’da Mü’minlerin Özellikleri
rima- ilim ehli
- Mesaj Sayısı : 266
Similar topics
» TEHECCÜD NAMAZI ,GECE NAMAZI KAÇ REKAT KILINIR?
» EBUZER GİBİ HEY
» Secde uzaklardan eve dönüş gibi sanki
» Kuran Ayetlerini Kolye Gibi Asmak veya Üzerinde Taşımak
» Bir Profesörün İlk Namazı
» EBUZER GİBİ HEY
» Secde uzaklardan eve dönüş gibi sanki
» Kuran Ayetlerini Kolye Gibi Asmak veya Üzerinde Taşımak
» Bir Profesörün İlk Namazı
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz