HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kuran Yaşamak İçin İndirilmiştir

Aşağa gitmek

Kuran Yaşamak İçin İndirilmiştir Empty Kuran Yaşamak İçin İndirilmiştir

Mesaj  mevsim Cuma Tem. 09, 2010 12:48 am

Kuran konusunda şöyle bir düşünçe kapladı beni.Allah her müslümanım diyene bir kuran verse ve yeni müslüman olduğu için içi bomboş olsa,her öğrendiği ayet otomatikman yazılsa,;Abdest mi öğrendi;maide 6. ayet yazılsa Allahın güçlü kuvvetli olduğunumu öğrendi Aziz ve Kadir'mi bildi? O ayetlerde yazılmış olsa. Ve mümin kendi kitabına baksa .Acaba defter mi yoksa kitap mı? içinde rum'un , Ankebut'unLokman'ın , Bakara'nın, Ali İmran'ınhiç bir çizginin olmadıgı kitaba sarılıp,işte ben bunun müdaafiyim demesinin anlamı yok geldi bana. Ve Kuran'ı öğrenmek gerektigini böyle bir başlangıçla bugün buldum.
Öğrendiğim ayetler kitabıma yazılı olacaktı.Öğrenmek demek ,o diyaloğ kurdugum bilginin hayatıma yön vermesi demekti.Kitabımda Alak suresi varsa ben onu ögrenmişsem hayatımın bir bölümünü o düzenleyecekti. Eğer hayatımda düzenlenecek bir bölümle ilgili değilse niye öğrenecektim? Mesela,bir kadın dikiş makinasından habersizse bütün dikişleri eliyle dikiyorsa , sonra biz ona modern bir dikiş makinası hediye etsek ve sonra her hareketini maharetini öğrense ,hatta komşulara öğretecek kadar öğrense ve bundan para da kazansa ,ama sonunda kendi dikişini yine kendi eliyle dikse sanki öğrenmemiş demek degil mi? Biz de Kuran' ı öğrensek ,başkalarına aktarsak ,hatta bundan para kazansak ama sonra da hayatımızın o ayetlerle değişecek, düzenlenecek ayarlanacak bölümlerinde, sanki o ayetler yokmuş gibi eski bildigimiz modelle hayatımızı düzenliyorsak, sanki Kuranı öğrenmemişizdir.
İşte Aleyhissalatu Vesselam Efendimizin de öyle olduğunu anladım.Gelen ayetleri okuyor ,okuduğu ayetleri özümsemiş oluyordu.Bunlarla amel ediyor ve başkalarına duyuruyordu.Onlarında< yapması için gayret sarfediyordu.müslümn bu öğrendiklerini kendi planında uygulayıcı, başkaşarı planında daduyurucu olacaktır.
Bu noktadan hareketle Kurandan bir sureninveya bir ayetin veya bir bölümün ögrenilmesi için , o sure , ayet veya bölümün konumunun belirlenmesi inandım: yani zaman ve mekan boyutlarının öğrenilmesi . Kuran'ın o biriminin hangi zaman ve mekanda geldiğini müslümanları nereye götürmeyi hedeflediğini ve Kur'anda nereye konulduğunu öğrenecektim.Kitap eğer ilk defa bana bağımsız olarak indirilmiş olsaydı, bu konuları rahat çözecektim.yani bu kitap benimdi ve istediğimi kitapla istediğim gibi ayarlayabilecektim. Ama benden önce birilerine gelmişti.ve Peygamberim buun ilk muhatabı olarak varlıgını kıyamete kadar sürdürecekti. bende bir ayet ya da ayet gurubu veya surenin öğrenilmesinde ilgili ayetlere müracat etme gereğine inanıyorum Bunun yanında ilk muhatap Rasulullah'a danışacaktım. Çünkü O bu konuda ilk bilen , en iyi bilen en güzel ilk anlayandı. Buna inanıyordum.Böylece sözkonusu ayetler ve hadisler anlayış sahibi olmamda sınır çizecekti.
Ayrıca üçüncü aşama olarak da sahabeden günümüze kadar ki dönemlerde daha önce vefat etmiş veya halen yaşamakta olan yazılı ve sözlü kaynaklara da müracat edecektim.O ayetin ya da surenin öğrenilmesinde onlardan gelen söz, fikir ve açıklamalar da benim için önemliydi. ama ilk iki maddede söylediğim ayetlerin ve hadislerin çemberi ve çerçevesi benim için bağlayıcı ve sınırlayıcı olmuştur.
Mesela, Tebbet Suresini öğreneceksem ,ilgili olan ayetlere başvurmak gerekliydi.
Şuara suresi 214. ayette "yakın akrabanı uyar " veya Bakara suresi 27. ayette veya Gaşiye suresinin 4. ayetinde konuyu bütünleyen diğer ayetler olduğunu bilmek gerekti.Müzzemmil suresinin 20.ayeti de dolaylı da olsa konuyla ilgiliydi. Demek ki ben namazda Tebbet 'i okuyabilecektim.bunların sınırları içinde sahabeden günümüze kadar Tebetle ilgili görüş ,fikir ve beyanlara da müracat ederken birisi , "Ebu Leheb gibi tavır takınanların da sonu hüsrandır " diyorsa ,bunu da dinleyecektim.Ama bir başkası o sınırın dışına çıkarak énamazda ulvi ayetler okunmalı ,Tebbet gibi Ebu Leheb'ten sözeden ayetler okunmaz diyorsa "osınırın dışında oldugu için ona iltifat etmeyecektim. İşte bu bana Kuran'ı tanıtacak yolun ilk noktası idi.Allahın benden istediğini ve bunun ferty planında Hz Peygamberden, toplum planıda saqhabeden uygulamasını ögrenmeye böylece başladım: Bu Kuranla beraberlik,kuranda bir tek konunun oldugunu açıkladı bana . Yani kulluk konusu .Ancak kur'an bunu üç aşamada işlemiş.
1-Kime kulluk ,yani Allah ;kim, nasıl, nedir ?
2-Nasıl bir kulluk ister Allah bizden ?Bunu da iki aşamalı olarak işler Kur'an
a) kulluk birimleri : Sabretme ,şükretme , cihat etme, namaz...
b) Örnek kullar Sabret Nuh gibi, tevbe et Adem gibi...
3- Niçin kul olacağım ?Şöyle bir kulluk sana cennet kazandıracak ,böylesi cehennem...
Bunların genel teorik bilgiler oldugunu ifade etmek istiyorum . Ben ne yapmaya çalıştım.Pratik olarak ifade edersem yılda 20-25 Kur'an sayfasını kendime din olarak seçtim.Her yıl bu kadar artsın istedim.Bu miktar ömür boyu sürecek bir program gereği ise
Bakara dan başlamadını istedim,ama bir başkadının eğitimi anlamında ise bir başka sureden başlamasını da öngörebildim,yani Kur'an'ı bir uçtan bir uça bir çubuk gibi görmedim.Bir hadis ile Felak ve nas tan sonra tekrar Fatihaya dönülmesi gerektiğine inandığımdan sanki çember gibi bir gerçeğin herhangi bir noktasından başlayıp devam etmeden yana oldum.Bu bölümün en az 20-25 sayfalık -"Ki bana göre eğitimde bir yıl ancak bu kadar hafta ediyordu "-miktara adepte ediyorduk kendimizi.Bu bölümlerin haftada bir sayfa kur'an öğrenilmesi şeklinde proglanmasını gerçekleştirdim. bir sayfayı , yerine göre on ayeti veya sure hesabı bir kısa sureyi en az iki üç tefsirden yararlanarak"acaba benden önce nasıl anlaşılmış"diyerek Rabbimin bana ne dediğini anlamaya çalıştım.
Yani benden önce de duyanların daha detaylı Kur!an tanımlarıyla rbbimin Kur'anda bana bildirdiğini anlamaya çalıştım. Değilse öncekiler Kuran'ı nasıl uyguladılarsa ,ben de onlar gibi olacağım değildi meselem . Zira Kuran bana bunu öğütlemedi.
Kur'an dan öğrendiğim bilgileri o hafta gündemde tutmaya çalıştım.Mesela Nebe suresini önce Elmalılı dan okumaya çalıştım.Sebebi türkçesi güzel bende türkçe düşünen birisi olarak Türkçe düşünenlere anlatacaktım.Vebu güne kadar ki efsirlerin kendince bir özeti idi. Sonra türkçeye kazandırılan, kendine özgü yapısı nedeniyle Tefhimül Kuran'a müracat ettim.Ayrıca güçüm ve zasmanım oranında diğer tefsirlerede müracat edip topladığım bilgileri ,tanıdık-tanımadık Kuran2ı bilen yada bilmeyen insanlara aktardım.Çünkü Kuran nasıl istenirse öyle anlaşılsın denilen bir kitap değildi.Kendimi bilenler vasıtasıyla kontrol ettim, bilmeyenler benim kadar anlasın diye gayret ettim. Bu bana göre Kur'an'ın ikinci pratiği idi.
1-Onunla diyalog kurmak ,okumak ,uygulamaya, yaşamaya yönelik anlamaya çalışmak.
2-O'nu başkalarına tanıtmaktır.
Kur'an'ın nasıl yaşanacağı konusudaki ilk pratik ,her hafta bir sayfa Kur an'la birlikte Kur'an anlattığım insanlara birkaç hadis duyuma şeklinde oldu. İslam dininin realizm olmadığı gerçeğinden hareketle, o ayetlar bana yük yüklüyordu. Mesela bir akşamüstü arkadaşınıza 'güneş battımı bakar mısın 'desenizo da battı derken gülümsediği için işkillenseniz,kalk bir de sen bak diye bir başkasını gönderseniz, o da deseki 'ğüneş batmış'Eğer biz realist insanlarsak güneşin battıgını anlamış ve bu gerçekle doymuş oluruz.
Ama biz müslüman isek o bize yük yükleyecekti. Yani ey müslüman, ' akşam vakti' namazın zamanı girdi, ya da oruçlu isen ' iftar et ' anlamına gelecekti. İşte bende Kur' an' dan öğrendiklerimin bana yük yüklediğini anlamaya çalışırken, okurken, Rabbım bana ne dedi? Evet,benden önce duyanlar, bilenler ne anlamışlarsa müracaat ediyordum. Ama '' onlar vasıtasıyla anladığım kitap bana ne diyor?'' bölümü önemliydi.Mesela nebe suresindeki ( önceden müracaat ettiğim kitaplarda ) MUĞSİRAT kelimesinin ' yağmur' anlamında olduğuna dair sayfalarca açıklamalar yapılmışsa, ve ben o kelimenin ' bulut' olduğunu, ' yağmur yağacak' olduğunu anlamışsam artık öylece anlatıtor ya da Rabbime öylece kulluk olduğunu öğrenmiş oluyordum.
Özetle tekrar edecek olursam; Kur' an Rabbimin bana gönderdiği mesajdır. Bunu benden önce Peygamber'im öğrenmiş, anlamış ve insanlara öğretmiş. O' nun öğrettiklerinin esasına göre tefsirde ki hadisleri kastetmiyorum. Peygamberi bir düşünceyi, O' nunla beraber, O' nun düşüncesi yardımıyla öğrenmiş bulunuyorum. Ayrıca Arapçayı, sebebi nüzulu, söz konusu öğrenmeye çalıştığım Kur'an 'ın ayetleriyle ilgi kurabilecek diğer ayetleri benden iyi bilen insanlara sorarak öğrendiğimde '' ben ne yapmalıyım, bugünüme, yarınıma nasıl yön vermeliyim..?'' konusunu anlamaya çalıştım.Ama hep şöyle bir dertle karşılaştım; bunları anlatırken. Bazı ayetler senden birşey isteyince '' görmüyoruz ki sen onları uygulayasın- içki, zina, faiz gibi şeyleri kastetmeye çalışıyorlar. - Kur' an' da ki kimi ayetler ya da islamdaki kimi emirler iki- üç saniyede bitiveriyor, selam gibi. Abdest alma beş dakikalıktır. Bazıları namaz gibi daha uzun sürelidir. Ama , '' evlat yetiştir'' , '' toplum kur'' gibi daha uzun ömürlü işlere başlamak yeterli olacaktır.
Mesela birine namaz kıl dendiğinde o tuvalete gidiyorsa kapısını depiklemenin ( tekmelemenin) anlamı yoktur. Ben sana namaz kıl dedim, senin burada ne işin var dememeli. Çünkü o, artık namaz kılmaya başlamıştır ( Taharet). Ben de öğrendiğim ayetleri uygulamaya başlamışsam, artık ne zaman biter, yahut ta ben mi önce biterim? bilemiyorum.
alıntı
mevsim
mevsim
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 4

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz