HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

BİDAT OLAN TEVESSÜL

Aşağa gitmek

BİDAT OLAN TEVESSÜL Empty BİDAT OLAN TEVESSÜL

Mesaj  dareyn Perş. Tem. 22, 2010 6:49 pm

Bid’at tevessül; sevmediği ve razı gelmediği söz, fiil ve inançlarla Allah’a yakınlık aramaktır..
Allah Resulü’nün (s.a.v.) sünnetiyle uyuşmayan bir amel bid’attir ve onunla Allah’a yakınlık ve ibadet caiz olmaz.
Nitekim Allah Resulü (s.a.v.)den şöyle rivayet edilir:
“Sünnetimizle uyuşmayan bir ameli işleyenin bu ameli geri çevrilir.” (Müslim)
A) Allah’a Şahısların Konumu ve Allah Katındaki Değerleriyle Tevessül
Bid’at Tevessül çeşitlerinden biri yarattıklarından birinin katındaki konumuyla Allah’tan istekte bulunmaktır. Örneğin: “Allahım! Peygamberinin katındaki konumu hürmetine ... veya filan kulunun katındaki yeri hürrmetine senden isterim” demek. Ayrıca Peygamber hakkı için, falan kulun hakkı için Allah’tan dilekte bulunmak da bu türdendir.
“Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık” (En’am, 38) ayetiyle Allah tarafından kapsamlılığı belirlenen Kur’an’da böyle bir tevessül türünü görememekteyiz.
İslam’ın emrettiği, Allah’tan güzel isimleri ve yüce sıfatlarıyla istemektir.
“Güzel isimler Allah’ındır. Allah’a onlarla dua edin” (Araf, 18) kavline uyarak Allah’ın Kur’an’da belirttiği isimlerle ona dua etmek, tevessülün en güzel şeklidir.
Bu nedenle ilk kuran nesli, vefatından sonra Allah Resulü (s.a.v.) ile tevessülü bırakmışlardır. Bu durum, Allah Resulü ile tevessülün zatıyla değil duasıyla olduğunu gösterir. Vefatından sonra amcası Abbas’la yağmur duasına çıkmaları buna işarettir. Onlar, dualarında “Allah’ım! Peygamberinin hatırına bizi sula,” demedikleri gibi Peygamber’in vefatından sonra da “Allah’ım! Abbas’ın hatırına bizi sula,” dememişlerdir. Zira bu tür bid’at duaları Sahabe Allah Resulü’nden (s.a.v.) öğrenmemiştir ve Allah’ın kitabında da bunun aslı yoktur. Bu nedenle böyle bir uygulamaya gitmemişlerdir. Vefatından sonra birinin hatırıyla tevessül caiz olsa elbette Allah Resulü (s.a.v.) ile tevessül öncelik kazanırdı.
“Nefislerine zulmettikten sonra sana gelip Allah’tan bağışlanma dileseler, Peygamber de onlar için bağışlanma dileseydi, Allah’ı tevbeleri çokça kabul eden ve merhametli bulacaklardı.” (Nisa, 64)
Yukarıdaki ayet Allah Resulü (s.a.v.) hayattayken onunla nasıl tevessül edildiğine ışık tutmaktadır. Bu arada Hz. Ömer’in Abbas ile tevessülünün anlamı da açıklık kazanmaktadır.
Konumu ne olursa olsun bir yaratılmışla veya hatırıyla tevessülde bulunmakla bir menfaat sağlayıp, herhangi bir zararı savabileceği inancını taşımak büyük şirktir.
B) Evliya Ve Salih Kimseler İçin Adak Adamak
Allah’ın dininde salih kimselerden, imdat dilemek, makamlarıyla tevessülde bulunmak ve onlara adak adamak yoktur. Bunlar, tevhidi ortadan kaldıran ibadetteki şirklerdir.
Bir kimsenin “Ey seyyidim falan, ey mevlam filan, elimden tut, benim için şöyle yap, benim için Allah’a şöyle dua et, senden ve Allah’tan dilerim, derdimi gider, bana şefaat et,” gibi sözler söylemesi veya “Meded ya Resulullah!” demesi, tevekkülde bulunurken Hıristiyanların “Ey Mesih! Ey Meryem!” dedikleri gibi “Ey Ali! Ey Hüseyin!” diyerek onlardan yardım/meded beklemesi şirk sözlerden sayılır.
Vefat etmiş bir kimse tevessül inancı, daha çok mutasavvıflar arasında yaygındır. Bir takım şeyhlerin, velilerin hem hayatlarında, hem de öldükten sonra tasarruf sahibi olduklarına inanılmakta, onların himmetleri dilenmekte ve aracı kılınmaktadırlar.
Bir kimsenin “Ey seyyidim filan! Allah bana rızk verirse, benim şu dileğim gerçekleşirse senin için şöyle yapacağım,” şeklinde sözler söylemesi, Allah’tan başkasına adak adaması, bir ibadeti Allah’tan başkası için sarf etmesi anlamına gelir. İslam, bu tür işlerden uzaktır.
“Kendi zanlarıyla Allah’ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan pay ayırarak “Bu Allah’ın, bu da ona ortak koştuklarımızındır” dediler. Allah’a ortak koştukları için ayırdıkları Allah’a ulaşmaz. Allah için ayırdıklarıysa ortak koştuklarına ulaşır. Ne kadar da kötü hüküm veriyorlar.” (Enam, 6/136)
“Allah’tan başka dua etikleriniz de sizin gibi kullardır. Doğrular iseniz onlara dua edin de size karşılık versinler.” (Araf, 194)
“Allah’tan başka dua ettiklerimiz bir çekirdek zarına bile sahip değillerdir. Onlara dua etseniz duanızı duymazlar. Duysalar bile karşılık veremezlerdi. Kıyamet günü koştuğunuz şirki inkar edeceklerdir. Sana her şeyden haberdar olan Allah gibi kimse haber veremez.” (Fatır, 13-14)
“Kıyamet gününe dek kendisine karşılık veremeyecek olan Allah’tan başkasına dua eden kimseden daha sapık kim olabilir? Onlar, dualarından gafildirler. İnsanlar hoşrolunduğu vakit onlara düşman kesilecek ve ibadetlerini inkar edeceklerdir.” (Ahkaf, 5-6)
Görüldüğü gibi Allah’tan başkasına yönelip dua etmek, peygamberlerin ve salih kimselerin kabirleri üzerine kubbe yapmak, türbeleri başında mum yakmak, girişlere perdeler asmak gibi cahil kimselerin yaptığı ameller, Peygamber’in (s.a.v.) sünnetinden, ve günümüze dek O’na tabi olanların yolundan değildir.
“Kullarım sana benden sorarlarsa, (bilsinler ki) ben yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. O halde bana karşılık versinler, bana iman etsinler. Umulur ki doğru yola ererler.”(Bakara, 2/186)
“Mescidler Allah’ındır. Allah ile beraber bir başkasına dua etmeyin.” (Cinn, 18)
“Dini ona has kılarak Allah’a dua edin.” (Gafir/ Mümin, 65)
“Kafirler istemese de dini Allah’a has kılarak ona dua edin.” (Gafir, 14)
“Allah sana bir dert verirse ondan başka bunu giderecek yoktur. Sana bir hayrı dokunursa bil ki, O, her şeye güç yetirendir.” (Enam, 17)
“Dua ettiğinde zor durumda kalana icabet ederek zorluğu gideren ve sizleri yeryüzünün halifeleri kılan kimdir? Allah ile beraber başka bir ilah mı? Ne kadar da az düşünüyorsunuz.” (Neml, 62)
“Onlara dua etseniz duanızı işitmezler. İşitseler bile size karşılık veremezler. Kıyamet günü koştuğunuz şirki inkar edeceklerdir. Her şeyden haberdar olan Allah gibi kimse sana haber veremez.” (Fatır, 35/13-14)
Allah Resulü (s.a.v.), sahabesine şu gerçeği öğretmiştir.
“Dua ibadettir.” (Tirmizi)
“İstediğinizi Allah’tan isteyin. Yardım dilediğinizde de Allah’tan dileyin.” (Tirmizi)
Allah, kendisinden başkasına dua etmeyi ibadet olarak isimlendirmiştir.
“De ki! Ben Allah’tan başka dua ettiklerinize ibadet etmekten alınkondum.” (Enam, 56)
Allah, peygamberlere, velilere ve cinlere dua edenlere karşılık vermiş onlara inkarda bulunmuştur.
“De ki: Sizden belayı gidermeye veya çevirmeye güç yetiremeyen Allah’tan başka iddia ettiğiniz ilahlara dua edin. Dua ettikleri de hangileri daha yakın olacak diye Rablerine vesile arar, Allah’ın rahmetini umar ve azabından korkarlar. Şüphesiz Rabbinin azabı sakınılası bir şeydir.” (İsra, 56-57)
“Sana fayda ve zarar veremeyecek olan Allah’tan başkasına dua etme. Eğer bunu yaparsan şüphesiz zalimlerden dursun.” (Yunus, 106)
Mekke müşrikleri de Allah’ın biricik yaratıcı ve rızk verici olduğuna inanmaktaydılar. Ama onlar putlarla sembolize edilen velilere dua ederek onları Allah’a yaklaştıran birer vasıta kabul ediyorlardı. Ancak Allah, onların bu vasıtalarını kabul etmemiş ve onları küfürle nitelemiştir.
“Dikkat edin! Halis din Allah’ındır. Ondan başkasını dost edinenler, «Onlara (putlara) ancak bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz»derler. İhtilaf ettikleri konuda Allah hükmünü verecektir. Allah, yalancı kafire hidayet etmez.” (Zümer, 3)
Müşrikler, Allah’a şirk koşmalarına rağmen şiddet ve musibet anlarında yalnızca Allah’a dua etmekteydiler.
“Sizi karada ve denizde gezdiren odur. Gemideyken tatlı bir rüzgarın yürüttüğü ve bununla sevinikleri sırada sert bir fırtına çıkıp dalgalar ve her yönden geldiğinde, her yerden kuşatıldıklarını anladıklarında dini yalnız Allah’a has kılarak dua ederler. (Derler ki:) ‘Bizi bu durumdan kurtarırsan şükredenlerden olacağız.’ (Allah) onları kurtardığında ise yeryüzünde haksız yere taşkınlık yaparlar.» (Yunus, 10/22)

http://www.islamhouse.com/p/69750
dareyn
dareyn
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 482
Yaş : 49
Nerden : Dünya

http://my.opera.com/muhacir/blog/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz