HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AYY⪠B. REBİ’A -RADIYALLAHU ANHU-

Aşağa gitmek

AYY⪠B. REBİ’A -RADIYALLAHU ANHU- Empty AYY⪠B. REBİ’A -RADIYALLAHU ANHU-

Mesaj  muslim Salı Şub. 22, 2011 3:58 pm

Çile imanlarını arttırdı

Ebu Cehil’in anne bir kardeşi olan ve Mekke’de yetişip büyüyen Ayyâş,
genç delikanlı olunca dayısının kızı Esmâ binti Sel’âme ile mutlu bir
evlilik yaptı. Bir süre sonra, dünya tatlısı bir oğulları oldu.

İslam’a davet başlayınca onunla yakından ilgilenen Ayyâş, kısa bir
araştırma sonrasında, Allah Rasulu sallallahu aleyhi veselleme giderek,
ilk Müslümanlardan olma şerefine nail oldu.

Hiçbir zaman tanışma imkânı bulamasalar da zalimlere göre mutluluk
yalnızca müstekbirlere (zenginlikleri ile kibirlenen zalimler) aitti;
tıpkı diğer bütün güzelliklerin onlara ait olduğunu düşündükleri gibi.

Oysa şimdi birileri kalkmış onlara rağmen, onların dışında mutluluk
arıyordu. Hatta bulmuşlardı ve çok da mutluydular. Buna asla müsaade
edemezlerdi. Hele bu mutluluk, ellerindeki nimetleri başkaları ile
paylaşmayı, adaleti, insanlığı, merhameti tavsiye ediyor; insanları
kendilerine değil, Allah’a kul olmaya çağırıyorsa!

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, davete başlayıp da Ayyâş gibi pek
çokları İslam’ı kabul edince Mekke’nin çehresi, değişmeye başladı.
İslam’ın yayıldığını gören Kureyşliler, özellikle de liderler, makam,
mevki ve iş güçlerini kaybedeceklerini, sömürü çarklarını devam
ettiremeyeceklerini düşündüler. İslam davetini yok edip ortadan
kaldırmak için akla gelebilecek bütün yolları denediler. Ancak hiçbir
sonuç alamadılar.

Bu denemelerden Ayyâş ve eşi Esma da paylarına düşeni aldı. Alaydan
hakarete, hapisten hicrete, dayaktan işkenceye, acının her türlüsünü
tattılar. Ancak bu onların imanlarını arttırdı.

Hicret ettikleri Habeşistan’da, bir oğulları daha oldu ve adını Abdullah koydular.

Medine’ye Hicret

Habeşistan’da fazla kalmadı. Mekke’nin ileri gelenlerinin, “Müslüman
olduğu” yalan haberi üzerine geri döndü. Zorda olsa burada kaldı.
Medineliler, Allah Rasulu sallallahu aleyhi veselleme biat ettikten
sonra Müslümanlar, birer ikişer oraya Hicret ettiler. Bunu gören Ayyâş,
Hazreti Ömer ve Hişam b. As ile konuşarak, Hicret etmeye karar verdi.

Hazreti Ömer anlatıyor: “Allah Rasulu sallallahu aleyhi vesellem,
insanların Medine’ye hicretine izin verince Müslümanlar birbirleri ile
anlaşarak, Medine’ye gitmeye başladılar. Bazısının bineği vardı,
bazısının ise yoktu. Onları takip eden Mekkeli müşriklerin ise tamamı
binekliydi.”

“Müslümanların Hicret ettiğini fark edince hemen peşlerine düşüyor,
yakalayıp hapsediyorlardı. Bu yüzden Müslümanlar, müşriklere
yakalanmamak için bazı tedbirler alarak hicret ediyorlardı. Genelde,
başarsalar da arada yakalanıp hapsedilenler oluyordu. Bunlar olurken
ben, Ayyâş b. Ebu Rebi’a ve Hişam b. As, gizlice bir yerde oturarak
birlikte konuşup hicret için anlaştık. Gıffaroğullarına ait gölün
bulunduğu vadide, Serif denen yerin üstünde, sabaha karşı buluşmak için
sözleştik.”

“Anlaşmamıza göre, sabah olduğunda buluşma yerine gelmeyen arkadaşımızın
başına bir iş gelmiş diye anlayacak, diğerlerinin de yakalanmaması için
geri kalanlarımız orada beklemeyip yola devam edeceklerdi.”

“Ertesi gün, sabah olunca ben ve Ayyâş buluşma yerine gittiğimiz halde
Hişam gelmemişti. Ya yakalanmıştı ya da gelmekten vazgeçmişti. Sonradan
öğrendik ki zalimler tarafından yakalanarak hapsedilmişti.”

“Biz, Ayyâş’la yolumuza devam ederek, Akik Mevkiine geldik. Güvende
olduğumuza emin olunca oradan geri dönerek, Medine yakınında bulunan
Kûba’ya ulaştık. Müslümanlar bizi çok güzel karşıladılar. İkimizde
Rufe’a b. Abdulmunzir’in evine konuk olduk.”

Tutsak edilişi

“Ayyâş’ın anne bir kardeşleri Ebu Cehil ve Haris b. Hişam, onun Hicret
ettiğini fark edince peşimizden Kûba’ya kadar geldiler. Bu sırada,
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem, Mekke’de bulunuyordu. Henüz
hicret etmemişti. Kardeşleri, Ayyâş’a, ‘O Mekke’den ayrılınca
annelerinin çok üzüldüğünü, yokluğuna dayanamadığını’ söylediler. Onu
ikna etmek için ‘Annemiz seni görünceye kadar başına tarak vurmamaya,
kızgın güneşin altında durmaya yemin etti’ dediler.”

“Tehlikenin farkında olmadığını anlayınca Ayyâş’ı uyardım:
- Vallahi, bu adamlar sana tuzak kurmuşlar, seni dininden döndürmek
istiyorlar. Onlardan uzak dur, merak etme, annen başı bitlenince elbette
tarar. Mekke’nin sıcağı bastırınca, mutlaka gölgeye kaçar.

“Ayyâş annesini çok seviyordu. Bunun için beni dinlemedi:
- Annemin yeminine saygı göstermek için gitmeliyim. Hem aceleyle
geldiğimden, mallarımı Mekke’de bıraktım. Gitmişken onları da alırım.

Burada o mallar çok yarar, dedi. Ben ısrar ettim:
- Vallahi sen bilirsin ama gitmen hiç doğru değil. Bildiğin gibi ben
Mekke’nin zenginlerinden biriyim. Eğer gitmezsen malımın yarısını sana
veririm, dedim.

“Ayyâş, tüm ısrarlarıma rağmen beni dinlemeyip onlarla birlikte gitmeye karar verdi. Bu halini görünce:
- Öyleyse bari şu devemi al. O asil ve itaatkâr bir hayvandır. Onunla
git. Kardeşlerinden şüphelendiğinde, deveye binip kaç. O seni
kardeşlerinin elinden kurtarır, dedim.”

“Ayyâş, bana teşekkür ederek devemi aldı. Bir süre sonra da kardeşleri ile yola çıktı.”
Kardeşleri ile Mekke’ye doğru yola çıkmasına çıktı ama Hazreti Ömer’in
sözlerini unutmadı. Bunun için sürekli tetikte bekliyordu. Kardeşlerinin
en küçük hareketinde yanlarından kaçacaktı. Onun tedirgin olduğunu fark
eden Ebu Cehil, Mekke’ye yaklaşınca Ayyâş’a:

- Ey kardeşim! Devem çok yoruldu. Senin deven, benim devemden daha
güçlü. Bir süre beni arkana bindirsen de devem dinlense, dedi.

Ayyâş, bir anlık dalgınlıkla deveyi çöktürüp yere indi. O devesinden
inerken, kardeşleri de develerinden inmişlerdi. Aniden Ayyâş’ın üzerine
atıldılar. Yakalayıp kalın bir ip ile sıkıca bağladılar. Sonra yola
devam edip onu Mekke’ye götürdüler. Şehre varınca doğruca Kâbe’nin
avlusuna giderek, etraflarına toplanan halka:

- Ey Mekke halkı! İşte size isyan eden Ayyâş. Ona istediğinizi yapın, diyerek Mekkelilere teslim ettiler.
Mekkeliler Allah ve Rasulunu inkâr edip putlarına iman ettiğini
söyleyinceye kadar ona işkence ettiler. Ayyâş, kalbi iman dolu olduğu
halde işkenceden kurtulmak kastıyla, onların istediğini söyleyince ona
işkenceyi bıraktılar. Fakat bu sözlerinde samimi olduğuna onlar da tam
olarak inanmıyordu. Bunun için yine bir yere hapsedip Müslümanlarla
irtibatını kestiler.

İşkenceden hürriyete

Bu hapis, Ayyâş’ın işkenceden kaçıp Mekke’den uzaklaştıktan sonra,
ikinci kez işkenceye geri dönüşüydü. Habeşistan’dan dönüşte de
Mekkeliler onu yakalayarak hapse atmışlardı. Ancak bu defa yapılan
işkence çok ağırdı. Müşrikler, bir an bile ona göz açtırmıyordu. Hele
Allah Rasulu, Medine’ye hicret edince daha da kızan müşrikler,
hınçlarını hapsettikleri birkaç Müslüman’dan çıkardılar.

Müslümanları sürekli göz hapsinde tutuyorlardı. Çok az oldukları için
kolayca kontrol edebiliyorlardı. Bunun için kaçmaları neredeyse
imkânsızdı. Böylece yıllar geçti. Müşriklerle çok savaşlar yapıldığı
halde, onlar hiçbir şey yapamadan, elleri kolları bağlı öylece beklemek
durumunda kaldılar.

Sahabelerin hapiste olması ve işkenceye maruz kalmaları, Allah Rasulü
sallallahu aleyhi vesellemi çok üzüyordu. Sabah namazlarında son rekâtta
rûkuya gidip başını kaldırınca, “Semiallahulimen-hamideh” deyip
“Rabbena ve lekel-hamd” dedikten sonra, isimlerini bizzat zikrederek,
bazı hapisteki Müslümanlara şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Velid b.
Velid’i, Seleme b. Hişam’ı, Ayyâş b. Ebi Rebi’a’yı ve iman eden
çilekeşleri kurtar.”

Hazreti Ömer radıyallahu anhu, olayın devamını şöyle anlatır: “Allah
Rasulü sallallahu aleyhi vesellem bir, Ramazan Bayramı sabahı, her zaman
dua ettiği kişilere dua etmeyi bıraktı. Bu olay dikkatimi çekti,
sordum.
- Ya Rasulallah, ne oldu? Niçin her zaman dua ettiğin kişilere bugün dua etmedin? Allah Rasulü aleyhissalatu vesselam:
- Onların buraya gelmek üzere yola çıktıklarını bilmiyor musun? Allah
Rasulü, bize onlar hakkında bilgi verirken, Velid b. Velid müşriklerin
elinden kurtularak çoktan yola çıkmıştı.

Hapisten kaçıp Medine’ye gelen Velid, Allah Rasulü’nün emri ile
Medine’ye geri dönmüş, Ayyâş b. Rebi’a ve arkadaşını kurtarmıştı.”
muslim
muslim
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 22

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz