HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bakara Suresi 25. Ayet

Aşağa gitmek

Bakara Suresi 25. Ayet Empty Bakara Suresi 25. Ayet

Mesaj  dareyn Perş. Tem. 22, 2010 8:52 am

وَبَشِّرِ الَّذِين آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُواْ مِنْهَا مِن ثَمَرَةٍ رِّزْقاً قَالُواْ هَذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِن قَبْلُ وَأُتُواْ بِهِ مُتَشَابِهاً وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

1. ve beşşir : ve müjdele
2. ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
3. ve amilû : ve yaptılar
4. es sâlihâti : salih ameller, nefsi tezkiye edici
5. enne : olduğunu
6. lehum cennâtin : onlar için cennetler vardır
7. tecrî : akar
8. min tahti-hâ : onun altından
9. enhâru : nehirler
10. kullemâ : her seferinde, her defasında
11. ruzikû : rızıklandırılırlar
12. min-hâ : on(lar)dan, oradan (orada)
13. min semeretin : ürünlerden, mahsullerden, meyvelerden
14. rızkan : rızık olarak
15. kâlû : dediler
16. hâzellezî (hâzâ ellezî) : bu ki (o şey)
17. ruzık-nâ : biz rızıklandırıldık
18. min kablu : önceden, daha önce
19. ve utû : ve verildi
20. bi-hi muteşâbihan : ona benziyen, ona benzer
21. ve lehum : ve onlar için (vardır)
22. fî-hâ ezvâcun : orada eşler
23. mutahharatun : temiz olan, temiz
24. ve hum : ve onlar
25. fî-hâ hâlidûne : orada devamlı kalacak olanlar

2 Bakara 25.İman edenler ve doğruları yapanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele!..
Ne zaman oradaki meyvelerden rızıklandırılsalar:
‑Bu, daha önce de rızıklandığımız şey! diyecekler. O meyveler kendilerine dünyadakilerin bir benzeri olarak verilecektir ve orada onlar için tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.

Bir ayet önce cehennemden bahsedilmiş, insanlar ondan korkutulmuştu. Bu ayette de cennete yer verilmiş, ona ümit beslenmesi ve teşvik edilmesi gündeme gelmiştir. Bu sünnetullah'tır; Kur'an'ın üslûbudur. Nerede Allah'ın azabından veya cehennemden bahsedilirse, hemen ayetin devamında Allah'ın rahmetinden, mağfiretinden veya cennetten bahsedilir. Yalnız korku veya sadece ümit engellenir; mü'minin korku ile ümit arasında denge kurması istenir.
13/35. Takva sahiplerine vaad edilen cennet şöyledir: Altından ırmaklar akar; yiyecekleri ve gölgeleri devamlıdır. Bu, muttakilerin kazanacağı sonuçtur, kafirlerin sonucu ise ateştir.
33/35. (Allah'a) Teslim olmuş erkek ve kadınlar, iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, itaat eden erkekler ve itaat eden kadınlar, doğru/sadık erkekler ve doğru/sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve çok zikreden kadınlar.. Allah, onlar için mağfiret ve büyük bir ödül hazırladı.
47 /15. Muttakilere vaat edilen cennetin niteliği (şudur): İçinde tadı ve kokusu bozulmayan su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları ve içenlere lezzet veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları... Onlara, orada her türlü meyve ve Rab'lerinden bağışlanma vardır.
O, ebedi ateşte kalacak, kaynar su içirilip, bağırsakları parça parça olacak kimseler gibi olur mu?
55 /58. Sanki onlar yakut ve mercan gibidir.
55/72. Otağlar içinde korunmuş huriler..
Yalnız dünya için çalışanlar, çalıştıklarının karşılığını bu dünyada alırlar. Ahiret yurduna hazırlık yapanlar ise, hem bu dünyada hem de ahirette karşılığını en güzel şekilde alırlar. Kâfire, ahirette yakıtı insan ve taş olan cehennem gösterilirken; mü'mine ise köşklerin, suların, bahçelerin, en güzel ve tertemiz eşlerin olduğu cennet vaad ediliyor. Mü'minler, kendilerini esas vatanları olan ahirete göre ayarlarlar. Allah, onlara bu dünyayı da verir. Ama geçici olan bu dünya nimetleri, cennette solmadan devam eder. Cenneti yaratan ve bizi imtihan için bu dünyaya indiren Rabbimiz "Rabbinizden olan rahmet ve cennete doğru koşunuz." (3/Âl-i İmran, 133) emriyle kıyamete kadar gelecek insanları uzun bir yarışa başlattı ki, varış noktası dünyada devlet; ahirette cennet. Yarışı kazananlara ödül ise cennet nimetleri ve cemâlullah.
Dünyadaki bütün lezzetler şu üç şeyde toplanmıştır: Ev, yiyecek ve evlilik. Güzel bir bahçe içinde geniş bir villa; Çeşitli, bol, leziz yiyecek ve içecekler; Güzel ve sâliha bir hanım ve huzurlu bir aile hayatı: Bunlar bütün zevkleri içerir. Bu ayette bu üç nimetin zikredildiğini görüyoruz. Hem de en güzel ve en mükemmeli ahirette verilecektir. Dünyada bunların elden çıkacağı, kaybolacağı korkusu yararlanmayı kederlendirip gölgelendirir. Bu korku cennette yok. Orada bu zevkli nimetler ebedî, sonsuz. Dünya zevklerinin kusuru, eksiği var; elde edilmesi pek kolay değil, bedeli var; aynı zamanda geçici, kısa süreli bir zevk; ve sonunda zahmet ve sıkıntı. Cennetteki zevkler ise, gözün görmediği, kulakların işitmediği ve beşer hayaline sığmayacak kadar güzel, mükemmel ve muhteşem... Ve cennetteki rızıklardan her yediklerinde onu dünyadaki nimet türünden görecekler. Çünkü bu rızıklar, iman ve sâlih amellerinin sevabıdır. Cennetteki o bahçeleri, dünyadaki bu iman ve amel ile yetiştirdiler ve bunların bir çeşit meyvesi dünyada da az çok görülür ve tadılır. Nitekim, “Rabbinin huzurunda hesap vermekten korkan kimse için iki cennet vardır.” (55/Rahman, 46) buyurulmuştur ki, biri dünya, biri ahiret cenneti diye yorumlanabilir.


dareyn
dareyn
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 482
Yaş : 49
Nerden : Dünya

http://my.opera.com/muhacir/blog/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz