SÜNNETE UYMAK VE ONUNLA ÇELİŞEN SÖZLERİ TERK ETMEK HAKKINDA MÜÇTEHİT ÂLİMLERİN GÖRÜŞLERİ
HİCRET :: İlim :: Fıkıh / Akaid
1 sayfadaki 1 sayfası
SÜNNETE UYMAK VE ONUNLA ÇELİŞEN SÖZLERİ TERK ETMEK HAKKINDA MÜÇTEHİT ÂLİMLERİN GÖRÜŞLERİ
1- Ebû Hanife
Bu müçtehit âlimlerin ilki, Allah rahmet eylesin, İmam Ebû Hanife Numan b. Sabit’tir. Mezhebinden olanlar, ondan çeşitli söz ve ifadeler nakletmişlerdir. Hepsi de aynı sonuca götürmektedir ki, o da, “Hadisle amel etmenin ve imamların ona ters olan görüşlerini terk etmenin vacip olmasıdır.”
1- “Hadis sahih olduğunda, o benim mezhebimdir.”
2- “Nereden aldığımızı bilmedikçe hiç kimseye bizim görüşümüzle amel etmesi helâl değildir.”
Bir başka rivayette: “Delilimi bilmeyen kimsenin görüşlerimle fetva vermesi haramdır.”
Bir başka rivayette: “Çünkü biz insanız. Bugün bir söz söyler, yarın ondan vazgeçebiliriz.” şeklinde ziyade vardır.
Bir diğer rivâyette: “Aman ey Yakub (Ebû Yusuf)! Benden duyduğun her şeyi yazma. Çünkü ben bugün bir görüş dile getirir, yarın onu terk edebilirim. Yarın bir görüş dile getirir, öbür gün ise onu terk edebilirim.”
3- “Allah’ın Kitabı’na ve Hz. Peygamber’in hadislerine ters bir görüş bildirirsem, o görüşümü almayın.”[6]
2- Malik b. Enes
İmam Malik şöyle demiştir:
1- “Ben bir insanım; doğruya ulaştığım da olur, yanıldığım da olur. Benim görüşlerime bakın; onlardan Kitap ve Sünnet’e uyanları alın, onlara uymayanları bırakın.”
2- “Allah Rasûlü (s.a.v.)’nden başka herkesin sözü alınır da, terk edilir de. Ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) bunun dışındadır.”
3- İbn Vehb şöyle demiştir: İmam Malik’e, abdest alırken ayak parmaklarının aralarını yıkama meselesi sorulduğunda şu cevabı verdiğini duydum: “Bu, insanlar için, yapmaları zorunlu olan bir şey değildir.” İnsanlar çevresinden dağılıncaya kadar bekledim. Sonra ona: “Bu konuda bizde bir sünnet var.” dedim. “Nedir o?” dedi. Dedim ki: “Leys b. Sa’d, İbn Lehia ve Amr b. Haris’in bize haber verdiğine göre; Yezid b. Amr el-Meâfirî, Ebû Abdurrahman el-Hubulî’den el-Müstevrid b. Şeddad’ın şu sözünü nakletmiştir: “Allah Rasûlü’nü (s.a.v.) serçe parmağıyla ayak parmaklarının arasını ovalarken gördüm.” İbn Vehb şöyle dedi: [Malik dedi ki:] “Bu hasen bir hadistir, ilk defa şimdi duyuyorum.” Artık kendisine bu mesele sorulduğunda, insanlara parmak aralarını ovalamayı emrettiğini duydum.
3- İmam Şafiî
İmam Şafiî’ye gelince; bu konuda ondan gelen nakiller daha fazla ve daha güzeldir. Şafiî mezhebinin müntesipleri, bu nakillerle en fazla ve en iyi şekilde amel eden insanlar olmuşlardır. Bu konudaki sözlerinden bazıları şunlardır:
1- “Her insana Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) istisnasız tüm sünneti ulaşmamıştır. Dile getirdiğim görüşlerde ve belirlediğim prensiplerde, Allah Rasûlü’nün sünnetine aykırı bir durum varsa, bu durumda Allah Rasûlü’nün hadisi, benim görüşümdür.”
2- “Müslümanlar şu konuda ittifak etmişlerdir: Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) sünneti açıkça belli olduktan sonra onu başka birinin sözü için terk etmesi helâl değildir.”
3- “Kitabımda Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) sünnetine ters bir şey bulursanız, Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) sünnetiyle amel edin; benim görüşümü bırakın.” (Bir başka rivayette: “Ona uyun; başkasının sözüne itibar etmeyin.”)
4- “Hadis sahih olduğunda, o benim mezhebimdir.”
5- “Siz hadisleri ve ricali benden daha iyi bilirsiniz. Sahih hadis olduğunda onu bana bildirin. Kûfeli, Basralı veya Şamlı, hangi diyardan olursa olsun, sahih olduğunda ona gideyim.”
6- “Hadis âlimleri tarafından benim görüşlerime aykırı olarak sahih hadis rivayet edilecek olursa, ben hadise muhalif o görüşlerimden sağlığımda da, öldükten sonra da vaz geçtim.”
7- “Hz. Peygamber’den (s.a.v.) sabit olan sahih bir hadise rağmen benim ona ters bir söz söylediğimi görürseniz bilin ki, aklım gitmiştir.”
8- “Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadisine muhalif olan bütün söz ve görüşlerimde, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadisi uyulmaya daha layıktır; beni taklit etmeyin.”
9- “Benden duymamış olsanız dahi Hz. Peygamber’den rivayet edilen her hadis benim görüşümdür.”
4- Ahmed b. Hanbel
İmam Ahmed’e gelince; o, müçtehit âlimler arasında en fazla hadis toplayan ve onlara en çok bağlanan kişidir. Hadise bağlılıkta o kadar ileriydi ki, dinin ayrıntı ve reyle ilgili konularında kitap kaleme alınmasını hoş görmezdi.” O, hadise bağlılık hususunda şöyle demiştir:
1- “Beni taklit etme. Malik’i de, Şafiî’yi de, Evzaî’yi ve Sevrî’yi de taklit etme. Onlar bilgiyi nereden aldılarsa, sen de oradan al.”
Bir başka rivâyette şöyle demiştir: “Dininde bunlardan hiç kimseyi taklit etme. Hz. Peygamber’den (s.a.v.) ve ashabından ne gelmişse, onu al ve onunla amel et. Onlardan sonraki nesil olan tâbiûndan gelenlere gelince, kişi onların görüşleriyle amel edip etmemekte serbesttir.”
Bir keresinde de şöyle demiştir: “İttibâ, kişinin, Hz. Peygamber’den (s.a.v.) ve ashabından gelene tâbi olmasıdır. Tabiûndan sonra kişi, dilediğine tâbi olmakta serbesttir.”
2- “Evzaî’nin görüşü, Malik’in görüşü, Ebû Hanife’nin görüşü... Bunların tümü birer görüşten ibarettir ve bana göre hepsi eşittir. Delil sadece eserlerdedir.”
3- “Kim Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) hadisini kabul etmezse, o helâkın eşiğindedir.”
Hafız İbn Receb (rah.a.) bu konuda şöyle demiştir:
“Kendisine, Rasûlullah’ın (s.a.v.) emrinin ulaştığı ve onu bilen her insanın yapması gereken ve onun hakkında vacip olan şudur: İleri gelen bir âlimin görüşüne aykırı olsa dahi bu emri halka duyurup açıklamak ve onlara öğüt verip, Hz. Peygamber’in emrini yerine getirmelerini emretmek.
Bu müçtehit âlimlerin ilki, Allah rahmet eylesin, İmam Ebû Hanife Numan b. Sabit’tir. Mezhebinden olanlar, ondan çeşitli söz ve ifadeler nakletmişlerdir. Hepsi de aynı sonuca götürmektedir ki, o da, “Hadisle amel etmenin ve imamların ona ters olan görüşlerini terk etmenin vacip olmasıdır.”
1- “Hadis sahih olduğunda, o benim mezhebimdir.”
2- “Nereden aldığımızı bilmedikçe hiç kimseye bizim görüşümüzle amel etmesi helâl değildir.”
Bir başka rivayette: “Delilimi bilmeyen kimsenin görüşlerimle fetva vermesi haramdır.”
Bir başka rivayette: “Çünkü biz insanız. Bugün bir söz söyler, yarın ondan vazgeçebiliriz.” şeklinde ziyade vardır.
Bir diğer rivâyette: “Aman ey Yakub (Ebû Yusuf)! Benden duyduğun her şeyi yazma. Çünkü ben bugün bir görüş dile getirir, yarın onu terk edebilirim. Yarın bir görüş dile getirir, öbür gün ise onu terk edebilirim.”
3- “Allah’ın Kitabı’na ve Hz. Peygamber’in hadislerine ters bir görüş bildirirsem, o görüşümü almayın.”[6]
2- Malik b. Enes
İmam Malik şöyle demiştir:
1- “Ben bir insanım; doğruya ulaştığım da olur, yanıldığım da olur. Benim görüşlerime bakın; onlardan Kitap ve Sünnet’e uyanları alın, onlara uymayanları bırakın.”
2- “Allah Rasûlü (s.a.v.)’nden başka herkesin sözü alınır da, terk edilir de. Ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) bunun dışındadır.”
3- İbn Vehb şöyle demiştir: İmam Malik’e, abdest alırken ayak parmaklarının aralarını yıkama meselesi sorulduğunda şu cevabı verdiğini duydum: “Bu, insanlar için, yapmaları zorunlu olan bir şey değildir.” İnsanlar çevresinden dağılıncaya kadar bekledim. Sonra ona: “Bu konuda bizde bir sünnet var.” dedim. “Nedir o?” dedi. Dedim ki: “Leys b. Sa’d, İbn Lehia ve Amr b. Haris’in bize haber verdiğine göre; Yezid b. Amr el-Meâfirî, Ebû Abdurrahman el-Hubulî’den el-Müstevrid b. Şeddad’ın şu sözünü nakletmiştir: “Allah Rasûlü’nü (s.a.v.) serçe parmağıyla ayak parmaklarının arasını ovalarken gördüm.” İbn Vehb şöyle dedi: [Malik dedi ki:] “Bu hasen bir hadistir, ilk defa şimdi duyuyorum.” Artık kendisine bu mesele sorulduğunda, insanlara parmak aralarını ovalamayı emrettiğini duydum.
3- İmam Şafiî
İmam Şafiî’ye gelince; bu konuda ondan gelen nakiller daha fazla ve daha güzeldir. Şafiî mezhebinin müntesipleri, bu nakillerle en fazla ve en iyi şekilde amel eden insanlar olmuşlardır. Bu konudaki sözlerinden bazıları şunlardır:
1- “Her insana Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) istisnasız tüm sünneti ulaşmamıştır. Dile getirdiğim görüşlerde ve belirlediğim prensiplerde, Allah Rasûlü’nün sünnetine aykırı bir durum varsa, bu durumda Allah Rasûlü’nün hadisi, benim görüşümdür.”
2- “Müslümanlar şu konuda ittifak etmişlerdir: Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) sünneti açıkça belli olduktan sonra onu başka birinin sözü için terk etmesi helâl değildir.”
3- “Kitabımda Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) sünnetine ters bir şey bulursanız, Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) sünnetiyle amel edin; benim görüşümü bırakın.” (Bir başka rivayette: “Ona uyun; başkasının sözüne itibar etmeyin.”)
4- “Hadis sahih olduğunda, o benim mezhebimdir.”
5- “Siz hadisleri ve ricali benden daha iyi bilirsiniz. Sahih hadis olduğunda onu bana bildirin. Kûfeli, Basralı veya Şamlı, hangi diyardan olursa olsun, sahih olduğunda ona gideyim.”
6- “Hadis âlimleri tarafından benim görüşlerime aykırı olarak sahih hadis rivayet edilecek olursa, ben hadise muhalif o görüşlerimden sağlığımda da, öldükten sonra da vaz geçtim.”
7- “Hz. Peygamber’den (s.a.v.) sabit olan sahih bir hadise rağmen benim ona ters bir söz söylediğimi görürseniz bilin ki, aklım gitmiştir.”
8- “Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadisine muhalif olan bütün söz ve görüşlerimde, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadisi uyulmaya daha layıktır; beni taklit etmeyin.”
9- “Benden duymamış olsanız dahi Hz. Peygamber’den rivayet edilen her hadis benim görüşümdür.”
4- Ahmed b. Hanbel
İmam Ahmed’e gelince; o, müçtehit âlimler arasında en fazla hadis toplayan ve onlara en çok bağlanan kişidir. Hadise bağlılıkta o kadar ileriydi ki, dinin ayrıntı ve reyle ilgili konularında kitap kaleme alınmasını hoş görmezdi.” O, hadise bağlılık hususunda şöyle demiştir:
1- “Beni taklit etme. Malik’i de, Şafiî’yi de, Evzaî’yi ve Sevrî’yi de taklit etme. Onlar bilgiyi nereden aldılarsa, sen de oradan al.”
Bir başka rivâyette şöyle demiştir: “Dininde bunlardan hiç kimseyi taklit etme. Hz. Peygamber’den (s.a.v.) ve ashabından ne gelmişse, onu al ve onunla amel et. Onlardan sonraki nesil olan tâbiûndan gelenlere gelince, kişi onların görüşleriyle amel edip etmemekte serbesttir.”
Bir keresinde de şöyle demiştir: “İttibâ, kişinin, Hz. Peygamber’den (s.a.v.) ve ashabından gelene tâbi olmasıdır. Tabiûndan sonra kişi, dilediğine tâbi olmakta serbesttir.”
2- “Evzaî’nin görüşü, Malik’in görüşü, Ebû Hanife’nin görüşü... Bunların tümü birer görüşten ibarettir ve bana göre hepsi eşittir. Delil sadece eserlerdedir.”
3- “Kim Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) hadisini kabul etmezse, o helâkın eşiğindedir.”
Hafız İbn Receb (rah.a.) bu konuda şöyle demiştir:
“Kendisine, Rasûlullah’ın (s.a.v.) emrinin ulaştığı ve onu bilen her insanın yapması gereken ve onun hakkında vacip olan şudur: İleri gelen bir âlimin görüşüne aykırı olsa dahi bu emri halka duyurup açıklamak ve onlara öğüt verip, Hz. Peygamber’in emrini yerine getirmelerini emretmek.
Similar topics
» Kitap Ve Sünnete Uymak Hakkında Dört Mezhep İmamının Sözleri
» SUNNETE TABI OLMA VE ONA MUHALIF SOZLERI TERK ETME HAKKINDA IMAMLARIN SOYLEDIKLERI
» Namazı Terk Etmek Musibet Ve Beladır
» Namazı Terk Etmek Emanete Hıyanettir
» Namazı Terk Etmek Kötü Sona Sebeptir
» SUNNETE TABI OLMA VE ONA MUHALIF SOZLERI TERK ETME HAKKINDA IMAMLARIN SOYLEDIKLERI
» Namazı Terk Etmek Musibet Ve Beladır
» Namazı Terk Etmek Emanete Hıyanettir
» Namazı Terk Etmek Kötü Sona Sebeptir
HİCRET :: İlim :: Fıkıh / Akaid
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz