HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.

Join the forum, it's quick and easy

HİCRET
Allah'ın selamı hidayete tabi olanlara olsun

Hoş geldiniz lütfen üye olunuz.

Allah (c.c) size bu dünyada ve ahirette af ve afiyet versin amin.
HİCRET
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bakara Suresi 21-24. Ayetler

Aşağa gitmek

Bakara Suresi 21-24. Ayetler Empty Bakara Suresi 21-24. Ayetler

Mesaj  dareyn Perş. Tem. 22, 2010 8:54 am

Kovulmuş Şeytandan Azim Olan Allah’a Sığınırım. Şüphesiz Allah , Her Şeyi İşitendir, Her Şeyi Bilendir. Dünyada Herkesi, Ahirette Sadece Mü’minleri Rahmetine Alan Allah Adına.

2 /21. Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz ki, O'na karşı gelmekten korunmuş olabilesiniz.
2 / 22. O, sizin için yeryüzünü döşedi ve gökyüzünü bina etti. Gökten su indirip onunla size rızık olsun diye ürünler yetiştirdi. Öyleyse, bile bile Allah'a eş koşmayın.
2 / 23. Kulumuza indirdiğimiz (Kur'an) dan bir şüpheniz varsa; haydi, siz de ona benzer bir sûre getirin. Eğer doğru sözlüler iseniz Allah'tan başka güvendiklerinizi de yardıma çağırın.
2 /24. Eğer bu işi yapamazsanız ‑ki elbette yapamayacaksınız‑ o zaman, kafirler için hazırlanan ve yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten kendinizi koruyun

Üç grubun, yani mü'min, kâfir ve münafıkların halleri ayrı ayrı tasvir edildikten sonra her üç gruba, tüm insanlığa hitap ediliyor ve en güzel manzarayı seçmesi isteniyor. Saf ve berrak manzarayı... Yapıcı ve faydalı manzarayı... Kurtaran ve felâha götüren manzarayı... Müttakilerin manzarasını...
2 / 21. Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz ki, O'na karşı gelmekten korunmuş olabilesiniz.
Ey insanlar, bakın, gerek “iyyâke na’büdü (ancak sana ibadet ederiz)” antlaşmasını yapmış olsun gerek olmasın hepiniz mü’min, kâfir, münâfık, hangi sınıfa, dünyadaki kavimlerden hangi kavme mensup olursanız olunuz, fakir-zengin, âlim-câhil, hangisinden bulunursanız bulunun, hepiniz her zaman şu emirle sorumlusunuz: “sizi ve sizden öncekileri, babalarınızı, analarınızı, bütün atalarınızı, dedelerini ve diğerlerini yaratan Rabbiniz’e, âlemlerin Rabbi’ne ibadet ve kulluk edin, sevgi ve korkunun kemaliyle, en güzel edep ve saygı ile boyun eğin ve O’nun emirlerine, hükümlerine uyun. Kur'an'ın tertibine göre bu ayet, Allah Teâlâ'nın açık olarak ilk emrini içeriyor ki, bu emir, İslam binasının temel esası olan tek Rabb'e kulluk ve ibadetten oluşuyor. Bu davet, bütün insanlığadır. Bütün insanlar, kendilerini ve kendilerinden öncekileri yaratan Rablerine ibadete çağrılıyor. Yaratıcılıkta tek olan Rableri şüphesiz ki ibadet edilmekte de birdir, tektir. İbadette ise, insanların erişmesi ve gerçekleştirilmesi beklenen bir hedef vardır: "Tâ ki takva sahibi olasınız"
Sizi yaratana ibadet edin. Sizin gibi yaratılanların sizden farkı yoktur. Onun için sizi yaratan, yaşatan ve yönetene ibadet edin. Onun emir ve yasaklarına uygun hareket edin. O'nun emir ve yasaklarına zıt düşen bütün uygulamaları reddedin. Hürriyetinizi koruyun. Sizin gibi yaratılanların emir ve yasaklarını Allah'ın emir ve yasaklarına tercih ederek insandan ilah türetmeyin. Siz de biliyorsunuz ki, bu ürettiğiniz ilahlar ölecektir, ölenden ilah olmaz.


2 / 22. O, sizin için yeryüzünü döşedi ve gökyüzünü bina etti. Gökten su indirip onunla size rızık olsun diye ürünler yetiştirdi. Öyleyse, bile bile Allah'a eş koşmayın.
- O, sizin için yeryüzünü döşedi -Bu cümle, beşeriyete yeryüzündeki hayatında kolaylıklar sağlandığını ifade ediyor. İnsanoğluna dünya bir döşek misali rahat bir mesken ve koruyucu bir sığınak olarak hibe edilmiş. İnsanlar, ömürleri boyunca normal bir hayat geçirebilmeleri için Allah'ın kendilerine lutfettiği bu döşeğin rahatlığını unutuyorlar. Allah, sizi o döşekte yaratmış, yetiştirmiş, üzerinde her türlü rahatınızın sebeplerini temin etmiş, yatıp kalkıyor, uyuyup uyanıyor, dayanıp oturuyorsunuz. O altınızdan alınıvermiş olsa nerede yerleşirdiniz?

Hayatta kalabilmeleri ve hayatı en faydalı şekilde değerlendirebilmeleri için Allah'ın yer küresine bahşettiği ihsanları göz önünde tutmuyorlar. Hayat ve yaşama şartlarını temin eden bu, biri diğerini tamamlayıcı vasıflar olmasaydı, dünya dediğimiz küre üzerinde şu refah ve güven fışkıran hayat olmazdı. Hayatı vücuda getiren maddelerden bir tanesinin kaybolması, insanoğlunun emniyet içinde geçirdiği hayatın sönmesi demektir. Mesela, havayı meydana getiren maddelerden bir tanesi normal oranından eksik olsa, insanoğlu hava içinde bulunmasına rağmen teneffüs edemeyecek ve hayat felce uğrayacaktır...

Kimin binasında, kimin döşeğinde yattığınızı düşünürseniz, hangi Mevlâ’nın kulu olduğunuzu ve olmanız gerektiğini bilirsiniz. Arzın döşeğe ve semâ’nın binaya benzetilmesi de gösteriyor ki, semâ bütün yeryüzünü kaplıyor ve yeryüzü binadaki bir döşek gibi onun içindedir.
"O gökten su indirip onunla türlü türlü meyvelerden sizin için rızık çıkardı." Kur'an-ı Kerim'in bir çok yerinde Allah'ın kudreti ve nimeti anılırken gökten su indirdiği ve onunla türlü türlü meyveler, mahsuller bitirdiği de zikredilir. Gökten inen su, dünyadaki bütün canlıların hayatında ana maddeyi teşkil eder. "Sudan her şeyi canlı kıldık." (21/Enbiyâ, 30)

Sizleri ve sizden öncekileri O'nun yarattığını; sizler için yeri döşek misali sergilediğini, göğü muayyen bir nizam manzumesi olarak yaratıp oradan sular indirdiğini biliyorsunuz. Ve O'na yardımcı olan bir ortağın, karşı koyabilecek bir eşin mevcut olmadığını da biliyorsunuz. Şu halde, bütün bunları bile bile O'na şirk koşmak insanoğluna yakışır mı? Tevhid akidesinin berraklığını ve sadeliğini korumak için Kur'an-ı Kerim'in şiddetle yasakladığı (Allah'a şirk/eş koşma) keyfiyeti, her zaman müşriklerin yapageldiği gibi birtakım şeyleri ilah ittihaz edip Allah'la birlikte onlara da ibadet etmek şeklinde olmaz. Bunun, muhtelif şekilleriyle bir de gizli olanı vardır: Mesela, ümitlerini herhangi bir şekilde Allah'tan başkasına bağlamak; Allah'tan başkasından korkmak; her ne suretle olursa olsun vâki olan zarar veya faydanın Allah'tan başkasından geldiğine inanmak şirkin bir çeşididir. Kur'an, şirki sık sık vurgular. Çünkü Allah'a ortak koşmayı, dünyadaki tüm kötülüklerin kökeni olarak kabul eder. Bu nedenle Allah'a bağlılıkta, itaatte veya ibadette ortak koşmak üzere, bir kişinin, bir kavmin veya bir taşın putlaştırılmasına izin vermez. Bu yüzden, Allah'ı tüm insanlığın ve hayatın devamını sağlayan, her şeyin yaratıcısı olarak kabul eden insanları, yalnızca kendine boyun eğmeye davet eder.
22 / Hac -31. Allah'a şirk koşmayan hanifler olun. Kim Allah'a şirk koşarsa, gökten düşüp de kuşların kaptığı veya rüzgarın uçuruma attığı kimseye benzer.
6 / Enam-14 De ki; "Allah'dan başkasını mı dost edineyim ki, O göklerin ve yerin yoktan var edicisidir, yedirir, fakat yedireni yoktur." De ki; "Müsiümanların ilki olmam emredildi, bana 'sakın Allah'a ortak koşanlardan olma' denildi."
39 /Zümer- 65 Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu (ki) : "Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz senin amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın.
Ayrıca 4 / 48, 4 / 116, 33 / 73, 30/ 31, 30 /42, 16 /86, 6 / 88, 12 /106, 10 /28, 28 / 87, 7 / 173. ayetlerin de konuyla ilgili olarak okunması gerekir…


Yahudiler, Hz. Peygamber'in risaletinde insanları şüpheye düşürmeğe çalışıyorlardı. Mekke'deki müşrikler gibi münafıklar da aynı ithamlara baş vurmakta idiler. Kur'an-ı Kerim burada hepsini birden iddialarının doğruluğunu isbata çağırıyor. Yaptığı hitapta bütün insanlara meydan okuyor. Ve münakaşaya yer bırakmayan gerçek tecrübelerle iddialarının isbatını istiyor:
2 / 23. Kulumuza indirdiğimiz (Kur'an) dan bir şüpheniz varsa; haydi, siz de ona benzer bir sûre getirin. Eğer doğru sözlüler iseniz Allah'tan başka güvendiklerinizi de yardıma çağırın.
Bütün insanları, bir olan Allah'a ibadete ve Allah'tan gayri tapınılan her şeyi reddetmeğe davet ederek, kulluğun asıl manasını beyan etmiş oluyor. İşte, makamların en yükseği olan vahiy makamındaki Rasul-i Ekrem dahi Allah'a kullukla tavsif olunarak şerefyab ediliyor.

Meydan okumak konusunda surenin baş tarafına bir göz atmak gerekir. Surenin başında görüleceği gibi Allah tarafından indirilen bu kitab, kendilerinin ellerinde bulunan harflerden meydana gelmiştir. Bu kitabın Allah tarafından indirilmiş olmasından şüphe ediyorlarsa ne duruyorlar? Onlar da aynı harflerle ona benzeyen bir sure meydana getiriversinler.
8/Enfal-31. Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman 'duyduk, istesek biz de bunun benzerini söyleyebiliriz. Bu sadece eskilerin masalları' dediler.
10 / Yunus- 38. Yoksa “Onu uydurdu” mu diyorlar? De ki:
‑O'nun sûrelerine benzer bir sûre meydana getirin, iddianızda samimi iseniz Allah'tan başka çağırabileceklerinizi de çağırın.
17 / İsra - 88. De ki: "İnsanlar ve cinler, bu Kur'an'ın bir benzerini yapmak için bir araya gelseler; birbirlerine arka çıksalar bile, onun bir benzerini yapamazlar.
4 / Nisa- 82. Onlar Kur'an'ı hiç düşünmüyorlar mı? Eğer O, Allah'tan başka birinden gelmiş olsaydı, onun içinde pek çok çelişki bulurlardı.
10 / Yunus - 20. ‑Rabbinden O'na bir mucize indirilseydi ya! derler. De ki:
‑Gayb Allah'ındır, bekleyiniz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim.
52 / Tur- 33. Yoksa onu uydurdu mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmiyorlar.
34. ‑Haydi onun benzeri bir söz meydana getirsinler eğer doğru söylüyorlarsa!
2 / 24. Eğer bu işi yapamazsanız ‑ki elbette yapamayacaksınız‑ o zaman, kafirler için hazırlanan ve yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten kendinizi koruyun
Buradaki meydan okuyuşta bir dehşet var. Buna cevap vermenin imkânsız oluşundaki kat'iyyet ise, daha korkunç bir dehşet... Zaten cevap vermek kudretine sahip olsaydılar, vakit kaybetmeden yapacaklardı. Kur'an-ı Kerim'in beyan buyurduğu gibi onların bunu yapamayacakları kesindir. Bu, Kur'an'ın mucizesi olarak üzerinde söz etmeğe dahi mahal bırakmayacak şekilde tahakkuk etmiştir. Şayet yapabilip bu kat'i beyanı yalanlamış olsalardı; meydan açıktı kendilerine. O vakit, Kur'an-ı Mübîn'in mucize sayılan hüccetliği yıkılmış olacaktı. Fakat bu olamadı ve hiçbir zaman olmayacaktır da.
Kur’an, mucizelerin en büyüğüdür. Şu halde mucizenin en önemlisi, ebedî, aklî ve ilmî kıymeti içeren mucizedir. Bu mucize ise Kur’an’dır. Bu gerçek, o kadar kesin ve yakîn ile Allah tarafından bildirilmiştir ki, hiçbir insan, hatta bütün insanlar, hiçbir zaman diliminde ve hiçbir coğrafyada Kur'an'ın benzerini yapamazlar.
Kur'an'ın Bir Sure Veya Ayetinin Benzeri Neden Yapılamaz?

Kur'an'ın îcazını özet olarak birkaç madde sayalım:
1-Kur'an'ın getirdiği hükümler, kavramlar hiç eskimez. Yeryüzünde eskimeyen tek kitap Kur'an'dır. Her dem canlı, taptaze ve yepyenidir.

2-Kur'an'ın matematik mucizeleri, taklidi imkânsız bir bilgisayar düzenini temsil eder. Tek harfinin değiştirilmesi mümkün değildir. (Mesela, bkz. Kur'an'da Ölçü ve Âhenk, Abdurrezzak Nevfel, İnkılab Yay.)

3-Gönüllerin esrarlı güzelliğini, duygu sistemini harekete geçiren; sevgi ve merhameti canlandıran tek kitap, tek mesaj Kur'an'dır.

4-Kur'an, çağlar ötesi bilimin tüm inceliklerini on dört asır önce bildiren ilâhî bir mesajdır. Kara deliklerden atomun tanımına, akıl almaz biyolojik gerçeklerden , manyetik gerilimden zamanın değişkenliğine kadar bütün ilmî sırları onda rahatça bulursunuz.

5-O, çağın yanlışlarından korunan tek kitaptır. Çünkü kul yazısı hiçbir kitap, çağının yanlış kavram ve değerlendirmelerinden kurtulamamıştır. Halbuki Kur'an'da o çağ için kesin bilgi sanılan hiçbir yanlışa rastlamak mümkün değildir.

6-Kur'an, âhenk ve sedâsı açısından da benzeri olmayan ilâhî bir senfoni sırrı taşır. Onun lâfzındaki âhenk ölü gönülleri diriltir; tüm acıları siler.

7-Kur'an, akıl almaz insan bilinmezini tüm ayrıntıları ile çözen tek kitaptır. Bu yüzden, ayetleri bir goncanın yaprakları gibi iç içe binbir hikmeti içerir.

Ve gerçekten onun taklidi, benzerinin getirilmesi bir ayeti için dahi mümkün değildir. Şu halde Allah kitabı olduğu kesin olan Kur'an gerçeği karşısında inkâr ve isyan cezasız kalamaz.

17 / İsra- 58. Kıyamet gününden önce helak etmeyeceğimiz veya şiddetli bir azapla cezalandırmayacağımız bir ülke yoktur. Kitapta yazılı olan işte budur.
11 / Hud - 2‑3. Ben, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz, Rabbinize bağışlanma dileyip, kendisine yönelesiniz diye vakti belirlenmiş bir süreye kadar güzel bir geçimlikle sizi geçindirmesi ve her fazilet sahibine değerini vermesi için O'ndan size bir uyarıcı ve müjdeciyim. Şayet yüz çevirirseniz, başınıza gelecek büyük günün azabından korkarım.
4. Dönüşünüz Allah'adır. O'nun her şeye gücü yeter.
dareyn
dareyn
ilim ehli

Mesaj Sayısı : 482
Yaş : 50
Nerden : Dünya

http://my.opera.com/muhacir/blog/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz